Küçük Paşa
Öncelikle Türk edebiyatı okumayı sevdiğimi belirtmek istiyorum. Küçük Paşa adlı eserde köy romanı olup sevmemek elde değil.
Kitap; Kent-köy arasındaki uçurumuna, köylerdeki sefalete, eğitimsizliğe ve yoksulluğu da dikkat çekmektedir.
Özellikle kitapta, köylü sözlerinin şivesine farkında olmadan adepte olabiliyorsunuz. Sonuçta özümüz bizim buralardan geldiği için bazı sözlerine yabancılık çekmiyorsunuz, bazı köylü şivelerini ise yeni duymuş oluyorsunuz. Açıkçası beni çocukluğumdaki yaşamı bir nebze de olsa hatırlatmış oldu.
Şimdi kitaba gelecek olursak
Giriş yapmış olduğum cümlelerden yola çıkarak köy romanı olduğunu anlamışsınızdır.
Ana kahramanımız sevimli Salih, köyünde doğduktan sonra, kırk günlükken annesiyle beraber apar topar İstanbul'a bir paşa konağına gelir. Annesi konakta sütannelik yapmaktadır. Salih konakta ise paşanın ölümüne kadar orada kalır. Artık konakta istenmeyen çocuk konumunda olan küçük Salih, doğduğu köyüne gönderilir. Çok acı bir durum.
Amansız köy yaşamı burada kendini gösterir. Çünkü köydeki yaşamı acılarla dolu geçer. Ne anne ne de babası eskisi gibi değillerdir. Artık kent yaşamına da özlemi bir hayli artar.
Salih'in sürpriz sonu beni derinden etkiledi.
Şimdiden iyi okumalar diliyorum.
"seven kişinin gözleri kördür"
DAMGALANDIK
•
"Spoiler değil özet içerir"
İffet, bir Paşa oğludur. Hareketli ve yaramazdır. Abisine benzemez. Abisi büyüyünce hünkar yaveri olur, Iffet ise hukuk okur. En iyi arkadaşı Celal'dir. Bir gün okuldan bir öğretmeni, düşünceleri nedeniyle işten atılır. Tüm okul, bir paşa çocuğu olduğundan İffet'ten kuşkulanır. O da okulu bırakır. Çok geçmeden Meşrutiyet ilan edilir. Babası Midilli'ye sürülür. İffet, babası ölünceye kadar onunla kalır.
Babasının ölümünden sonra İstanbul'a döner, ders vermeye başlar. Konağın hanımı Vedia Hanım'a âşık olur. Bir gün yakalanırlar, İffet, çocukluğunda dinlediği bir hikâyedeki erkek gibi kahramanca davranır ve Vedia'yı kurtarmak için, hırsızlığa gelmiş gibi yapar. Altı aya mahkum edilir. Çıktığında artık damgalıdır. Sefalet içinde yaşamaya başlar. Eski arkadaşı Celal ona yardım eder. Hayatı biraz düzene girer. Bir de miras davası sonuçlanınca iyice rahatlar. Bir gün yolda Vedia'ya rastlar, aşkı alevlenir. Ona evlenme teklif eder ama Vedia onu reddeder.
Reşat Nuri Güntekin klasiklerinden. Okuması kolay, konu itibariyle sürükleyici ve akıcı bir roman. Keyifli okumalar
İlk defa okudum.Ben yazarın anlatımını, tarzını çok beğendim şimdiden tavsiye yazayım…Diğer kitaplarını kesinlikle alacağım inşallah.Sokoloviç köyünde doğan bir çocuk Osmanlı idaresince alınır,büyütülür,devlet adamı olur.Bu çocuk Sokollu Mehmet Paşa.Büyüdüğü topraklara özlem duyar ve eser bırakmak ister.Drina Köprüsü.Bu coğrafya’da üç din halkı yaşar.Bölge sürekli yönetim değiştirir.Osmanlı çekilir,Avusturya-Macaristan İmp.gelir,onlar gider Sırp idaresi ve yaşanan savaşlar,devrimler…Köprü akıp giden zaman içinde çok olaya şahit olur..Aşklara,İntiharlara.sellere ,zulümlere..Savaşlara…Geçen yüzyılları anlatırken yazar hissedeceksiniz akan zamanı asırların ağır ağır geçip gidişini..Sıkmayan,yormayan ilginç bir kitaptı.Ben okurken çok keyifle,tat alarak okudum.
Heyet Serisi -II-
Heyet serisine kaldığım yerden devam ediyorum. İkinci kitap Sultan Abdülhamid ve onun kurduğu Teşkilat-ı Mahsusa ile başlar. Bu dönemde Abdülhamid Han’ın İngilizler üzerine oynadığı istihbarat oyunları hakkında bilgiler veriyor. Sonrasında Kuşbubaşı Eşref ile İngiliz ajan Lawrence arasında ki istihbarat savaşlarını ele alıyor.
Ardından kitabın konusu bir anda farklı yerlere yöneliyor ve yakın siyasi tarihteki suikastleri, planları ve olayları aktarıyor.
Bunlardan bazıları;
- Adnan Menderes, Eşref Bitlis Paşa, Turgut Özal ve Muhsin Yazıcıoğlu suikasti
-PKK, ASALA ve FETÖ yapılanması
-Güncel olarak dış güçler adı altındaki tarafların Türkiye üzerindeki operasyonları.
Sonrasında, Erbakan ve Erdoğan siyasetini, arka plandaki danışıklı dövüşü açıklıyor.
Kitabın ağırlıklı olarak Abdülhamid Han’dan bahsedeceğini düşünüyordum ama bir çok konuya azar azar değinmiş.
Bu açıdan okumanızı tavsiye ederim.
Keyifli okumalar dilerim. Saygılarımla.
- A O K -
.
"Ne oldu?"
"Bir şey oldu ama.."
"Ne?"
"Hemdem olduk."
Selam kitapseverler
Kitapları ve kendisi bende çok değerli olan #Aslıhangüngör kalemi ile geldim
Binbaşı bir adam ve Vali bir bayan.
Vali Nazenin Tuna'nın Akdağ da görevlendirilmesi ile başlıyor kitabımız. Kendisinden önceki Vali kaçakçılık
·
Puan vermedi
Zülfü Livaneli, Osmanlı İttihat ve Terakki Cemiyeti ve Jön Türklerin sürgünleri, cezaevini, ölümü göze alarak 1889’da Mektebi Tıbbiye’de 7 kişinin kurmuş olduğu İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin faaliyetleri sonucu 23 Temmuz 1908’de ilan edilen 2. Meşrutiyet Yönetimine karşı gericilerin 31 Mart Ayaklanması olarak tarihe geçen ve 13 Nisan 1909’da
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.42.7