Orijinal adı crónica de una muarte anunciada (google, önceden bildirilmiş bir ölümün tarihi olarak çevirdi) iken her nedense türkçeye kırmızı pazartesi olarak çevrilmiş. Romanın, toplumsal duyarsızlığa getirilmiş bir eleştiri olarak kabulü, yazarını peyami safa sığlığına indirgermekten başka bir anlamı yok bana göre. Romanla veya herhangi bir sanat eseriyle pragmatik ilişki kurmak, ondan bir yarar ummak da belki tam da bize göre bir tutum olduğundan bu tür bir çıkarım yapılıyor. Ama sanıyorum marquez'in en son düşündüğü şey mesaj kaygısıdır. Adıyla müsemma bir kırmızı pazartesi sendromu da türkçede yer bulan kitap okunası, sevilesi, tavsiye edilesi bir romandır