İhsan Oktay Onar'ın bu muhteşem kitabında tek eksik olan bir sözlük. Bu kitap kelime dağarcığınızı geliştiriyor...
İhsan bey'in bu kadar kelimeyi nasıl öğrendiğini merak ediyorum doğrusu. Bir elimde kitap, Bir elimde tablet. Tableti sözlük olarak kullanıyorum. Şu an itibari ile 10 sayfalık bir sözlüğüm oldu. Bu sebeple bu kitabı bitirmek öyle
Değerli 1K Okurları!
Yaklaşık 1 ay önce bir etkinlik düzenlemiştik;
İslam Düşüncesi Üzerine Kitap İncelemelerİ.
Bu bağlamda İnceleme yapan arkadaşların iletilerini ayrı zaman dilimlerinde paylaştım.
Şu an hepsini bir araya getirdim ve sizlerle paylaşmak istiyorum tekrardan:)))
Öncelikle;
İnceleme zahmetinde bulunup da değerli vakitlerini
“Anne babalarımızın varlığı bize hep bir yaşama direnci verir; bir çocuklaşma temayülü, olmadık zamanlarda şımarabilme imtiyazı.. az şey değildir bu. İnsan ruhunu ezen modern çalışma düzenine, giderek maddileşen ve insani özünü kaybeden hayata, dışarıdaki dünyada süren onca zalimliğe karşı kendimizi koruyabileceğimiz bir sığınaktır.”
Okurken gözümden damlalar akıtan satırlar. Zaman çok acımasız geçiyor. Hep düşünmüşümdür annemi ya da babamı kaybettiğimde nasıl gider bu hayat diye daha onları kaybetmeden bir gün kaybedeceğimin korkusu ile ağlarım ara ara.. Çünkü ben büyüyorum ve onlar yaşlanıyor..
Rabbim annesi babası olmayanların yardımcısı olsun.. Bu hayat zaten zor kimsesiz kalınca kim bilir ne kadar zordur..
Bazen her şeyden çok bunalır gelir koca kız annemin babamın bacağına yatar, kucağına oturur zorla kendimi sevdiririm. Azcık sevin beni der saçımı okşatır, bunun verdiği sığınma ve çıkarsız sevildiğini bilme duygusu ile rahatlarım.. çünkü insan hep sığınmak ister hele ki biz kadınlar daha fazla..
Karen Harding
Varlıkların dış görünümleri aldatıcı mıdır? Nesnelerin belirli şekillerde davranmasının sebebi Allah’ın öyle irade ediyor olması mıdır? Nesneler bizzat kendileri ile kaim olup sürekli bir varoluşa mı sahiptirler, yoksa Allah onları sürekli bir şekilde yarattığı için mi var olmaya devam edebilmektedirler? Gazali’ye göre, bütün bu
Michel Foucault - Delilik, Bütünsel Yapı
“Delilik şüphesiz aptallıktan iyidir.”
Kuşkusuz, insanların davranışında ve dilinde, toplumun belirli bir tavır takındığı bazı olgular karşısında hassasiyet göstermeyecek kültür yoktur. Bu insanlara ne tamamen hasta ne suçlu olarak ne tamamen büyücü ne de sıradan insanlar olarak davranılır.Bu insanlarda,
Kendini bilen Rabb'ini bilir.
Nefsini bilen Rabb'ini bilir, hayır hayır, Nefesini bilen Rabb'ini bilir.
Öz'ü bilen töz'e ulaşma gayreti içinde olan Öz'e varır.
Gece vakti ayak ucunda akıl yürütmeler yapalım biraz;
Özlemek nedir? Sözcüğün kökeni öz. Peki insan kimi özler? İnsan evvelden bildiğini özler, salt yakınlık duyduğunu özler. Özlemek,
Özellikle sanat tarafımızı geliştirmek zorundayız. İşte ruhun, beynin ve kan dolaşımının ana besini müzik. Edirne'de ve Kayseri'de müzikoterapi odalarını görünce ne kadar doğru düşündüğümü bir kere daha anladım.
İnsan berrak düşünme ve saflığa vardıkça, üretkenliği artacaktır. Bunu unutmayın! Saflığa ulaşmayan bir kişinin kendinde olan yetenekleri bilme şansı azdır ve zamanının çoğunu endişelerle geçirir. En önemli süreç yememenin lezzetiyle başlar. Susmak ve beynin sessizliğinde sesini duymak senin özünü bulma yolundur.
Çinin yüce bilgelerinden ve Tao öğretisinin müellifi Lao Çe, "Tao te King" adlı eserinde 'bilgeliğ'in esâsını teşkîl eden 'özbilinç' demek olan 'kendini bilmeğ'i, öteki 'bilme' bağlamlarından şöyle ayırdetmiştir:
"Kendini Bilmek
Başkalarını bilen bilgilidir;
Kendini bilense, bilgedir.
Başkalarına hâkim olan kaba kuvvete
Russell, bileğini Wittgenstein'ın kuvvetli ellerinden kurtarıp,soğuk soğuk, "Hayat bilmecesini çözdüysen, niçin
kendini öldürmeye bu kadar can atıyorsun?" dedi.
"Herhalde cevaptan hoşlanmadığım için. Bu, bana yapacak bir şey kalmadığı anlamına geldiği için. Bir mesleğim
yokmuş gibi geliyor bana. Felsefe! Hamal da benim kadar felsefe biliyor. Bildiğini bilmiyor, ama işte bunun için biliyor.
Hamal basit biridir, Russell. Basit olmak nedir? Bir süpürge basit midir? Yoksa, sapı ve fırçası var diye karmaşık mıdır?"'
"Yine felsefe yapıyorsun," dedi Russell, kendine biraz daha şarap koyarak. "Felsefeden tıpkı bir filozof gibi tiksiniyorsun.Düzüşmekten gına getirmiş kart bir orospu gibi konuşuyorsun."
"Metafizik karşıtı, Russell," diye fısıldadı Wittgenstein.
"Bilme isteği. Hastalık bu. Cennetin çürük elması. Kesinlikle hiçbir şey bilmiyorum ben. Sadece olanın olduğunu biliyorum. Her sabah saat sekizde temizlikçi bu odaya girer,halıyı süpürür ve ,çeker gider. Ama felsefeye bu kadarı yetmez. Ayıklayıp eşlememiz, halıların özünü ve süpürme
ediminin içsel yapısını açığa çıkarmamız gerekir. Temizlikçim bu saçmalığı bilmeksizin kavrar. insanlar hiçbir zaman
bilgiyi aramazlar. Sadece ne yaparlarsa onu yapar, hareketlerinin masum apaçıklığı içinde yaşarlar."
fecr yayınlarından çıkan baskısının önsözü şöyledir:
"allah ölümsüzdür ve insan, o'nunla sözleşme yapan, o'nun ruhunu taşıyan, risaletine sahip olan ve nihayet gücünün, bilgelik ve güzelliğinin aynası olan bu anlamlı ve kutsal doğada o'na halifelik eden bir varlıktır. bu doğa, allah'ın sünnetleri çerçevesinde yeşeren, yetiştiren, eğiten,