Dostlarla ya da çevrede kitap sohbeti yaparken yazarların isimlerini telaffuz da genel anlamda sıkıntılar çekiyoruz. Ve devamında muhabbet dağılıp gidebiliyor. Can sıkıcı bir durum olma özelliği bile taşıdığı söylenebilir. Chuck Palahniuk ve Charles Baudelaire gibi yazarları en basitinden telaffuz ederken ben çok zorluk çekiyorum.
Yine not:
Bütün bunlar tuhaf ve şaşırtıcı; çünkü aşk, bir insanın başına gelebilecek en iyi ve en güzel şey, en yüce ve en önemli şeyleri başarmasını sağlayabilecek bir durum olarak görülür.
Bu açmazdan nasıl çıkılır?
Bizi aptallaştıran ve kabalaştırma potansiyeli olan şey nasıl olur da en büyük mutluluk olarak hissedilip tanımlanır?
Aşk nihayetinde bir hastalık mıdır, en güzel hastalık değil de en korkunç hastalık mıdır?
Yoksa etkisinin yararlı mı zararlı mı olacağı, dozajına göre değişen bir zehir midir aşk?
Sokrates, koş yardımımıza!
İNSAN, KOKU VE BÜTÜN MODERN HAYATIMIZ
Beş duyu. Görmek,Duymak,Konuşmak,Dokunmak ve Koklamak. Ne yani bilmiyor muyuz neyin tekrarı bu , evet biliyoruz her şeyi bildiğimiz gibi. Yeryüzünde söylenmedik söz kaldı mı ki hem?
Beyin öyle bir mekanizma ki, kokuyu sese, görüntüyü kokuya, sesi görüntüye, sözü kokuya, kokuyu görüntüye, dokunuşu kokuya,
7-8 puan arasında baya kaldım sonra 7 verdim, başta okurken aklıma direk 9 vermek geldi fakat okudukça düştü bu.
Kısa bir deneme kitabı olarak gayet iyi, başarılı buldum. İlk olarak aşk konusu ele alınıyor; bu konu ele alınırken düşünürlerin görüşlerine de yer verilir ve çeşitli örneklerle daha anlaşılır hale getirir yazar, elbette bunu yanında kendi görüşlerini de aktarır. Aşk konusu işlerken aşk ve cinsellik üzerine örnekler sizi düşündürecektir. Aklıma şu sorular geldi: "Aşk cinsellik mi?", "Cinsellik için mi aşk var?", "Cinsellik ve Aşk arasında ki bağ nasıl/nedir?" gibi gibi.. E tabi bunlara değinir.
Aşktan sonra ölüm konusu işlenir. İlginç ve başarılı bir şekilde ikisi arasında ki bağı çok iyi ele alıyor yazar, örneğin aşk'ın güzel bir haz olduğunu ve her zaman işlendiğini, ancak ölümün ise ürkünç ve günümüzde oldukça az yer verildiği hatta sessizleştirildiğini söyler. Aşk uğruna intiharları bu yüzden irdeler.
Kitabın sevmediğim kısmı ise son bölümde artık İsa ila bağdaştırması ve buna yönelik örnek vermesi oldu. Sanırım bu da yazarın inancına bağlı olmasından kaynaklanıyor.
Ben tavsiye ediyorum çünkü kısa olması ayrıca düşündürmesiyle okunabilir bence. Bir iki saat vermekten zarar gelmez.
Keyifli okumalar :)