Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Sultan Ahmet Camii Açılışı
“10 Haziran 1616, Bütün İstanbul meydana akmış gibiydi. Cemaat mi camiiye hayran, camii mi cemaate, kestiremedi. Heybetli bir mabet ve ihtişamlı bir insan seli. Tarihin olumlu olumsuz bütün yüküne boyun eğen Ayasofya’nın hemen karşısında mücevher gibi parlayan bir eser. Türklük için millî bir kimlik, İslâm için bir payitaht mührü. Marmara’dan şehre gelen ecnebi gemileri artık Ayasofya’dan önce onun kubbelerini göreceklerdi. Altı minaresi ve kademe kademe ihtişamıyla şehre ziynet olacak. Bin sekizyüz yükten fazla akçe harcanmış bir güzellik. Sultan iç mekânda ille de çini istemiş. Sedefkâr Mehmed Ağa da çinileri ışığın çok iyi kullanılmasına imkân tanıyan mavi bir aydınlığa dönüştürmüştü. Beş yıl boyunca İznik ve Kütahya’nın bütün tezgâhları ve ustaları Sultan Ahmet’in Camiisi için çalışmış, bahar dalları gibi, lâlesi, sümbülü, narçiçeği ve akantuslarıyla harika eserler üretmişlerdi. İçinde ise ehl-i hıref teşkilatının Uşak’ta, Demirci’de, Gördes’te ve Bünyan’da dokuttuğu yüzlerce halı. Her biri altın tellerle süslenmiş ipek ve yün halılar. Salalar sonlanırken bir hareketlenme oldu. Evet, Sultan Ahmet Han hazretleri camiisinin açılış merasimine geliyordu. Yanında da devlet erkanı, vezirler, ağalar, âlimler, efendiler, mimarbaşı.. Namaz öncesi Sultan kısa bir konuşma yaptı, Aziz Mahmud Hüdayî hazretleri duada bulundu ve camiinin bütün kapıları aynı anda açıldı. Cuma namazı ihtişamla kılındı. Allah yedi senede Sultanı mürüvvetine erdirmişti…”
Sayfa 243Kitabı okudu
Payitaht (پاى تخت)
Bu kelime birleşik bir kelimedir. “Pa” ve “taht” kelimelerinden oluşur. Padişahın tahtının ayağının bulunduğu şehri ifade eder. Mesela, İstanbul Osmanlı’nın payitahtıdır.
Sayfa 86 - SüedaKitabı okudu
Reklam
Payitaht Boyun Eğdi... Ama 'O' "Ya İstiklal, Ya Ölüm!" Dedi!
"Türk milleti, ya bu çemberi yarıp geçecektir, yahut da burada ölmeğe razı olacaktır. Ölmeğe razı olmak... Şimdiye kadar hangi milletten bu kadar ağır bir şey istenilmiştir? Ama içimizden bunu kabule hazır insanlar çıkıyor. Geçen gün, aldığım İstanbul gazetelerinde okudum. “Sevr Muahedesi” esas itibariyle kabul edilmiş. Damat Ferit Hükümeti onu imzaya üç kişi yolluyormuş. Bu üç kişiden biri de Rıza Tevfik’tir. O Rıza Tevfik ki bize Türk folklorunun zevkini veren ilk adamdır. Türk halkına bu hıyaneti reva görmesinin sebebi ne? Niçin, bir yaşlı Şaman heyetine girip bu arık topraklarda dolaşarak milletin ıstırabını terennüm etmiyor?"
Sayfa 66 - İletişim Yayınları, 81. Baskı, Bütün Eserleri - 1Kitabı okudu
Medine ve Mekke'deki sancak beyi rütbesindeki görevlilere sancak beyi denmez. Bunlara şeyhü'l-medine gibi unvanlar verilir. Gene aynı şekilde buraya tayin edilen kadıların hiç birisine küçük bir rütbe verilmez. Haremeyn mevleviyyeti denilen Mekke ve Medine kadılıkları protokolde son derecede üstün bir noktadadır. Mekke ve Medine kadılığı yapmayanın İstanbul kadısı, payitaht kadısı olması pek istisnaîdir.
Sultan Abdülaziz'in Avrupa'ya yapacağı ziyaret öncesinde oldukça önemli bir hukuki sorun yaşanır.Sorun şudur ki padişahın adımını atacağı her yer payitaht yani kendi toprağı sayılacaktır.Ortaya atılan çözüm sorunu halleder.Abdülaziz'in ayakkabılarının tabanı açılacak içine İstanbul toprağı serildikten sonra yapıştırılacaktır.Böylelikle padişah dünyanın neresine giderse gitsin kendi toprağına basmış,kendi toprağından dışarı bir adım bile atmamış olacaktır!
1835 yılına kadar dünyanın en büyük şehri kabul edilen Osmanlı Devleti'nin payitaht merkezi İstanbul'da Kanuni Sultan Süleyman'ın hükümdarlık yaptığı 46 yıl boyunca (1520 - 1566) yılda ortalama sadece bir cinayet vakası kaydedilmiştir.
Reklam
"pa" ayak demek
(پای تخت) Payitaht Bu kelime birleşik bir kelimedir. "Pa" ve "taht" kelimelerinden oluşur. Padişahın tahtının ayağının bulunduğu şehri ifade eder. Mesela, İstanbul Osmanlının payitahtıdır.
Sayfa 86 - Süeda yayınlarıKitabı okudu
Fotoğraflar, yalan söylemez...
Sayfa 99 - Yedikıta KitaplığıKitabı okudu
"Gayler eskiden esnaftan sayılırdı"
Murat Bardakçı'nın araştırmalarında saptadığı Osmanlı kayıtlarına göre, eşcinsellerin 17. yüzyılda, payitaht İstanbul'daki geçit törenine katılışları anlatılıyor. Osmanlı zamanında müşteriye çıkan eşcinsel genç erkeklere "hiz ogla-nı" denirmiş. Bunların devlet tarafından kayıt altına alınmala­rı şartmış. Yaşamlarını eşcinsel ilişkiyle kazanan bu kişiler "defter-i hizan" denilen kütüge yazılır ve bu profesyonel eş­cinseller, "esnaftan" kabul edilirmiş. Hatta hükümdarların sefere çıkmalarından önce düzenlenen büyük yürüyüşlere katılırlarmış.
Sayfa 114Kitabı okudu
"Payitaht İstanbul "namussuzlukları" yaşarken, cephelerdeki "Türk orduları" da mütareke vurgununu yemişlerdi. "Türk orduları" sözü Osmanlı orduları sözünün yerini çoktan almıştır. Osmanlı ordusu lafı belli bir dönemdir, çoğu subaylara ters gelmektedir. İttihat ve Terakki Türkçülük hareketini yerleştirmiştir. Osmanlı İmparatorluğu'nun, bazılarınca "peygamber toprakları" denilen yerlerini, Anadolu'nun yoksul Türk halkının Türk çocukları müdafaa ediyordu."
Sayfa 45 - Kaynak Yayınları, 1. BaskıKitabı okudu
212 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.