Zaten bildiğimiz olguları, olayları, durumları, hisleri, fikirleri farklı ifade biçimleriyle okumak için edebiyata ihtiyacımız olduğunu düşünüyorum. Bu bir yaratım şekli ve insan olmak için, olgunlaşmak için kendimiz dışındaki yaratıma sığınıyoruz. Kitabın konusu dikkate değer ama anlatımı, seçilen sözcükler, düşünmeye iten kısımları daha da güzel. Okurken yukarıda bahsettiğim durumu yaşadım. Öncesinde zihnimden geçen sorgulamalar birbirinden özgün tamlamalar ve benzetmelerle karşımdaydı.
Çoğu kadın gibi zaman zaman ben de annelik, bunun getirdiği sorumluluklar ve bağlılık, özveri üzerine düşünüyorum. Anne karnındaki bebeğin, -dölütün artık her neyse- yaşam hakkını da.Tüm bu düşünceler silsilesiyle yüzlestim bir kez daha kitapta ve bu çok hoşuma gitti. Bölümün birinde hayali bir mahkeme kurulması, annenin bu mahkemede vicdanını başka insanların bedenlerinde konuşturması aslında haklının olmadığı sadece en iyi savunanın kazandığı bir münazara izliyormuşum hissi verdi. Konuya ilişkin farklı düşünceleri ustalıkla yansıtmış yazar. Kürtajın bir cinayet olduğunu düşünüyordum belli bir aydan sonra ama kitapla birlikte düşüncelerim de olduğundan başka bir hale geçiş yaptı. Kitapta doğrudan bir kürtaj işlenmiyor, annenin ihmali sonucu meydana gelen bir ölüm var. Ancak bana yine de buradan hakeretle kürtaj konusunu düşündürdü.Kaldı ki yazar sadece buna değinmemiş. İçinde doğrudan yaşamı ve varoluşu görebileceğimiz, adaletsizliği, insanı, hiçliği, kadın olmayı sorgulayabileceğimiz yerler de var.
Kurgusu, dili, anlatım biçimiyle ve anlattıklarıyla özellikle kadınların mutlaka okuması gerekiyor.