Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Eserleri ve etkileri göz önünde bulundurulduğunda Gazzâli'nin İslam düşünce tarihinin en etkili isimlerinden biri olduğu su götürmez bir gerçektir. Onun etkisi, ilgi alanlarının zenginliği yanında analitik ve eleştirel yeteneklerini çağının yakıcı inanç ve düşünce problemlerine teksif etmesinden ileri gelmektedir. Gazzâli'nin ilgi
Siniklerin naifliği
Paradigmatik sinik, şahsen sizinle kısık sesle konuşur: "Ama her şeyin gerçekten para/güç/seks ile ilgili olduğunu, tüm yüksek ilkelerin ve degerlerin hiçbir sey ifade etmeyen boş sözler olduğunu anlamıyor musunuz?" Bu anlamda filozoflar, fikirlerin gücüne inanırlar; dünyaya fikirlerin hükmettiğini kabul ederler ve sinikler, onları bu günahla suçlamakta tamamen haklıdır; oysa siniklerin görmediği șey kendi saflıkları, sinik bilgeliğin naifliğidir..
Reklam
Meskenleri değiştirmek kolay değildir, çünkü insanın dünyasını terk etmesi kolay değildir. Ev bir nesne, "içinde yaşanacak bir makine" değildir; ev, tanrıların paradigmatik yaratışını, yani kozmogoniyi taklit eden insanın kendisi için inşa ettiği evrendir.
Doğu-BatıKitabı okudu
Hepsinden önemlisi paradigmatik eğitimciler, bizim doğrularımıza ait ahlaki uzlaşıların karşı safında yer alırlar. Ancak anlamlı bir uzlaşı olmaksızın yaşamak, tehlikeli ve belki de yanlıştır. Öncelikle, doğruluk olarak görünenin gerçekte; sabitlik, hâlinden memnun olma ve kendini beğenme fanatizmi gibi bir riski vardır.
Sayfa 191 - Kaknüs YayınlarıKitabı okuyor
Kadının çıplak bedeni Batı sanatının paradigmatik güzel nesnesidir; çünkü Batı kültürü kadın bedenini tabularla kuşatır ve son­ra dünyada bu tabuları çiğnemekten başka hiçbir şeyi o kadar çok istemez, öyle ki çıplak kadın bedeni en arzulanan şeydir (belki, kadınlar için bile bu böyledir).
Sayfa 165Kitabı okudu
Platon Diyaloglarında Kuramsal Tekrarlar
(1) Yunan polislerine hâkim bir rejim olan demokrasi ile oligarşinin eleşti risi (Gorgias, Devlet, Yasalar) ve köklü siyasi-toplumsal reform konusunda iki varyasyonlu bir öneri (Devlet, Yasalar); (2) ruhun, kısımlara ayrıldığına ve ölümsüzlüğüne ilişkin teori (Phaidon, Devlet, Phaidros, Timaios, Yasalar); ahlaki adaletin, mutluluğu elde etmek için gerekli ve yeterli olduğunu öngören eudaimonia [mutluluk] ahlakı; (3) duyumsanabilir gerçekliğe göre paradigmatik olan, salt düşünülür ebedi nesneler anlamında eidos teorisi (Phaidon, Devlet, Parmenides, Sofist, Timaios); (4) eidosu tanıma ve gerçekliği düzenli şekilde anlama yöntemi olarak diya lektik anlayışı (Devlet, Phaidros, Parmenides, Sofist); (5) son olarak, kesin bir kuramsal bileşenden ziyade kapsamlı bir düşünce ya pısı olarak, Platon'un olma, düşünme ve eylemde bulunma alanlarını yüksek ve alçak olmak üzere iki düzeye ayırma eğiliminden söz edebiliriz. Bu eğilim tene linde olma/oluş, bir/çok, ebediyet/zaman, hakiki/sahte, bilgi/görüş, iyi/kötü gibi kutupsal çiftler oluşur; bu çiftlerin unsurları sistematik olarak bir araya gelme eğilimi gösterir, dolayısıyla örneğin ebediyet, hakikat, bilim ve iyi sadece olmakla bağlantılı olabilirken, zıtları olan unsurlar sadece oluşla bağlantılı olabilir.
Sayfa 177 - Alfa yayınları, 2015Kitabı okudu
Reklam
Bir düşüncenin feno­monolojik varlık koşulu düşünülmesi olduğuna gö­re, düşünülmeyen düşünce ne kadar paradoksal gö­rünse de analitik deneyimin insan doğası hakkında ortaya koyduğu ilk olgudur. Eğer insan bazı düşün­celerini düşünmüyor ise ister kaygı ister ruhi çökün­tü şeklinde yaşanacak olsun, belli bir ruhi acıdan ka­çınmak içindir bu. Bir düşünceyi düşünmemenin ye­gane yolu, analizin kaydedebileceği kadarıyla, başka bir düşünceyi düşünmektir. İşte Freud’un "metapsikolojik" açıdan "bilinç" (ya da "önbilinç") alanında bir yatırım çekilmesi ve bir karşı yatırım uygulaması şek­linde ya da Lacan’ın bir imleyenin kendisiyle aynı paradigmatik düzeyde bir başka imleyenle temsil edil­mesi, yani metafor şeklinde denklemini kurduğu "bastırma" ancak dil sayesinde, yani birbirinin yerini alan öğeler sistemi sayesinde olanaklıdır. "Dil, bilinçdışının koşuludur" der Lacan.
160 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
. . KÜRK MANTOLU MADONNA . .
Gözün gördüğü, kulağın işittiği, burnun kokladığı, tenin dokunduğundan çok farklı bir hissi, çok farklı bir anlamı olan bir aşkın öyküsü . . .
Kürk Mantolu Madonna
Kürk Mantolu Madonna
Sabahattin Ali
Sabahattin Ali
Sabahattin Ali
Sabahattin Ali
, bir kadını neden resim tablosu olarak kurgulamış, onu resim çerçevesinin merkezine konumlandırmış ve hatta çerçevenin içindeki bu kadının güzelliğiyle kombinlenen kürklü bir manto
Kürk Mantolu Madonna
Kürk Mantolu MadonnaSabahattin Ali · Yapı Kredi Yayınları · 2021313,6bin okunma
Tini insanbiçimci gölgesine indirgeyen kartezyen moderniteden önce, bitkiler, yüzyıllar boyunca, aklın varoluşunun paradigmatik biçimi olarak değerlendirildiler. Kendini şekillendirerek işleyen bir tin. Bu çatışmanın ölçüsü tohumdu. Çünkü bitkisel yaşam tüm akıl sağlığını tohumda gösterir: Belli bir gerçekliğin üretimi, biçimsel bir modele göre ve hiç hata olmadan meydana gelir.
Sayfa 17 - İş Bankası Kültür yayınlarıKitabı okudu
Bitkiyi ne fiziksel ne de metafiziksel olarak kendisini ağırlayan dünyadan ayıramayız. O, dünyada olmanın en yeğin, en köklü ve en paradigmatik biçimidir.
Sayfa 7 - İş Bankası Kültür yayınları- bitkiler, veya dünyamızın kökeni üzerineKitabı okudu
Reklam
Fotoğrafın Popüler Kullanımı
Görülen şeyleri ancak madde madde saymak mümkün, çünkü eğer bunlar insanın yüreğini sızlatıyorsa, bunu asıl olarak göz yoluyla yapıyorlar. Örneğin kadının, karnı üzerinde birleştirdiği ellerinin görünümü, patatesleri nasıl soyacağını, ellerinden birinin uykudayken nasıl yana sarkacağını, saçlarını nasıl düzelteceğini anlatıyor. Kadın ve asker birbirlerini tanımak için bakıyorlar. Vedalaşmayla buluşma ne kadar da yakındır birbirine! Belki de daha önce hiç böylesine yaşamamış oldukları bu tanıma edimi içinde, her ikisi de diğerinin olası her şeye karşı direnebilecek bir imgesini alıkoymayı umuyor. Hiçbir şeyin silemeyeceği bir imge. Kertesz'in fotoğraf makinesinden önce yaşanan düşünce budur. Ve bu fotoğrafı paradigmatik kılan da budur. Bu fotoğraf, yalnızca hoşlanılmakla kalmayıp aşık olunan bütün fotoğraflarda örtük olan şeyi dışsal yolla aktaran bir anı göstermektedir.
Sayfa 100
Politik ve ideolojik olarak egemenlik, kurgusal bir temsil etme iradesi kavramının etrafında yapılandırılmıştır. Egemenlik kavramı, kökeninde Avrupalı olmakla beraber (bu da demek oluyor ki Avrupa'ya mahsus şartlar onu üretti), ulusun devleti iradesinin ve kaderinin tek müellifi olarak cisimleştirmesi fikri tarafından oluşturulur. Var olabilmesi için, ontolojik olarak kavranabilir olması için, iradenin köleleştiren bir aktörden, bir tirandan ya da benzer bir hâkim kötülükten kurtulduğu varsayılmalıdır. Tiranlıktan kurtuluş tarihsel, paradigmatik ve anlatısal olarak Amerikan ve Fransız Devrimleri ile örneklendirilir egemenliğin olmazsa olmazı, özsel bir gerekliliği ifade eder. Böylece modern devlet bahsi, egemenlik biçimsel özelliğini ve ister istemez bir ulusun kolektif kaderi olan kitlesel iradeyi kıyasta bir küçük öncülmüş gibi- kapsamak zorundadır. Kitlesel ve kolektif irade, fiili ve aktif bireysel katılımı gerektirmez, fakat onun kolektif kuvvetini kurgusal olduğu için sahiplenir. Kavram, demokratik olmayan güçler iktidara geldiği zaman dahi kuvvetini bir nebze de bunun kaybetmez, çünkü demokratik pratiklerin yokluğunda bile, herhangi bir devlet (ulus-devlet olarak okuyun) egemen iradesinin yöneticilerinin hareketleri ve konuşmaları tarafından somutlaştırılmasını bekler, bir şeytanlar çetesi oldukları durumda bile. Demokratik iradeden tiranlığa düşüşün de bunun tam tersinin de egemenlik tarafından korunuyor olması, mutlak monarşilerden demokratik yönetime tarihsel geçişin ikna edici egemen devlet kavramı altında nasıl gerçekleştiğinin dosdoğru bir tarifidir.
Sayfa 60 - BabilKitabı okudu
KURGUL YÖNTEM Kurgul Yöntemin anlaşılması hiç kuşkusuz önceden tanıdık olan birşeyin anlaşılması değildir. Salt Kavram olan üzerinde odaklaşmayı, duyusal-düşünce öğelerinden saltık özgürlüğü gerektirir, ve kendini saltık olarak arı Kavramın dingin düşünülüşüne bırakmayı ister. Biraz yorucu olsa da, bunu kısaca deneyebiliriz. Analitik Kıpı “Bir Kavramda Kavramın kendisinden daha öte düşünülecek hiçbirşey yoktur” Bu saltık soyutlamadır, tam ilişkisizlik ve koşulsuzluktur, ve ilkin her kavram için uyguladığımız analitik yeteneğimizdir. Bu soyutluk nedeniyle Kavram değişmez, devimsiz, zamansız, ve evrenseldir: Değişim ve devim için kendinde Başkası da olması gerekir; ama A = A değişmez, aslında değişemez olanı anlatır; soyutlama Zamansızdır; ve evrensel olması paradigmatik olmaması, tüm çağlar ve kültürler için, herkes için her zaman bir olması da demektir: Saltık soyutlama tüm bireysel bilinçlerde saltık olarak bir ve aynı olandır. Yöntem var-sayımsız olanla, “sayıltısız = dolaysız” olanla, var olanla başlar. “Başlangıcın” koşulsuz istemi budur. Analitik kıpı kurgul yöntem için saltık olarak gereklidir ve onsuz diyalektiğin kendisi düşünülemez. Felsefe tarihinde ilkin Eleatikler tasarımı (Vorstellung) arı Kavrama yükseltmişler ve böylece onu mantıksal devim için uygun soyutluğu içinde kavramışlardır (Varlık = Varlık). Tasarım ile mantık yapılamaz. Ancak arı Kavram diyalektik devime, karşıtına geçişe yeteneklidir, ve “diyalektik Zenon ile başlar” (Hegel, Felsefe Tarihi, Zenon). Aziz Yardımlı
23 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.