Arada bir hayatında değişiklik yap; mesela gök yüzüne bak hiç yoktan. Sırf yağmurda ıslanmak için uzun yürüyüşler düzenle yalnız başına. Otlarla, böceklerle konuşmayı dene; soru sor onlara, anlamış gibi yap cevaplarını, hatta gülümse hafiften. Şehrin gürültüsünden, kalabalığından kaç. Uzaklara git; bolca gökyüzü, papatya ve ala bildiğince manzarası olan... Bir de teheccüd vakitleri kat bu değişikliklere. Mesela gecenin üçte birinden sonra uyan. Kimseler görmüyor, duymuyor, bilmiyor seni. Abdest al en sağlamından . Çok değil iki rekat namaz kıl. Selam verdikten sonra hiç kalkma seccadenden, otur öylece. Yavaşça ellerini kaldır yukarı ve duyabileceğin bir sesle seslen "Ben geldim Rabbim, hani şu kulluğunun abdesti bozulan..." İşte değişik bir şeyler yap; çağın alabildiğince bozulmuşluğuna inat. Hiç tanımadığın ümmete, kardeşlerine "bizi" diye dua et bir de.. Kendine bir iyilik yap; yüreğin sana geri gelsin... Mehmet Deveci
5/10 puan verdi
200 küsür sayfanın ortasına kadar "koku" kelimesini yaklaşık olarak 1000 kere hatta daha fazla okudum diye düşünüyorum. Koku kelimesi dahil birçok başka kelime ve örneklerin arka arkaya tekrarı insanı zorluyor ve üstüne bir de devrik cümleler ile dolu çevirisi eklenince okumak daha da bir zorlaşıyor. Mesela karakter odaya giriyor ve odadaki nesneleri koklayacak ya neredeyse iğne kutusunun içindeki iğneleri bile tek tek yazmadığı kalmış yazarın; kalem, kağıt, bardak, çatal, bıçak, kaşık, tabak, koltuk, çekmece, dolap, yorgan, yastık, terlik, ayakkabı, askılık, askı, kapı, kapı kolu, kapı menteşesi, kapı pervazı gibi her nesneyi her seferinde ama her seferinde tek tek sayması ve üstüne parfüm yaparken gül kokusu, lavanta kokusu, karanfil kokusu, papatya kokusu, gül yağı, keten yağı, o yağı, bu yağı, şu yağı, o kokusu, bu kokusu, şu kokusu, şu kokusunun yanındaki nesnenin kokusu gibi her şeyi ama her şeyi defalarca tekrar etmesi beni benden aldı ve o karakterin artık burnunu kırma isteği doldurdu içimi. Eminim şu yaptığım örnekleri okurken sizler de zorlanıyorsunuzdur; sonuçta kitaptaki her kokuyu gül kokusunu, lavanta kokusunu, karanfil kokusunu, papatya kokusunu, yağ kokusunu, doğa kokusunu, deniz kokusunu, insan kokusunu, balık kokusunu, tuz kokusunu, koku kokusunu vs. saydıkça saydım.
Koku
KokuPatrick Süskind · Can Yayınları · 201822,2bin okunma
Reklam
Duyduğum en güzel aşk hikayesi
Bu zamana kadar duyduğum en güzel aşk hikâyesi Samsun'daki bir Çerkes köyünde geçiyor. Bana bunu anlatan arkadaşım o köydendi. Çerkeslerin, bir kısmı hayli katı olan gelenekleri varmış. Buna göre mesela Çerkeslerde akraba evliliği yasakmış. Hoş karşılanmazmış. Üstelik öyle çok yakın akraba olunması bile şart değilmiş. Arkadaşımın ‘geçen yıl
Tuğba Karademir
bir gün seni yazmaktan vazgeçtiğimde anlayacaksın, gerçek vazgeçilmişlik ne demek gerçekten terk edilmek nasıl bir his, nasıl yitirilir onca emek işin kötü yanıysa seni yazmaktan vazgeçebileceğimi sanmıyorum başkasını yazabilirim belki ileride çünkü elbet hayatıma başkası da girecek. ama başkasını yazdığım günün gecesine seni ağlayarak
Küçük şeylerle mutlu olmayı öğrettiler bize. Ne her gördüğümüzü isterdik, ne de her istediğimiz olurdu. Ama öyle bunalımlara girip çıkmazdık. Ertesi gün unuturduk. Bir giydiğini bir daha giymemek, önüne konan yemeği beğenmemek ne haddimize. Bunları sorgulayacak kadar zengin değildik. Hani bir kıyafetin miras gibi büyükten küçük kardeşe
"Küçük şeylerle mutlu olmayı öğrettiler bize. Ne her gördüğümüzü isterdik, ne de her istediğimiz olurdu. Ama öyle bunalımlara girip çıkmazdık. Ertesi gün unuturduk. Bir giydiğini bir daha giymemek, önüne konan yemeği beğenmemek ne haddimize. Bunları sorgulayacak kadar zengin değildik. Hani bir kıyafetin miras gibi büyükten küçük kardeşe
Reklam
132 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.