Gerçekten de Blanche' la aşık olmadan evlenmiş , sakin ve heyecansız bir birliktelikleri olmuştu ama sadık adamların soyundandı o. Bir ev , sıcaklığı , lambanın ışığı , içindeki ve cevresindeki o durağanlık , huzur hissi ; işte aradığı , sevdiği bunlardı , Blanche' ı yitirmekle kaybettiği de bunlar olmuştu. Asla başka bir kadın olmayacaktı. Aşk için kolay lokma değildi , fazla kararsız , fazla işkilli , fazla çekingendi.
Laiklik atağı konusunda ikinci açık sinyal, Özal'ın Şubat ayında Davos'ta yapılan Dünya Ekonomik Forumu'na uydu aracılığıyla gönderdiği mesaj oldu . Özal : "Türkiye serbest Pazar ekonomisi uygulanan laik bir devlet olarak model teşkil edebilir." diyordu.
Reklam
NOT: Karakter namus bir adamken ölüm sınırına yaklaşmış kısımda olaylar gelişiyor. babası da kötü karakter özelliklerine sahip ve şehir dışında. Sonunda matainelerin hayatı kurtulmuştu. Onu tek rahatsız eden, ruh haliydi. Vicdanı sızlamıyordu; neticede babasının serveti, tüm insani ve ilahi kanunlara göre onun olmalıydı. Üstelik, ihtiyaçtan dolayı bu işe sürüklenmişti. Hayır onu şaşırtan, babasının evine düzenlediği seferlerden aldığı olağanüstü hazdı. ... ... Ölçülü bir adamın, bir gece içkiyi kaçırdığında nezih bir şarapları takdir etmesi ve karşılaştırmayı öğrenmesi gibi, Mösyö Mitaine de ikiyüzlülüğün hırsızlığın tadına varıyordu.
Sayfa 191Kitabı okudu
Geçmişinin bu dönemini nadiren aklına getirirdi ama bunun, mayanın hamuru kabartması gibi içinde kabardığını fark ediyordu. Acı bir tecrübeyle zenginleşmiş, başka biri olmuştu. Öylesine karanlık, öylesine şiddetli bir manevi yanlızlık yaşamıştı ki, hafızasında silinmesi mümkün değildi. Adil oluşunda, sonraları hayırseverliğinde, nezaketinde daima hafif acı bir dip nota olacak, bir fakire yardım ettiğinde bir başkasının, "Nerede bende o kısmet" diye sitem etmesinden kuşkulanacaktı. Bunu hiçbir şey aşamıyordu; ağır bir ağı gibi bedeni yavaş yavaş zehirliyor ve ölümcül etkileri ancak aylar hatta yıllar sonra gözüküyor, kendi gözünde binlerce kez temize çıkarttığı eylemi, Mösyö Mitaine'in ruhunu kemiriyordu.
Sayfa 192Kitabı okudu
Şu neşe için yaratılmış zavallı bedenler! Yo, hayır, insan bedenleri asla neşe için yaratılmamıştır, diye düşündü Hugo ... İnsan açlığa, soğuğa, yorgunluğa dayanmak için yaratılmıştı, kalbi de bir kısım ilkel, şiddet içeren tutkuyla dolmak için: korku, umut, nefret...
Sayfa 321Kitabı okudu
Kadının tatmin olmamış arzusundan daha tehlikeli bir şey yoktur. Onun uzanamadığı meyveleri çocukları tıka basa yesin diye uğraşacaktır ve bu meyveler onları hasta etse bile umurunda olmayacaktır ; kabuğunu , etini , çekirdeği ,çatlayana kadar her şeyini yutturacaktır onlara.
Reklam
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.