''Ah, bir oğlum olsaydı,ona neler neler yapardım,Londra ya da yollardım,Paris e de...
İşimi de ona bırakırdım...''
Yüreğim burkuldu ,sarsıldı ,sanki koptu.
Eğer bir gün beş parasız kalırsanız sizi bekleyen dünya işte böyle!
Hayatında hiç beş parasız bir gün geçirmemiş insanları, okurken aç-susuz sokaklarda gezdirecek bir kitap!
Açlığın, sefilliğin konu edinildiği bir roman.
Bir gün Paris'in orta yerinde parasız kalan bir genç yazar, yoksulluk ve açlıkla mücadelesi başlar. Rehineciler, iş bulma kurumları, karın tokluğuna günde on yedi saat çalışılan karanlık otel mutfakları arasında sürüp giden Paris maceraları. Paris'te ki mücadeleden Londra'ya kaçmak ister fakat onu Londra'da daha ağır şartlarla karşılaşır.
Hayatta kalma mücadelerinden bahsedildiği akıcı bir roman.
İki Şehrin Hikayesi hem Tarihî hem de bir aşk romanıdır. Yazarın betimlemelere bolca yer verdiği romanımız, kişide adeta o dönemde yaşadığı hissi uyandırıyor. Gelelim eserde yer alan olaylara...
Olaylar Londra ve Paris'te geçiyor. Fransız İhtilali öncesi halkın açlık ve yoksulluk içerisinde kıvrandığı, Aristokratların ise halkın durumunu görmezden gelerek zenginlik ve refah içinde hüküm sürdüğü dönemde, güç dengelerinin değişmesi ile Fransa'da her şeyin bir anda alt üst olmasını konu alan eserimiz ülkede oluşan vahşeti mükemmel bir biçimde gözler önüne seriyor.
Hiç bir suçu yokken 18 yıl boyunca mahkum tutulan Dr. Manette özgür kalarak güzel kızı Lucie'ye kavuşur. Ancak zorluklar içerisinde ulaştıkları huzur fazla uzun sürmez. Lucie'nin Fransız aristokratlari ile kan bağı bulunan Charles Darnay ile bir aşk evliliği yapması bu huzuru bozar. Aslında bütün mal varlığını halka bırakıp ülkesini terk eden Darnay, suçsuz olmasına rağmen, Fransız halkının aristokratlara olan vahşi öfkesinden kaçamayacaktır. Ta ki kendisine tıpatıp benzeyen Sydney Carton'la karşılaşana kadar...
İki Şehrin HikâyesiCharles Dickens · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202059.6k okunma