Basitliğin modem çağın başlangıcından itibaren büyük bir güçle savunulmasının arka planında, gerek doğanın gerekse insan düşüncesinin gerçekte basit bir yapıda olduğu kabulü bulunur. Karmaşıklık sadece görünüşte olup, doğanın kendisi basittir; zaten bir karmaşıklık veya düzensizlik olsaydı, fizik dünya anlaşılabilir olmaktan çıkardı. Dolayısıyla, insan düşüncesi de gerek yöntem olarak, gerek işleyiş olarak doğanın bu basitliğini yansıtmak durumundadır. İnsan düşüncesi ve bilimi de, sade ve yalın olabildiği ölçüde hatadan korunabilen ve doğru sonuca ulaşabilen bir yapı olarak görmek, modern rasyonalite ve bilimsel zihniyetin en önemli özelliklerinden biridir.
Sayfa 206Kitabı okudu
·
Puan vermedi
HASAN ALİ TOPTAŞ FANBOYLARININ DİKKATİNE:
"İnsana karşı girişilen en kötü şiddet eylemi, aklın küçük düşürülmesidir. Elsa Morante (1)" Türkiye’de iri harflerle, çok iddialı cümlelerle topluma pazarlanan, sağdan sola bütün kültür-sanat mecralarında sürekli olarak okurun bilincine pompalanan kitaplar ve yazarlar vardır. * Pazarlama dili ve edebiyatı -21. yüzyıla kalacak birkaç
Kuşlar Yasına Gider
Kuşlar Yasına GiderHasan Ali Toptaş · Everest Yayınları · 201919,7bin okunma
Reklam
16312 Pdf Var, Pdf okuyan varsa İstediği kitabı indirip atabilirim
1917 Sovyet Devrimi Cilt 1 Gorki vd. Evrensel Basım Yayın.pdf 5,5 MB Kütüphane 1 1917 Sovyet Devrimi Cilt 2 Gorki vd. Evrensel Basım Yayın.pdf 5,7 MB Kütüphane 1 3. Enternasyonal'de Faşizm Üzerine Tartışmalar Belgeler I Dönüşüm Yayınları.pdf 4,1 MB Kütüphane 1 3. Enternasyonal'de Faşizm Üzerine Tartışmalar Belgeler II Dönüşüm Yayınları.pdf 5,2
*dikaiosyne: Platon'da, bütün bir toplum düzeninin adil olması durumu, adalet erdemi, özellikle de filozof krallarda söz konusu olan bir tür içsel doğruluk duyusu, neyin yapılıp neyin yapılmaması gerektiğini otomatik olarak bilme hali için kullanılan terim.
kavram [Os. mefhum; İng. concept; Fr. concept; Al. begriff]. Bir şeyin, bir nesnenin zihindeki ve zihne ait tasarımı; soyut düşünme faaliyetinde kullanılan ve belli bir somutluk ya da soyutluk derecesi sergileyen bir düşünce, fikir ya da ide. Soyutlama yoluyla elde edilen zihinsel tasavvur olarak kavram, ortak özellikleri paylaşan bir nesneler
Sayfa 499-500Kitabı okuyacak
tin [La. spiritus; Os. nefsi natıka, zihin; İng. spirit; Fr. esprit; Al. geist) 1 En genel olarak, bazı metafizikçilerin ya da Hegel gibi nesnel idealistlerin, gerçekliği ve evreni açıklamak üzere, varolan her şeyin temeli, özü olarak kabul ettikleri cisimsel olmayan varlık, maddi olmayan gerçeklik.
Reklam
*Çin felsefesi (İng. Chinese philosophy; Fr. philosophie chinoise): Çin'de yaklaşık olarak iki bin beşyüz yıllık bir süreç içerisinde gelişmiş olan felsefe. Çin felsefesi temelde dört döneme ayrılabilir: 1 -Milattan önce 6. yüzyıldan başlayıp, 221 yılına dek süren ve Yüz Okul olarak bilinen çok sayıda düşünürle birlikte, büyük Konfüçyusçuluk ve Taoizm geleneklerini kapsayan birinci dönem. 2 -M. Ö. 221 yılıyla M.S. 960 yıllan arasında, toplumsal ve siyasal düzlemde egemen olan Konfüçyusçuluğun, önce yeni- Taoizm, daha sonra da Budizmin gölgesinde kaldığı ikinci dönem 3 M.S. 960- 1900 yıllan arasında kalan ve ve Yeni Konfüçyusçuluğun egemen olduğu dönem. 4- 1912 yılından başlayıp günümüze kadar devam eden, başlangıçta Batı felsefesinden etkilenmiş olmakla birlikte, daha sonra kendi Yeni Konfüçyusçuluk geleneğini canlandıran, yüzyılın ortalanndan başlayarak da, daha çok Marksizmin etkisi altına giren çağdaş Çin felsefesi.
YUSUF KAPLAN'DAN AŞAMALI KİTAP ÖNERİSİ
BİRİNCİ AŞAMA OKUMA LİSTESİ Okuma Listesi'nin BİRİNCİ AŞAMA kitap listesi: 1-İslam'ın Dirilişi-Sezai Karakoç. 2-İnsanlığın Dirilişi-Sezai Karakoç (Birinci Aşama bitince yeniden okunacak).
Anaximenes'i arkhe olarak havayı seçme­ye götüren ikinci etken, havayla soluk, nefes ve canlılık olgusudur. Zorunlu hilozoist açık­ lamaya ek olarak, insan varlığındaki nefes al­ma olgusundan yola çıkan filozof, insanın ne­fes aldığı sürece yaşadığı gözleminden, hava­nın evrendeki hayat, canlılık ve dolayısıyla en temel varlık ilkesi olduğu sonucuna ulaş­mıştır. Buna göre, Anaximenes maddi töz olarak havayı öne sürünce, ruh kavramına giden yolda ilk büyük adımı atmıştır. Havay­la ruh arasında bir benzerlik kuran Anaxime­nes'e göre, tıpkı evreni kuşatan havanın onu sarıp sarmalaması, ayakta tutması gibi, içi­mizdeki nefes, aldığımız soluk olarak ruh da, bize can verir.
Sayfa 105 - Paradigma Yayıncılık
Platon ise logosu, doğru, analitik ve rasyo­nel açıklama anlamında biraz daha farklı bir biçimde tanımlamıştır. Sadece Menon ve Phaidon gibi, olgunluk dönemine geçiş süreci içinde yer alan diyaloglarda değil, fakat The­aetetos gibi bir yaşlılık diyalogunda bile, logo­su bilginin bir karakteristiği olarak gösteren Platon, onunla bir şeyin hesabını verebilme, neden dolayı olduğu gibi olduğunu açıklaya­bilmeyi anlatmak istemiştir. Aristoteles de, logosu aynı şekilde epistemolojik bir anlam içinde ele alıp, tanrının eşanlamlısı olarak kullanır. Fakat Aristoteles onu, aynı zaman­da etik bir anlam içinde akl-ı selim veya etik rasyonalite olarak ele alır.
Sayfa 1087 - Paradigma Yayıncılık
Reklam
Önce Yunan dininde, bir Tanrı ya da tan­rıların, insanlara manevi esin, bilgelik ve yol göstericilik sağlayan sözlerini tanımlamak için kullanılan logos kavramı felsefi bir çerçe­ve içinde ilk kez ünlü doğa filozofu Herakle­itos tarafından kullanılmıştır. Düşüncesi, Miletli filozofların materyalizmine karşı mistik bir tepkiyi temsil eden Heraketleitos'a göre, gözle görülen dünya, gerçekliği kısmen açığa vurur, kısmen de gizler. Gerçeklik dünyanın, bütün bir yaşamı sonsuz bir doğum ve ölüm, oluş ve yenilenme çarkında sergilenen, tanrı­sal ruhudur. Herakleitos, işte bu tanrısal ru­ha, akla, evrenin temelinde yatan düzenleniş ilkesine logos adını vermiştir. Dünyada homojen olan tek bir logos oldu­ğunu söylerken, bu tanrısal ruha aynı zaman­da Doğa adını veren ve onu kozmik süreçle özdeşleştiren panteist Herakleitos'a göre, lo­gos bir yandan da hayat ilkesi olan ruhtur, ilahi yasadır, Tanrı'nın iradesidir. Hep varo­lan ve dünyanın içkin nedeni olan logos, yıl­dızları yörüngelerinde tutan güç, her şeyin kendisine uyduğu yasadır. Varlıktaki çatış­ma, uyumsuzluk ve savaşın gerisindeki uyum ve düzenleniş ilkesidir.
Sayfa 1087 - Paradigma Yayıncılık
Parmenides, söz konusu metafiziğinde, şöyle akıl yürütür: Var olan her şeyi gerçek­lik, var olan veya Varlık olarak niteleyelim. Varlık varlığa nereden gelmiştir? Burada iki alternatif vardır. Varlık varlığa ya varlıktan (yani, varolan bir şeyden) ya da yokluktan (yani, var olmayan bir şeyden) gelmiş olabi­lir. İkinci alternatif, tüm Yunanlı filozoflar gi­bi, Parmenides için de kabul edilemez olan bir alternatiftir, çünkü Yunanlılara göre, hiç­ten hiçbir şey çıkmaz. Birinci alternatif söz konusu olduğunda ise, Varlığın yaratılmamış olduğu sonucu çıkar, çünkü O varlığa kendi­sinden gelmiştir. Yani, varlık kendi kendisiy­le aynıdır.
Sayfa 1322 - Paradigma Yayıncılık
Varlık, Parmenides'e göre, bir, bölünemez ve süreklidir. Var olanı dolu olanla, var olma­yanı da boşluk veya boş mekanla özdeşleştiren filozof için varlığın bölünememesinin ne­deni, varlığın içinde var olmayanın, boşlu­ğun bulunmamasıdır. Varlık bölünemez ol­duğuna göre, o aynı zamanda sürekli olan, benzer, aynı cinsten bir bütündür.
Sayfa 1323 - Paradigma Yayıncılık
İyonyalı filozoflarda ortak olarak sergi­lendiğini gördüğümüz başka bir ortak nokta da, onların "hiçten hiçbir şey çıkmayacağı" (Nihil ex nihilo fit) ve dolayısıyla madde ya da dünyanın ezeli olduğu inancıdır. Aynı za­manda tüm Yunanlı filozoflar tarafından paylaşılan bu inancın bir gereği olarak, hiç­ten yaratılış veya maddi dünyanın zaman içinde bir başlangıcı olduğu düşüncesi, onla­rın akıllarının ucundan dahi geçmemiştir.
Sayfa 951 - Paradigma Yayıncılık
Anaximandros önce, çağdaşı Thales'in maddi töz olarak "su" anlayışına, suyun nicelik bakımından sınırlı, nite­lik bakımından belirli olduğu gerekçesiyle karşı çıkmıştır. Su ya da nem, çatışma ve sa­vaşlarını açıklamak durumunda olduğumuz karşıtlardan biri olup, ondan hiçbir zaman karşıtı çıkmaz. Başka bir deyişle, değişme, doğum ve ölüm, büyüme ve küçülme, çatış­ma ve savaşın, bir öğenin sınırlarını diğerinin aleyhine olacak şekilde genişletmesinin bir sonucu olduğu için, suyun doğasına aykırı yapıda olan şeylerin, su içinde nasıl olup da eriyip gitmedikleri sorusuna doyurucu bir açıklama getirilemez. Sudan, öyleyse yalnız­ca ıslak ve soğuk olan şeyler türeyebilir. Oy­sa, dünyada, ıslak ve soğuk olan şeylere ek olarak, sıcak ve kuru olan şeyler de vardır.
Sayfa 104 - Paradigma Yayıncılık
Resim