Ben/im
Benim geceyi söndüren
sonsuz parmaklı büyücü,
bulutların arasından şehre
güneşi dağıtan benim.
Sabahın mor kıvılcımını,
piyanodaki son at,
dalga ve dalgakıran benim.
Mektup benim, zarf ben,
benim yelkene dolan hava,
yelken, yelkende parçalanan
martı ve hallaç benim.
Benim bu ayna, bu suret-
Bu yüz: Benim.
İçim yine sevinçlerle dolup yanıyor,
Ruhum sanki deniz olmuş dalgalanıyor,
Uzak uzak ülkelerden döndüm seferden,
Yaralarım ağır, fakat mestim zaferden.
Zafer ümit kaynağının bir çeşmesidir.
Zafer birçok gönüllerin birleşmesidir.
Gönülleri birleşenler ölsede bir gün
Gök kubbede kalacaktır seslerinden ün.
Gönülleri birleşenler! Selam
bir gün seni yazmaktan vazgeçtiğimde anlayacaksın, gerçek vazgeçilmişlik ne demek
gerçekten terk edilmek nasıl bir his, nasıl yitirilir onca emek
işin kötü yanıysa seni yazmaktan vazgeçebileceğimi sanmıyorum
başkasını yazabilirim belki ileride
çünkü elbet hayatıma başkası da girecek.
ama başkasını yazdığım günün gecesine seni ağlayarak
Hayatım boyunca yüzlerce kitap okudum onlarcasını çok beğendim ancak sadece bir kitap bende derin bir iz bıraktı. Kafkaslarda yasayan halkların Soviyet rejimi altındaki ezilmişlikleri, parçalanan aileler, sahipsiz kalan topraklar, umutsuz kalan insanlar... Bu kitabı okuduğunuzda hayata bakış açınız değişecek...
Nereden Nereye
1517 yılında, Yerliler’in Antiller’deki altın madenlerinin
cehennem çukurlarında çürüyüp gitmelerine yüreği parçalanan
İspanyol misyoner Bartolomé de las Casas,
İspanya kralı V. Carlos’a, oraya zencilerin getirtilmesi
için bir tasarı sunmuştu; Antiller’deki altın madenlerinin
cehennem çukurlarında zenciler çürüyüp gitsin
Sabah oluyor. Sınıfıma gidiyorum.
Ellerini kavuşturmuş küçükler sıralarına oturmuşlar. İri iri gözlerinde çocukluk yıllarının o ürkek şaşkınlığı henüz duruyor. Bana öyle güvenle ve inanarak bakıyorlar ki! Kalbim tıkanacakmış gibi oluyor birden.
Sıfırı tüketmiş yüz binden bir tanesi olan ben, bütün inançlarını ve hemen bütün güçlerini savaşın
İçim yine sevinçlerle dolup yanıyor,
Ruhum sanki deniz olmuş dalgalanıyor,
Uzak uzak ülkelerden döndüm seferden,
Yaralarım ağır, fakat mestim zaferden.
Zafer ümit kaynağının bir çeşmesidir.
Zafer birçok gönüllerin birleşmesidir.
Gönülleri birleşenler ölsede bir gün
Gök kubbede kalacaktır seslerinden ün.
Gönülleri birleşenler! Selam
Deniz insanlara acıyordu sanki.Çağlar süren hayatı,bu küçük kölelerden zarar gelmeyeceğini öğretmişti ona.Onlar doğanın kör güçleriyle çarpışmak ve her an yenilmek zorundadırlar.Kendilerini bildi bileli çalışırlar.Yeryüzünde her şey onların teriyle,kanıyla kurulmuştur. En eski çağlardan beri bütün güçlerini bu kurma tutkusunun buyruğuna vermiş,kendileri için hiçbir şey elde edememişlerdir.Yeryüzünde akıl almaz şeyler yaratan bu tutku,onlara ne bir sığınak ne de günlük ekmeklerini sağlamıştır.Aslında onlar da doğanın kör güçlerinden biridir. Denizin onları hoşgörüyle karşılamasının nedeni budur.Dağı kemiren bu boz renkli,küçük tırtıllar,öncesiz ve sonrasız genişleme tutkusuyla kıyının yalçın,soğuk kayalarına çarpan denizin orada parçalanan ilk dalgalarına benzerler.Bu ilk dalgalar da denizin bir parçasıdır. Aynı gücü taşırlar.Üstlerinden fırtına esintisi geçtiği zaman onun gibi yıkıcıdırlar.Deniz eski çağlardan beri çölde piramit kuran köleleri;oyuncak köprülerini parçaladığı için üç yüz değnek vurdurarak onu cezalandırmaya kalkan gülünç Kserkses,kölelerini iyi tanır. Her zaman aynıdır bu köleler.Boyun eğer,aç sefil yaşar,en eski çağlardan beri olağanüstü yücelikte şeyler yaratırlar.Efendilerini kimi zaman tanrılaştırır;sık sık ilenir,kimi zaman da başkaldırır onlara...