M. Teste ile bizzat tanışmadan evvel, beni asıl cezbeden, o şahsına münhasır halleri olmuştu. Gözlerini, kıyafetlerini, ona sürekli rastladığım kafede, kısık sesiyle garsona hitaben sarf ettiği önemsiz sözcük­leri enikonu etüt etmiştim. Gözlendiğini hissedip hissetmediğini epey bir merak ediyordum. Bakışlarımı bakışlarından bir anda kaçırıyor, onu bana bakarken yakalamak için kendime fırsat ya­ratıyordum.
Teste, içinde Auguste Comte'un ilk yıllarını geçirdiği bir odada, irademin bir sarhoşluk devrinde, kendi şuuruna ermenin garip taşkınlıkları arasında doğdu. Şiddetli bir vuzuh hastalığına tutulmuştum. Anlama denen o çılgın arzuyu son haddine götürmeye çalışıyor, dikkat melekemin zayıf noktalarını arıyordum. Bu yüzden bazı düşüncelerin sürelerini biraz daha arttırmak için elimden geleni yapıyordum. Bana kolay gelen her şeye ka­yıtsız kalıyor, adeta düşmanmış gibi bakıyordum. Uğraşmanın çetinliğini duymak, bana üzerine düşülmesi gereken bir şey gibi geliyordu ve doğuştan meziyetlerimizin tabii meyvaları olan ko­lay neticelere değer vermiyordum.
Reklam
Ey Sokrates, hiçbir engel koşunu önlemiyorsa, koşunun tümden olanaksız olması hayranlık verici bir şeydir.
Ayrıca, içlerindeki saklı göstergelerin, onlara dair kanaatimizin tam aksini işaret ettiği tuhaf insanlar da var şüphesiz.
Sayfa 100Kitabı okudu
...bu kaderi kendimin istediğini ve onu her an, bizzat, yeniden seçtiğimi söylüyorum kendime...
Birçok güzel sone yazılmış olsa da en güzeli henüz yazılmamıştır
Reklam
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.