Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Allah, zatı dışındaki her şeyden ve bütün insanlardan daha hayırlıdır. Onun mahrum etmesi aslında vermektir; cezalandırması aslında nimettir, verdiği sıkıntı devadır; vaadi nakit para gibidir, dilemesi durumunda sözü fiildir. Bir şeyin var olmasını dilediği zaman “ol” der ve dilediği şey' derhal oluverir. Bütün fiilleri güzeldir, içinde bir hikmet ve maslahat (yarar) barındırır.
CARİYE SATMAK HELAL, ŞARKICI CARİYE SATMAK HARAM
Ebu Ümâme anlatıyor: "Muhammed buyurdular ki: "Şarkıcı cariyeleri satmayın, satın da almayın. Onlara (musikî) de öğretmeyin. Onları alıp satmak şartıyla yaptığınız ticarette hayır yoktur, onlar için ödenen para haramdır." Muhammed ilave etti: "Şu âyet bu gibiler hakkında nâzil olmuştur: "İnsanlardan bazıları, bir bilgisi olmadığı halde, Allah yolundan saptırmak için boş sözlere müşteri çıkarlar. Allah yolunu alaya alırlar. İşte bunlara alçaltıcı bir azab vardır" (Lokman 6), Sanat düşmanlığını gösteren ilginç bir hadis. Kaynak: Tirmizî, Büyû 51, (1282), Tefsîru'l-Kur'ân, Lokman, (3193); İbnu Mâce, Ticârât 11, (2168).
Reklam
Nisan Ayı Makale Okumaları
Büyükakın, T. (1995) Enflasyon Teorileri ve Türkiye'de 1980 Sonrası Enflasyon Birinci, Y. (2011) Enflasyon, Para Politikası ve Stratejileri Akyüz, H. (2020) 2010-2017 Dönemi Türkiye'de Enflasyonun Gelişimi ve Enflasyonu Etkileyen Faktörlerin İncelenmesi Künç, S. (2011) Enflasyon Teorileri Bronfenbrenner, M. ve Bolzman, F. (1973)
Eskiden eşlerden biri çalışıp diğeri ev ve çocuklarla ilgilenirken rahatça geçindirilebilen bir evde artık orta sınıf yaşam standardını sağlamak içim her iki eşin de çalışması gerektiği gerçeği sosyal bir klişe haline gelmiştir. Bu varsayımda görmezden gelinen şey, orta sınıf standardının, yani "herkesin" sahip olması gereken evin büyüklüğü, araba sayısı, bilgisayar ve elektronik cihaz çeşitlerinin vs... aşırı derecede arttığıdır. Bugün eşlerden sadece biri çalışıyorsa o aile hala ispanyol paça pantolon giyilen zamanlara yaşam standardını oluşturan her şeyi alabilir. Ama o zamanlar kimse üç araba, birden fazla bilgisayar ve akıllı cep telefonu, beş odalı bir ev ve benzeri şeyleri alacak kadar para kazanmıyordu. Suda kaynayarak yavaş yavaş ölüme doğru gittiğinin farkında olmayan masaldaki kurbağa gibi, toplumumuzdaki insanlar çıtanın gittikçe yükseldiğini fark etmiyorlar. Üstelik hem tek başlarına hem de diğer insanlarla uyum içinde gittikçe daha yüksek ve elde edilmesi zor maddi hedeflerin peşine düşerek birbirlerinin standartlarını nasıl yükselttiklerinin de farkında değiller. Farkına vardıkları tek şey artık ailece yenen yemekler, rahat sohbetler veya tadı çıkarılan boş vakitler için yeterince zamanları olmadığı.
Sayfa 67 - Psikoterapi Enstitüsü Eğitim Yayınları, Cilt 1Kitabı okuyor
Bir kızın ihtiyacı olsa da olmasa da kendi ayakları üstünde durup para kazanması gerekir.
Sayfa 321Kitabı okudu
İslâm hukukuna göre misli malların ödünç verilmesi âriyat akdi kabul edilmiştir. Karzda verilenden fazlasını almanın faiz sayılması ödünç para temininde güçlükler meydana getirince, bu muameleler (bey' bi'l-vefa" ve "bey bi'l-istiğlal" )uygulamaya girmiştir. Çünkü ödünç sırasında kararlaştırılan veya örlleşmiş bulunan menfaat faiz olur. Kimi zaman da borçlunun borcunu vadesinde ödememesi veya geciktirmesi mağduriyete sebep olur. Bu durumlar karz-ı hasenin işleyişi önündeki engellerdir.
Sayfa 332 - bey bi'l-istiğlalKitabı okuyor
Reklam
Ömer Nasuhi Bilmen, bu konuda şöyle der: İslâm âlimlerinin çoğunluğu, bey' bi'l-vefâyı rehin olarak kabul eder. Malikin izni olmak şartıyle alıcı malın gelirinden yararlanabilir. Bilmen, bu konuda klasik fetva ve furû kitaplaındaki bilgileri nakletmiştir. Borç para bulmaya veya bir borcu ertelemeye yönelik bu gibi çareler Ebü Hanife ve İmam Şafii'ye göre yararlanma sözleşme sırasında şart koşulmamışsa caiz olur.
Sayfa 330 - BEY' Bİ'L-VEFAKitabı okuyor
5 dakikada ~L.S Bach~
~Bach ailesi, yüzyıllar süren bir ailedir ve hemen hemen her bireyi müzisyendir. Bach ailesi, 16. ve 17. yüzyıllar boyunca ailenin doğan her ferdini müzisyen olarak yetiştirdi ve eğitti. Dededen toruna her birey birbirine müzikle bağlanmıştır. L.S ise bu aileye 21 Mart 1685 tarihinde katıldı. ~Henüz 9 yaşında annesini, bundan bir sene sonra da
Geçiyor bir şekilde geçmesine zaman Her saniyesini iliklerine kadar hissetmek değil midir zamanın önemli olan? Geçmiyor gibi gelse de insana Geriye dönüp baktığında halbuki Sudan bile hızlı akıp geçmiş zaman denilen kavram Daha dün biz değil miydik ışıklı ayakkabımız olduğu için mutlu olan Küçükken küçük şeylerle mutlu olan bizler Büyüdükçe neden mutlu olamaz olduk bunlarla? Nedeni belki aç gözlülüktür belki de doğup büyüdüğümüz coğrafya Maddiyata önem verilen bir dönemde Maneviyatın unutulması doğal değil mi Hanzala? Birisi kalkıp mantıklı cevap verebilir mi bana? Cevabı olmayan çok soru var bu hayatta İnsanlar neden kötülük yapar, birbirine yalan söyler en basitinden mesela? Amaca ulaşmak için her yol mübahtır diye uydurmuşlar bir zırva Sözde herkesin derdi başka Herkesin derdi başka olsa da İnsanların ortak noktası olmuş para Sevgi konusuna hiç değinmiyorum bile Sevmeyi bile beceremiyoruz çünkü gerçek sevgiyi atmışız geri plana İş işten geçince anlayacağız yapmışız ne kadar büyük bir hata Hatalar konusunda toplum olarak çıkmadık mı nirvanaya? Diğer insanlar ne düşünür neye inanır bilmiyorum Ben hayat denilen varlığın, hayat denilen olgunun böyle bir şey olmadığına inanıyorum. M.L
312 syf.
3/10 puan verdi
·
4 günde okudu
SPOİLER VAR. Çok, çok, çok kötüydü. Yazar, "güçlü" kadın karakter ve "güçlü" erkek karakterler oluşturup bunları çiftleştirmek istemiş aralara da Vampir Günlükleri esintileri taşıyan fantastik bir kurgu eklemiş, böylece fantastik-smut bir kitap ortaya çıkmış. Yazar, anlaması çok kolay olacak fantastik öğeleri anlamayı o kadar zorlaştırmış ki -bu çeviri kaynaklı da olabilir- okurken saçımı başımı yoldum. Ne kitaptaki "Üst Meclis" bir konuma sahipti ne de mükemmel, fantastik, gizemli ve sırıtan erkek karakterimiz güçlü bir duruşa sahipti. Lisede geçen libidosu yüksek normal bir kitap okuyor gibiydim. Normalden kastım, adına "Hasat zamanı" diye ...dan bir isim verip Aracı olan kişilerin, gözleri bağlanmış ve zincirlenmiş cadılara DİLEDİKLERİNİ yapabilecekleri bir gün düzenliyorlar, çok ama çok güçlü olan cadımız -tamam, en güçlü sensin diye bağırmış olabilirim- müdürünün yatak odasından çıkmıyor ve buraya yazamayacagim kadar iğrenç bir an yaşıyorlar, koskoca Lucifer cehennemin dibinden KARYOLAYLA çıkıyor -sıfır şaka-, birileri ölüyor ama neden öldükleri belli değil falan filan. Sırf kitaba bu devirde fiyatlar böyleyken para verip aldım diye bitirdim yoksa çoktan bırakmıştım. 300 sayfayı okumak ancak bu kadar eziyet olabilirdi. Bookstagtam/tuber güzellemelerine bir daha kanar mıyım, sanmam.
Cadılar Meclisi
Cadılar MeclisiHarper L. Woods · Pukka Yayınları · 2023481 okunma
Reklam
Ta'zir Cezaları Beşeri Orijinlidir
Ta'zîr, azarlamak, edeblendirmek demektir. Hadd ve cinâyet olmayan her suç ve günahta fâilin ta'zîr edilmesi (münasip bir cezâ ile cezalandırılması) hükümet ve hatta muayyen şartlarda cemiyetin her ferdi için meşrudur; hatta İmam Şafi'î dışındaki üç imama göre bir vazifedir. Ta'zîr suç ve cezaları üç kısımdır. 1-İslâm hukuku
cimriliğin ilacı...
Bil ki, cimriliğin sebebi mal ve para sevgisidir. Mal sevgisinin ise iki sebebi vardır. Birincisi; uzun emelle birlikte ancak mal ve parayla elde edilen birtakım zevkleri sevmektir. Çünkü insan bir gün sonra öleceğini bilse malını vermede cimrilik etmez. Çünkü bir günde pek az bir paraya ihtiyaç duyar. Eğer kısa emelli olmakla birlikte çocukları
Bir gün eşi onu hüzünlü görmüş, "Se- ni üzecek bir şey mi yaptım? Bir sorun varsa sana yar- dım edebilirim," diye serzenişte bulunmuştu. Bunun üzerine Talha üzüntüsünün kendisi değil, çoğalan malı yüzünden olduğunu söylemiş ve çehresini aydınlatan bir cevap almıştı ondan: "Bunu bana bırak, paylaştırı- rım ben onu." Su'da bt. Avf'tı bu cömert sözün sahibi. Hz. Talha'nın ancak ihtiyaç sahiplerine malından dağı- tarak mutlu olabileceğini biliyor, bu mutluluğu paylaşı- yordu onunla. Kendisinden bir şey istenmeden verirdi Hz. Tal- ha. Hz. Peygamber Uşeyre Gazvesi'nde "Talhatu'l-Feyyaz / Çok veren Talha" lakabıyla onurlandırmıştı onu. Başkalarını azalan sermayeleri huzursuz ederken onu çoğalan sermayesi huzursuz ediyordu. Avf b. Hasan'ın anlattığına göre Talha elindeki bir araziyi yedi yüz bin dirheme satmıştı. Bu para bir gece yanında kalmış, fakat o gece parayı elinde tutmanın korkusuyla uyuyamamıştı. Sabah olunca hepsini dağıttı. Cömertliği yüzün den Hz. Peygamber'den aldığı manevi taltiflerden biri de "Talhatu'l-Cûd / Cesur ve Cömert Talha" idi. Hu- neyn Günü'nde almıştı bu aziz ismi.
Sayfa 118Kitabı okudu
Buhari
" Alimler, peygamberlerin varisleridirler. Alimlerin mirası altın ve gümüş para değildir, onların bıraktığı miras ilimdir. Kim bu ilim mirasını elde ederse büyük bir kazanç elde etmiş olur."
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.