Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Konularını çok iyi bilen ama bildiklerini paylaşmayı beceremeyen çok öğretmenim olmuştu. Öğretmek bence apayrı bir beceriydi, buna da hâlâ inanıyorum; hatta yaratıcı, sezgisel ve son derece kişisel bir sanat.
Sayfa 23
Sevmeyi bilmek, sevmekten çok daha önemli. Geçmişin bitirdiklerinden, geleceğin avuntularından kurtulup düpedüz sevmeyi öğrenmek. Sevilenin kişiliğini, özelliklerini kavramak ve bu özelliklerin ona yararlı biçimde gelişmesini sağlamak. Gözlemlemekten, vermekten kaçınmamak. Paylaşmayı öğretmek. Sevme duygusunun özünden alınan tatla yetinmek, başka bir ödül beklememek. Yani paylaşmayı öğrenmek.
Reklam
Oğlan bir kök parçası yiyiyor, kızda elini uzatıp almak istiyor ve ikisi birden bağırmaya başlıyorlar. Anne yanlarına gelince iki çocukta ona gülümsüyorlar. Oğlan elindeki kökü kendiliğinden annesine uzatıyor, kadın bunu ikiye bölüp tekrar oğlana veriyor. Oğlan şaşkınlıkla elinde şimdi iki parça kök olduğunu görüyor, bir an ikisine de baktıktan sonra bir tanesini kız kardeşine veriyor. Biz anne baba benzer bir durumda nasıl d avranırız? Paylaşmayı öğretmek üzere bir parça ekmeği bölüp çocuklara kendimiz paylaştırsak, kendimizi örnek olmuş hissetmez miydik? Bunu yapmayı çocuğa bırakmak hangimizin aklına gelirdi? İki üç yaşındaki bir çocuğun böyle bir şeyi yapacağını,hatta kavrayabileceğini düşünmeyiz. Toplumumuza hakim olan ön yargılara göre davranmayı yeğliyoruz ve böylece kendi gerçekliğimizi sınırlıyoruz. İnsan "doğasının"bu şekilde deforme olan "gerçekliği" böylelikle sürekli devrediliyor.
Sevmeyi Bilmek..
Sevmeyi bilmek, sevmekten çok daha önemli. Geçmişin bitirdiklerinden, geleceğin avuntularından kurtulup düpedüz sevmeyi öğrenmek. Sevilenin kişiliğini, özelliklerini kavramak ve bu özelliklerin ona yararlı biçimde gelişmesini sağlamak. Gözlemlemekten, vermekten kaçınmamak. Paylaşmayı öğretmek. Sevme duygusunun özünden alınan tatla yetinmek, başka bir ödül beklememek. Yani paylaşmayı öğrenmek.
Sayfa 29 - YKY
Bazı konular üzerinde susmalıyım ama kendi ahlaklılığım konusunda susmak istemiyorum, o bana şöyle der: Bir köşeye çekilip öyle yaşa, böylece kendin için yaşa­ yabilirsin. Çağının en önemli saydığı şeyleri bilmeden yaşa. Senin­le bu gün arasında en azından üç yüzyılın derisi var. Bugünün yaygarası; savaş, devrim gürültüleri senin için bir mırıltı olmalı. Yardım etmeği de isteyeceksin ama yalnızca seninle aynı acıyı, aynı umudu paylaştıkları için anladıklarına -arkadaşlarına-, bu yardım etme kendine yardım edecek biçimde olacak. Onları daha yürekli, daha yılmaz, daha yalın, daha sevinçli kılmak isterim. Bugün pek azının anladığı, en az da acıma vaizlerinin anladığı şeyi öğretmek isterim: Acıyı değil sevinci paylaşmayı.
Sevmeyi bilmek, sevmekten çok daha önemli. Geçmişin bitirdiklerinden, geleceğin avuntularından kurtulup dupedüz sevmeyi öğrenmek. Sevilenin kişiliğini, özelliklerini kavramak ve bu özelliklerin ona yararlı biçimde gelişmesini sağlamak. Gözlemlemekten, vermekten kaçınmamak. Paylaşmayı öğretmek. Sevme duygusunun özünden alınan tatla yetinmek, başka bir ödül beklememek. Yani paylaşmayı öğrenmek.
Sayfa 29
Reklam
Konularını çok iyi bilen ama bildiklerini paylaşmayı beceremeyen çok öğretmenim olmuştu. Öğretmek bence apayrı bir beceriydi..
Konularını çok iyi bilen ama bildiklerini paylaşmayı beceremeyen çok öğretmenim olmuştu. Öğretmek bence apayrı bir beceriydi, buna da hala inanıyorum; hatta yaratıcı, sezgisel ve son derece kişisel bir sanat.
Neden yazılır sorusunu kolaylıkla cevaplayabilirim, çünkü bu soruyu kendime çok sordum. Galiba insan, içinde yaşayabileceği bir dünya yaratmak zorunda olduğu için yazar. Ben, bana sunulan hiçbir dünyada yaşamadım – ne ailemin, ne savaşın, ne de politikanın dünyasında. Kendime, kendi dünyamı yaratmalıydım – hayat beni yoketmeye başladığında nefes
Oğlan bir kök parçası yiyor, kız da elini uzatıp almak istiyor ve ikisi birden bağırmaya başlıyorlar. Anne yanlarına gelince iki çocuk da ona gülümsüyorlar. Oğlan elindeki kökü kendi­liğinden annesine uzatıyor, kadın bunu ikiye bölüp tekrar oğlana geri veriyor. Oğlan şaşkınlıkla elinde şimdi iki par­ça kök olduğunu görüyor, bir an ikisine de baktıktan son­ra bir tanesini kız kardeşine veriyor. Biz anne-baba olarak benzer bir durumda nasıl davra­nırız? Paylaşmayı öğretmek üzere bir parça ekmeği bölüp çocuklara kendimiz paylaştırsak, kendimizi örnek olmuş hissetmez miydik? Bunu yapmayı çocuğa bırakmak hangi­mizin aklına gelirdi?
Sayfa 116Kitabı okudu
Reklam
Nerde...
Sevmeyi bilmek, sevmekten çok daha önemli. Geçmişin bitirdiklerinden, geleceğin avuntularından kurtulup düpedüz sevmeyi öğrenmek. Sevilenin kişiliğini, özelliklerini kavramak ve bu özelliklerin ona yararlı biçimde gelişmesini sağlamak. Gözlemlemekten, vermekten kaçınmamak. Paylaşmayı öğretmek. Sevme duygusunun özünden alınan tatla yetinmek, başka bir ödül beklememek. Yani paylaşmayı öğrenmek.
Sayfa 29
Aslında öğretmek istediğimiz birçok şeyi oyunla öğretebiliriz.
Oyun yoluyla çocuklar; • Yaratıcı düşünmeyi, • Kendi başına karar vermeyi, • Sorumluluk almayı, • İşbirliği yapmayı ve paylaşmayı öğrenir.
Sizi romanları, kendilerini roman kişileriyle özdeşleştirmek gibi çocukça ya da yaşamı öğrenmek gibi yeniyetmeliğe özgü ya da art arda genellemeler sıralamak gibi akademik bir amaçla okumayan iyi okurlar katma çıkarmak istedim. Kitapları biçimleri, düşlem zenginlikleri, sanatları için okumayı öğretmek istedim. Size bir sanatsal doyum ürpertisi yaşatmak, kitaptaki kişilerin değil, yazarın heyecanlarını paylaşmayı öğretmek istedim.
Sayfa 218
"Konularını çok iyi bilen ama bildiklerini paylaşmayı beceremeyen çok öğretmenim olmuştu. Öğretmek bence apayrı bir beceriydi, buna da hâlâ inanıyorum; hatta yaratıcı, sezgisel ve son derece kişisel bir sanat."
29 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.