Derler ki: Bir baba bütün çocuklarına bakabilirken, bütün çocuklar bir babaya bakamaz. Yanlış anlamayın; kitabın mide bulandırması yazarın beceriksizliğinden dolayı değil, aksine kitaptaki kurgunun mide bulandıracak derecede inkâr edilemez gerçeklerle dolu olmasındandır.
Balzac, Goriot Baba adlı eserinde; aristokrat kesiminin, paranın kölesi olmuş ruhlarını, entrikalarını, sözde evliliklerini, gösteriş hırslarını, metreslerini ve güvensizliklerini; bir babanın kızlarını mutlu edebilmek için sefalete düşüşü, katlanışı ve Rastignac adlı genç bir üniversite öğrencisinin bu soylu kesime girebilme çabalarının etrafındaki kurguyla okuyucuya bütün çıplaklığıyla aktarmaktadır.
Olaylar, aşk ve tutkunun şehri olarak anılan Paris'te geçmektedir. Bütün o güzelliğin, zenginliğin, gösterişin altında yatan derin ve dipsiz uçurumları o kadar gerçekçi bir üslupla anlatmış ki Balzac, kitabın arkasındaki: "Burjuva cehennemi, Goriot Baba'ya dek hiç bu denli çarpıcı bir üslupla tasvir edilmemiştir," yazısını ilk gördüğümde abartı sanmıştım. Gerçekten de ilk defa bu kitapta böyle bir açıklığa denk geldim ve abartı olmadığını düşünüyorum. Uzatmadan, sizleri Balzac'ın bu çarpıcı romanıyla başbaşa bırakıyorum.