"Hava,acı ve öfkeyle keskin çığlıklar atıyor. Tepede soluk soluğa kalmış nefesim özgürce siper ediyor göğsümü. Çantamı attım sırtımda. Bitiş çizgisindeyim. Ayaklarımın altında gıcırdayan yumuşacık kar, kayalığın altında soluklanan papatya misali küskün, kırılgan. Gözlerim bir noktaya takılı, bakışlarım seyirlik. İçimdeki hırçınlık giderek iz bırakıyor beyaz kılıfa. Ve bir ayağım dengemi her an alt üst edecek ve boşluğa dokunacak kadar arsız. Kendime sahip değilim. Uyuşmak istiyorum. Korkularımı, acizliklerimi, zaaflarımı dillendirdiğim sözlerimi avuçlarımın arasına almış meydan okuyorum. Dişlerimin arasında bir ıslık... Kendi coğrafyamda ilk kez cesurum. Üstüme abanan beyazlığın gündüze ihtiyacı yok. Islanmış çoraplarımı öpen kar, olmak istediğim bir adamı uğurlar gibi.
Anneler, yalnız anneler.. Ah, eğer dünyada siz olmasaydınız başka ne olurdu? Bütün kalbimize ilk muhabbet hissini, o ulvi sıcaklığı duyuran, yerleştiren sizsiniz.. Sensiz kaldığım zaman zannetmiştim ki cansız kalıyorum..