Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
"Ne diyebilirim; ben ile kendim arasında derin bir sessizlik var. Birlikte, bir çeşit ağırlaştırılmış yalnızlık yaşıyoruz. Aramızdaki gerilim, sadece kötü havalarda ve geç saatlerde biraz hafifleyip çekilir hale geliyor. Sırf bu nedenle, mümkün olduğunca uyumuyorum. Yani yalnızlık denen nane, öyle şarkılarda anlatıldığı gibi insanın üstüne gece vakti çökmüyor. Tam tersine gece vakti seyreliyor yalnızlık, hazmı kolaylaşıyor. Zor olan, güneşin parladığı öğle vakitleri, öğleden sonraları, pazar sabahları, cıvıl cıvıl piknik yapılan ikindiler... Geceler güzel. Bu arada hava da iyice karardı..."
Bizim asla kanişimiz olmadı. Ama evliliğimizin bir başarı olduğunu sanırım söyleyebilirim. Kocamla birlikte, ben de kendim oldum. Pazar sabahları özlemiş tekrar tekrar anıyorum.
Kırmızı Kedi Yayınevi 21. Basım: Ekim 2022, İstanbulKitabı okudu
Reklam
Ne diyebilirim; ben ile kendim arasında derin bir sessizlik var. Birlikte, bir çeşit ağırlaştırılmış yalnızlık yaşıyoruz. Aramızdaki gerilim, sadece kötü havalarda ve geç saatlerde biraz hafifleyip çekilir hale geliyor. Sırf bu nedenle, mümkün olduğunca uyumuyorum. Yani yalnızlık denen nane, öyle şarkılarda anlatıldığı gibiinsanın üstüne gece vakti çökmüyor. Tam tersine gece vakti seyreliyor yalnızlık, hazmı kolaylaşıyor. Zor olan, güneşin parladığı öğle vakitleri, öğleden sonraları, pazar sabahları, cıvıl cıvıl piknik yapılan ikindiler...
İstiklal'i hıncahınç doldurmuş insanlara bakıyorum, içim sıkılıyor. Sağdan, soldan, dükkanlardan, sinemalardan, her yerden taşıyorlar. Cadde boyunca, ellerinde paketler üstüme üstüme geliyorlar. Bu yığına mı ait olmak istiyorum, diye düşünüyorum. Yalnızlığı sevmiyorsam, evet, bu yığına ait olmalıyım. Gidip içlerinden birine merhaba falan demeliyim. Yapamam ki... Kendimle bile konuşamıyorum, delirmek büyük bir lüks. Mesela her sabah, kahvaltıda, çaydanlıktaki yansımamı izliyorum: Suretimin kafası, gövdesine göre üç kat daha büyük; sürekli sağa sola dalgalanıp duruyor. Sevimsiz bir tip. Günaydın bile demiyor ama çaya kaç şeker attığımı biliyor. O benden sıkılıyor, ben de ondan. Ne diyebilirim; ben ile kendim arasında derin bir sessizlik var. Birlikte, bir çeşit ağırlaştırılmış yalnızlık yaşıyoruz. Aramızdaki gerilim, sadece kötü havalarda ve geç saatlerde biraz hafifleyip çekilir hale geliyor. Sırf bu nedenle, mümkün olduğunca uyumuyorum. Yani yalnızlık denen nane, öyle şarkılarda anlatıldığı gibi insanın üstüne gece vakti çökmüyor. Tam tersine gece vakti seyreliyor yalnızlık, hazmı kolaylaşıyor. Zor olan, güneşin parladığı öğle vakitleri, öğleden sonraları, pazar sabahları, cıvıl cıvıl piknik yapılan ikindiler... Geceler güzel.
Sayfa 28 - YKYKitabı okudu
Sana ben olmalıyım, ayaklarımdan ötürü gezinirdik Sevişir, bir derinliğe çıkarırdık kendimizi Adımlar atardık insanlık gürültüsünde: Birinin acısında gibi doyulmaz inceliklerle Kaçıyor gibisine belki ölümden, korkudan, sesten Yere bir şeyler düşürürdük uzanıp almak için yeniden Dursak, ya da bir durmada görünsek Hiç değil bununla yetinsek azıcık
Sayfa 61
Reklam
Ağırlaştırılmış Yalnızlık
Ne diyebilirim; ben ile kendim arasında derin bir sessizlik var. Birlikte bir çeşit ağırlaştırılmış yalnızlık yaşıyoruz. Aramızdaki gerilim sadece kötü havalarda ve geç saatlerde biraz hafifleyip çekilir hale geliyor. Sırf bu nedenle mümkün olduğunca uyumuyorum.Yani yalnızlık denen nane öyle şarkılarda anlatıldığı gibi insanın üstüne gece vakti çökmüyor.Tam tersine gece vakti seyreliyor yalnızlık, hazmı kolaylaşıyor. Zor olan güneşin parladığı öyle vakitleri, öğleden sonraları, pazar sabahları, cıvıl cıvıl piknik yapılan ikindiler...
Sayfa 28 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
_Hayat öylesine sürprizlerle doludur ki, sırtındaki küfeyi alır kiminden, elmasları yükler taş yerine. _Onların zırvalara inanmalarının sebebi, cahillikleri. _Sefil egolarının değer ölçüleriyle ölçüp, gerçeğe, güzele ve iyiye ağızlarından salyalar saçarak nutuk çekiyorlar. _Köle tiplerden oluşmuş hiçbir devlet yasayamaz. Köleden doğan yine köle
Ne diyebilirim; Ben ile kendim arasında derin bir sessizlik var. Birlikte, bir çeşit ağırlaştırılmış yalnızlık yaşıyoruz. Aramızdaki gerilim, sadece kötü havalarda ve geç saatlerde biraz hafifleyip çekilir hale geliyor. Sırf bu nedenle, mümkün olduğunca uyumuyorum. Yani yalnızlık denen nane, öyle şarkılarda anlatıldığı gibi insanın üstüne gece vakti çökmüyor. Tam tersine gece vakti seyreliyor yalnızlık, hazmı kolaylaşıyor. Zor olan güneşin parladığı öğle vakitleri, öğleden sonraları, pazar sabahları, cıvıl cıvıl piknik yapılan ikindiler...
“Ben baba olsaydım, belki bu kadar ıslanmazdı kirpiklerim pazar sabahları ve elleri sıcak olan her adama okşatmazdım saçlarımı. Üzerimi örtsünler diye uyurken geceleri, yalvaran gözlerle bakmazdım gözlerine…”
Sayfa 39 - Dokuz YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Pazar günü. Sabah kahvaltısını bir an önce bitirip televizyonun karşısına geçmek istiyorum. Pazar sabahı güzel filmler oluyor çünkü. Annesiyle babasını arayan çocuklar, bir köpeğe bir sürü numara öğretip onun sayesinde hırsızları yakalayan kardeşler, silahını şimşek hızıyla çeken kovboylar, ne bileyim işte, bir sürü güzel film. Ama pazar sabahları erken uyanamadığım için kahvaltıya geç oturuyorum ve annem kahvaltı bitmeden kalkmama izin vermiyor. Aslında ben yiyeceklerimi bir tepsiye koyup kahvaltımı o güzelim filmleri izlerken yapmak istiyorum ama buna hiç izin yok. İleride bir gün kendi evim olduğunda köpekli filmleri izlerken yere kırıntı dökme korkusu olmadan kahvaltımı televizyonun karşısında yapacağım.
Can Yayınları
Bir ilaç içsem bari diye düşündüm, Biraz kolonya sürünsem, Ferahlasam, pencereyi açsam. Şöyle bir şey yazdım sonra: Yağmur, çamurlu bir elbise dikiyor şehre Sıkılıyoruz hepimiz bu çamurlu giysinin içinde. Berbattı, Bir şiire böyle başlanmazdı.İç ses diye söylendim, Ardından Yıldırım Gürses... Aptal aptal güldüm bir de buna. Ayşecik
116 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.