Vicdanı körelen her insan bir zamanlar çocuktu Umut. Umutları paramparça edilmiş ve o parçalarla hiç barışamamış insanlar yaşıyor bu dünyada. Canı yanan can yakıyor. İncinen incitiyor. Kirlenen kirletiyor. İnsanın karanlık yanında bir kısırdöngü varlığını sürdürüyor. Öyle olunca da o insanlar vicdanlarının yerini bulamıyor.
Sayfa 101Kitabı okudu
Nietzsche kendinden istenileni yaptı. Sanki “Müzikte Yahudilik” kendi kaleminden çıkmış gibi, bu makaledeki Yahudi nefretini “tahsilli darkafalı” Strauss üzerine uyguladı. Wagner bir zamanlar Yahudilerin ölmekte olan Alman sanatının bedenine, onu paramparça etmek üzere el koyduğunu söylemişti; “bu bedenin eti, binlerce kurdun kaynaştığı bir yaşam çeşitliliğine dönüşecekti”. Nietzsche de teolog Strauss’u “yok ettiği sürece yaşayan, yediği sürece hayranlık duyan, sindirdiği sürece tapınan o kurtlara” benzetiyor ve “Yahudilik” yazarının yaptığı gibi tiksintisini şu tabloyla ortaya koyuyordu: “Bir ceset, bir kurt için güzel bir düşüncedir, fakat bir kurt, her canlı için korkunç bir şeydir”. Ve sonunda Nietzsche yaşam kuvvetinin savaşan temsilcisi olarak, Wagner’in “Yahudilik” risalesindeki taleplerini yerine getirmeye zorunlu hissediyordu kendisini.
Sayfa 113
Reklam
727 syf.
·
Not rated
·
Read in 9 days
Merhaba arkadaşlar Bugün kendini trampetiyle özleştiren ve onunla var olan,hayatı trampet olan ve böyle bir dünyada büyümenin anlamsızlığından büyümek istemeyip 3 yaşında kalmak isteyen Oskar Matzerath'ın gözünden II. Dünya Savaşı yıllarını okuyoruz.Sinemaya da uyarlanmış. Oskar Mezarat'a 3 yaşında hediye edilen trampeti onun tüm
Teneke Trampet
Teneke TrampetGünter Grass · Akılçelen Kitaplar · 2024379 okunma
Subayin.efsanesi
Kırıldı damar, içime dökülen şiir; Gözyaşına dönüştüm, kalbimle ağlayan bir hicran. Kırmızılarla dolu bu kağıt, yüreğimdeki yangını ateşler. Sana olan aşkımı anlatan mısralar kopup gitmiş, Geriye acı dolu bir sessizlik kalmış. Bir zamanlar sevgiyle dolu cümleler kurardım, Gözlerinin ışığında kaybolup giderdim. Ama şimdi, sözcüklerim paramparça, Kırık bir enstrüman gibi çıkaramıyorum nağmelerimi. Göğsümdeki aşkın izdüşümüydü yazdıklarım, Sana olan sevdanın döküldüğü bir neydi kalbim. Ama artık, o nağmeler soluk, Duyulmuyor melodilerim, bitmiş bir şarkı gibi. Damarlarımın kırılmasıyla çıktı sesim, Ağlayan gözlerimle haykırdım sana olan sevgimi. Ama sen, duymadın, anlamadın şiirlerimi, Bir damar kırıklığı kadar önemsiz oldum. Şimdi sessizce kanar yüreğim, Kırılan damarla beraber, acıyı taşırım içimde. Şiirlerim değil, şimdi göz yaşlarım anlatır hikayemi, Kırıldı damar, kırık bir şiirle vedalaşırım
sen kendini ne sanıyorsun ben kendimi kim bilir ne sanıyorum, bir zamanlar ben de istirahate çekilmiş şehirler geçtim kadınlar terkettim paramparça şimdi açım ve ıslanıyorum kendine güven, kendini küçümseme mesela kimse görmez kelebeğin gülümsemesini çiçeğin açarken çıkarttığı sesi kimse işitmez mesela her neyse, ben hep o yabancı gibi yanındayım bana kızma, -yeni sevgilim pek hırçın laf aramızda- telefonu kapatmak zorundayım,
Pdf
Bir zamanlar o kadar çok, o kadar masum sevmişti ki yıllar sonra kalbine baktığında bütün sevgisini kullandığını ve bir daha sevemeyeceğini anladı. Kalbini yokluyordu, evet vücudu idare eden bir kalbi vardı ama gönlü kırılmıştı. Paramparça olan, tuz gibi dağılan bir cam gibi dağılmıştı. Artık heyecanını yitirmişti, yaşamıyor ya da yaşlanıyordu. Sevilmenin ne demek olduğunu bilmiyordu, bir kadının kendisini ne için seveceğini bulamıyordu…
Reklam
519 öğeden 461 ile 470 arasındakiler gösteriliyor.