160 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
. . KÜRK MANTOLU MADONNA . .
Gözün gördüğü, kulağın işittiği, burnun kokladığı, tenin dokunduğundan çok farklı bir hissi, çok farklı bir anlamı olan bir aşkın öyküsü . . .
Kürk Mantolu Madonna
Kürk Mantolu Madonna
Sabahattin Ali
Sabahattin Ali
, bir kadını neden resim tablosu olarak kurgulamış, onu resim çerçevesinin merkezine konumlandırmış ve hatta çerçevenin içindeki bu kadının güzelliğiyle kombinlenen kürklü bir manto gibi
Kürk Mantolu Madonna
Kürk Mantolu MadonnaSabahattin Ali · Yapı Kredi Yayınları · 2021313,2bin okunma
192 syf.
·
Puan vermedi
1K İSTANBUL 20. BULUŞMASI | Kim bu zamanın aylakları?
Bu videodan Yusuf Atılgan'ın bütün kitapları hakkında filozof ve psikanalistler eşliğinde bilgi edinebilirsiniz: youtu.be/N7qPdz3QdlE "Aylak Adam, boyuna gerçek bir sevgi arıyor. Bence aradığı sevgi dünyada yoktur." Yusuf Atılgan Hepimiz hayatlarımızın bir döneminde de olsa mutlaka gerçek sevgiyi aramışızdır. Onu tek tutunacak
Aylak Adam
Aylak AdamYusuf Atılgan · Can Yayınları · 201959,5bin okunma
Reklam
Husserl, bilincin özüne ve bu arada gerçekliğin bizatihi kendisine erişmenin yöntemi olarak epokheyi veya paranteze almayı önerir...Husserl’e kendisini, bir bütün olarak dünyanın kendisinde ihtiva olunduğu benlik veya bilinç hayatı olarak keşfetme imkânı veren şey, işte bu fenomenolojik epokhedir, yani deneyimin fenomenlerini paranteze alma, zihnin bütün önyargı ve kabullerini askıya alma işlemidir...O, işte bu nedenle, bir anlamda “kendisinin olmayan, anlam ve hakikatini onun kendisinden almayan bir dünyada yaşayamayacağını, deneyimleyip düşünemeyeceğini, değer biçim eylemde bulunamayacağını” söyler.
Sayfa 1120 - Say Yayınları.
Karşınızdaki insanı gerçekten dinlemek, ona tam olarak konsantre olmak daima bir sevgi tezahürüdür. Gerçek dinlemenin gerekli bir bölümü paranteze alma disiplinidir: Yani insanın kendi önyargılarını, düşünce çerçevesini, arzularını geçici olarak bir tarafa koyarak, konuşan kişinin dünyasını -kendini onun yerine koyarak- deneyimlemeye çalışmasıdır. Konuşmacı ile dinleyicinin bu birleşmesi, aslında kendimizi genişletmemizi sağlar ve bu da bize daima yeni bilgi kazandırır.
Sayfa 129Kitabı okudu
Primordial Ego
Otantik bilincin yaratılışı Husserl’in redüksiyon(indirgeme), paranteze alma kavramlarında gösterilmiştir. Bu yöntemle kişi kendi varlığını en temelde kuran yaşam olgularını bulmak için kendi yaşamını oluşturan tüm olguları bir indirgemeye, paranteze almaya tabii tutar. Kişinin varlığını en temelde kuran olgular onun primordial ego’sunu oluştururlar. Primordial ego, kişinin varlığını en temelde kuran, her şeyden önce olan varlığıdır.
Sayfa 41
Dinlemek bizim çoğumuz için ziyan edilmiş bir zamandır. Zira dinlemek bir nevi kendimizden vazgeçmek anlamı taşır. Dünya bizim penceremizden nasıl görünüyorsa öyledir. Değişmesi gereken biz değil dışımızdaki herkesdir. O yüzden kendi penceremizden görünenleri onlara göstermek için dinlemek yerine konuşmak zorundayızdır. Aslında dinlemek bir dikkat işidir. Yorucudur ve tam olarak bir sevgi davranışıdır. Tahammül gerektirir. Bu da rahatı arayan ve hep kolayı tercih eden insanoğlu için hiç de kolay değildir. Gerçek dinleme, zaman ayrıldığında ve bunun için uygun şartlar sağlandığında gerçekleşir. Gerçek dinlemenin temel bölümlerinden biri de paranteze alma disiplinidir. Yani insanın geçici olarak kendi düşüncelerini, yargılarını, arzularını bir kenara bırakarak konuşan kişinin dünyasını içeriden görmeye çalışmasıdır. Kendini onun yerine koymasıdır bir anlamda.
Sayfa 28 - Karatay Akademi Y.Kitabı okudu
Reklam
Edip Cansever’in 1954 yılında yayımlanan Dirlik Düzenlik adlı kitabını bugün yeniden gözden geçirdiğimizde iki önemli nokta dikkatimizi çekiyor. Bir kere, Cansever’in o günlerde girişilen «şiiri topluma mal etme» çabası içinde bile şiirin onurunu koruduğunu görüyoruz ki, genç bir şair için çok önemli bir özellik bu; sonra, Cansever'de bugün
Sayfa 166 - Tomris Uyar:
Husserl, bir fincan kahveyi fenomenolojik olarak betimlemek için soyut varsayımları ve araya karışan tüm duygusal çağrışımları dışarıda bırakmak gerektiğini söyler. Ancak bunu yaptıktan sonra, önümdeki koyu, aromalı, kıvamlı fenomene konstantre olabilirim. Husseri, bu spekülatif fazlalıkları “dışarıda bırakma”ya, diğer bir deyişle “paranteze alma”ya antik çağdaki Septiklerden ödünç aldığı bir terim olan ve onlar için dünya hakkında yargıda bulunmaktan kaçınma anlamına gelen epokhe adını vermiştir. Bu paranteze alma işleminden bazen de fenomenolojik “indirgeme” adıyla bahseder: Bu sayede kahvenin “gerçekte” ne olduğu hakkındaki teorik eklentileri buharlaştırıp uçurarak hemen önümüzdeki yoğun aromayla, yani fenomenle baş başa kalırız.
Sayfa 41
Bezik oynayan kadınlarda Ester'in söylediklerine dair:
"...Kişilerin bu algılamalarının yalnızca nesnel zamanlarına ilişkin olmadığı da bir kez daha anımsatılmak elbet. Gerçekten de: Cemile, Ce­mal ve Seniha’nın anımsamalarının da hep yoz­laşmayı ve bir çürüme sürecini yansıttığı görü­lüyor. Geçmişleri de yıkımlarla dolu kişilerin. Sanki geçmişleri geleceklerinin bir belirtkesi. Üç söylemde de
Sayfa 216Kitabı okudu
II. Abdülhamit devrinde başlayan, II. Meşrutiyet döneminde daha da canlanan Cumhuriyet yıllarında ise ''Türk tarih tezi"ne dönüşen milli tarih arayışlarının, büyük açıklama kalıplarına varamayışının ana sebeplerinden biri de Osmanlı tarihini bir tür paranteze alma çabalarının giderek artış göstermesi olmalıdır.
Reklam
SÜNNETİ VE SÜNNET RİVAYETLERİNİ GÜVENİLMEZ GÖSTEREN KULLANIMLAR: "SAHİH SÜNNET" Dinî literatürde ve sözlü anlatımda, dinî bilginin kaynakları ele alınırken, Kitap, İcma gibi Sünnet de yalın/mutlak olarak ifade edilir, önünde veya sonunda kayıtlandırıcı bir ifadeyle birlikte kullanılmazdı. Sünnet denilince, Hz. Peygamber’in (s.a.)
80 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
8 günde okudu
Heyecanın Doruklarında Bilinç Mücadelesi
Sartre’ın bilinci hiçe sayan her determinist dünya görüşüne ve özelde ampirik psikolojiye dair eleştirilerini bağlamında incelerken birkaç ideolojiyi ve filozofu da bağlama dahil etmek yerinde olacaktır. “Olgular ile özler arasında uçurumlar vardır ve araştırmasına olgulardan başlayan hiçbir zaman özlere ulaşamayacaktır.” Yapıtta da geçen bu
Heyecanlar Üzerine Bir Kuram Taslağı
Heyecanlar Üzerine Bir Kuram TaslağıJean-Paul Sartre · Kırmızı Kedi Yayınları · 2018151 okunma
112 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
FENOMENOLOJİ ÜZERİNE BEŞ DERS - EDMUND HUSSERL -1907
Fenomenoloji terimini en çok Hegel, metafizik açımlamalarında hatta "Tinin Fenomenolojisi" gibi kitap başlıklarında kullansa da Husserl nedense yeni bir bilimin ilanı olarak yayınladığı; Göttingen Üniversitesindeki derslerinden derlenen bu sansasyonel kitapçığında Hegel'den hiç ama hiç bahsetmez. Çünkü Fenomenolojiyi metafizik gibi
Fenomenoloji Üzerine Beş Ders
Fenomenoloji Üzerine Beş DersEdmund Husserl · Bilgesu Yayıncılık · 2010155 okunma
77 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
7 günde okudu
. . ÇERÇİCİ , Kitap İncelemesi . .
İnsandan (Varlığı Adlandırılmış/Anlamlandırılmış Bir Salt Özden) , Adı (varlığı) Elinden Alınarak Adsızlaştırılan, Nesneye Dönüştürülüp Hiçliğe Savrulan Bir Adamın Fenomenolojik Bir Novellası:
Çerçici
Çerçici
Tesadüf eseri tanıştığım ve iyi ki böylesi kitapla tanışmışım dedirten bir kitap oldu.
Sabahattin Ali
Sabahattin Ali
‘nin yazarlığının umduğumdan çok daha büyük
Çerçici
ÇerçiciRecep Yılmaz · Ötüken Neşriyat · 202141 okunma
Ahmet Hamdi Tanpınar, Cumhuriyet'in özellikle 1930'lu yıllarda Türk tarihinde Osmanlı ve Selçuklu geçmişini ve dolayısıyla İslamlığı paranteze alma çabaları yoğunlaştığı bir dönemde geçmişin inkâr edilemeyecek bir gerçek olduğunu kabul etmiştir. Cumhuriyet'in kültür ve tarihle ilgili siyaseti geçmişi inkârcı bir yöne evrilirken Ahmet Hamdi Tanpınar, aynı dönemde düşüncede tersi bir yöne evrilmiştir. Orhan Koçak'a göre (2009, s. 392) Tanpınar, “otuzlu ve kırklı yıllar boyunca, Cumhuriyet Türkiye'sinin kültürel/düşünsel gerilim ve hüsranlarıyla en açıkça - şüphesiz yine uzviyetçi paradigmanın çerçevesi içindeyüzleşebilen yazar olmuştur” O, bu dönemde dil ve tarih gibi bir toplumun varoluşunun olmazsa olmaz iki unsuru üzerinden süre giden tartışmalarda yeni rejimin içinde kalmış ancak görüşlerinin de etkisiyle hiçbir zaman makbul bir entelektüel olarak kabul edilmemiş ve merkezde de olmamıştır. Yeni olanı suni bir şekilde var etmeye çalışmak yerine yeni olanın kendi sürekliliğinde sahih bir şekilde var olması önemlidir. Özellikle de kültür ve medeniyet unsurlarında yeni olanın eskinin yerine güçle ikame edilmesine ihtiyatlı yaklaşmıştır. Uydurma dil meselesine iltifat etmemesi bu anlayışla ilişkilidir.
32 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.