....YOUR LİFE YOUR WORLD YOUR RULES..
..............👤 MY 👤 TALK 👤 BOX👤............. 100/1️⃣0️⃣0️⃣ PROFİLLERDE “Paylaştığım alıntılar onlara katıldığım anlamına gelmemektedir.” ŞEKLİNDE bilgilendirme notlarına rast geliyorum. 🤔 O halde, alıntılarınızı yorumlayın yanlış tanınmak istemiyorsanız. Yorum alanı diye bir şey var çok şükür. Böylelikle sadece yazarlara hizmet etmemiş ve
"Konularını çok iyi bilen ama bildiklerini paylaşmayı beceremeyen çok öğretmenim olmuştu. Öğretmek bence apayrı bir beceriydi, buna da hâlâ inanıyorum; hatta yaratıcı, sezgisel ve son derece kişisel bir sanat."
Sayfa 23 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Konularını çok iyi bilen ama bildiklerini paylaşmayı beceremeyen çok öğretmenim olmuştu. Öğretmek bence apayrı bir beceriydi, buna da hâlâ inanıyorum; hatta yaratıcı, sezgisel ve son derece kişisel bir sanat.
Sayfa 23
235 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
6 saatte okudu
Satırlarında bize sevmeyi, gülmeyi, ağlamayı, öfkelenmeyi, cesaret etmeyi, affetmeyi çocukların gözünden en masum halleriyle hissettiriyor kitap. Çocukluk dönemimizdeki anılara götürüyor. Okurken adeta akıp gidiyor. Ancak çocuk kitapları arasında yer alan bu kitap bir noktada acaba gerçekten çocuklara okutulmalı mı yoksa daha çok yetişkinlerin okuması gereken bir kitap mı kararsız bırakıyor beni. Çünkü oyun alanlarını paylaşmak yerine savaşarak (savaşırken her ne kadar birbirlerine saygılı, erdemli davransalar da) kazanma çabaları çocuklar için doğru bir seçenek olup olmadığı konusunda beni ikilime sürüklüyor. Ayrıca ağlamak, çocukların arasında güçsüzlüğün bir göstergesi gibi anlatılıyor. Oysa ağlamak, ağlayabilmek ne büyük nimet. İnsan büyüyünce anlıyor. Aslında okurken çok masumane gibi görünüyor. Çocuklar savaşırken bile birçoğumuzun yapamadığı kadar onurlu, erdemli davranıyor. Ancak çocuklarımıza erdemli bir şekilde savaşmak yerine, paylaşmayı öğretmek öncelikli olmalı diye düşünüyorum. Oysa hayatı henüz tanımaya başlamış, ölümün dahi ne anlama geldiğini kavrayamayan çocuklarımızın yerine, her alanda birbiriyle yarışan, paylaşmayı çoktan unutmuş yetişkinlerimiz için satırlarında çok şey saklı. Unuttukları ve çocuklardan öğrenecekleri çok şey... Çocuk kitapları arasında yer alıyor diye es geçmeyin, mutlaka okuyun. "Sanki hayatta anlaşılması çok güç, insana çok yabancı bir şeye tanık olmuş gibiydiler." Ah be Nemecsek, ah be Pal Sokağı Çocukları... Ah be göklere kadar diktiğimiz gri binalar...
Pal Sokağı Çocukları
Pal Sokağı ÇocuklarıFerenc Molnar · Yapı Kredi Yayınları · 201924,4bin okunma
" Konularını çok iyi bilen ama bildiklerini paylaşmayı beceremeyen çok öğretmenim olmuştu. Öğretmek bence apayrı bir beceriydi, buna da hâlâ inanıyorum; hatta yaratıcı, sezgisel ve son derece kişisel bir sanat."
Sayfa 23 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
87 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
Sevgili çocuklar, gerçekleri araştırıp öğrenmenizi dilerim.
Gün içinde fırsatım olduğunda kısa hikayeleri okumayı seviyorum. "Borçlu Olduklarımız" Aziz Nesin'in Milli Mücadele döneminde Ayvalık ve İstanbul'da mücadeleye destek veren sıradan insanların, bu adsız kahramanların anılarını çocuklara akıcı ve yalın diliyle anlattığı bir kitabı. Çocuklara tarihi canlı tanıkların gözünden öğretmek için etkili bir eser. Aziz Nesin bu kitabını oldukça geç bir döneminde, 1976 yılında yayınlamış. Cumhuriyet'in kuruluş sürecinde büyüyen ve 1923 Devrimi'nin Türkiye'ye etkisini birebir yaşayan Aziz Nesin, "Bu Yurdu Bize Verenler" kitabı ile birlikte "Borçlu Olduklarımız"da bu anılarını, darbelerden ve askeri baskılardan yıldığı dönemde bizlerle paylaşmayı istemiş demek ki. Milli Mücadele döneminde Ayvalık'ta 172. Alay Komutanı olan ve Ayvalık yöresinde direnişi örgütleyen Ali Çetinkaya, kitapta birçok yerde karşımıza çıkıyor. Bu savaş kahramanının 8 yıl sonra karşımıza İstiklal Mahkemeleri hakimi olarak çıkması ve muhalifleri ezmeye yönelik birçok tartışmalı tutuklama ve idam kararına imza atması da tarihin cilvelerinden biri. Aziz Nesin'in önsözünde ifade ettiği gibi "Bu güzelim dünya, ne salt toz pembedir ne salt kapkaradır. Dünyamızda, alçaklıklarla yiğitlikleri birlikte yaşayacaksınız."
Borçlu Olduklarımız
Borçlu OlduklarımızAziz Nesin · Adam Yayınları · 2005379 okunma
Reklam
Sevmeyi Bilmek..
Sevmeyi bilmek, sevmekten çok daha önemli. Geçmişin bitirdiklerinden, geleceğin avuntularından kurtulup düpedüz sevmeyi öğrenmek. Sevilenin kişiliğini, özelliklerini kavramak ve bu özelliklerin ona yararlı biçimde gelişmesini sağlamak. Gözlemlemekten, vermekten kaçınmamak. Paylaşmayı öğretmek. Sevme duygusunun özünden alınan tatla yetinmek, başka bir ödül beklememek. Yani paylaşmayı öğrenmek.
Konularını çok iyi bilen ama bildiklerini paylaşmayı beceremeyen çok öğretmenim olmuştu. Öğretmek bence apayrı bir beceriydi, buna da hala inanıyorum; hatta yaratıcı, sezgisel ve son derece kişisel bir sanat.
Oğlan bir kök parçası yiyiyor, kızda elini uzatıp almak istiyor ve ikisi birden bağırmaya başlıyorlar. Anne yanlarına gelince iki çocukta ona gülümsüyorlar. Oğlan elindeki kökü kendiliğinden annesine uzatıyor, kadın bunu ikiye bölüp tekrar oğlana veriyor. Oğlan şaşkınlıkla elinde şimdi iki parça kök olduğunu görüyor, bir an ikisine de baktıktan sonra bir tanesini kız kardeşine veriyor. Biz anne baba benzer bir durumda nasıl d avranırız? Paylaşmayı öğretmek üzere bir parça ekmeği bölüp çocuklara kendimiz paylaştırsak, kendimizi örnek olmuş hissetmez miydik? Bunu yapmayı çocuğa bırakmak hangimizin aklına gelirdi? İki üç yaşındaki bir çocuğun böyle bir şeyi yapacağını,hatta kavrayabileceğini düşünmeyiz. Toplumumuza hakim olan ön yargılara göre davranmayı yeğliyoruz ve böylece kendi gerçekliğimizi sınırlıyoruz. İnsan "doğasının"bu şekilde deforme olan "gerçekliği" böylelikle sürekli devrediliyor.
Nerde...
Sevmeyi bilmek, sevmekten çok daha önemli. Geçmişin bitirdiklerinden, geleceğin avuntularından kurtulup düpedüz sevmeyi öğrenmek. Sevilenin kişiliğini, özelliklerini kavramak ve bu özelliklerin ona yararlı biçimde gelişmesini sağlamak. Gözlemlemekten, vermekten kaçınmamak. Paylaşmayı öğretmek. Sevme duygusunun özünden alınan tatla yetinmek, başka bir ödül beklememek. Yani paylaşmayı öğrenmek.
Sayfa 29
Reklam
Oğlan bir kök parçası yiyor, kız da elini uzatıp almak istiyor ve ikisi birden bağırmaya başlıyorlar. Anne yanlarına gelince iki çocuk da ona gülümsüyorlar. Oğlan elindeki kökü kendi­liğinden annesine uzatıyor, kadın bunu ikiye bölüp tekrar oğlana geri veriyor. Oğlan şaşkınlıkla elinde şimdi iki par­ça kök olduğunu görüyor, bir an ikisine de baktıktan son­ra bir tanesini kız kardeşine veriyor. Biz anne-baba olarak benzer bir durumda nasıl davra­nırız? Paylaşmayı öğretmek üzere bir parça ekmeği bölüp çocuklara kendimiz paylaştırsak, kendimizi örnek olmuş hissetmez miydik? Bunu yapmayı çocuğa bırakmak hangi­mizin aklına gelirdi?
Sayfa 116Kitabı okudu
Resim