Gıda maddesi almak için kıyıya giden mürettebat, gemiye döndüğünde şaşırtıcı bir haber getirir: Kıyıda günlerden perşembedir, oysa gemide onlara o günün çarşamba olduğu söylenmiştir. Pigafetta çok şaşırır, zira üç yıldan beri süren seferde hiç aksatmadan her gün günlük tutmuştur. Hiç ara vermeden bütün hafta boyunca saymıştır; pazartesi, salı,
istemeden büyümüş bir ağaçtan bahsediyorum
istemeye istemeye büyüyen ağaçlardan
toprağı güneşi ve suyu istemeden
ve kuşu ve rüzgârı
bazı yerleri hiç olmayan bir ağaç
bazı yerleri olması gerektiğinden fazla
Haftanın yedi gününden Çarşamba (Miercuri) ve Cuma (Vinire), iğne veya makas kullanmanın ya da ekmek pişirmenin yasak olduğu şüpheli günler olarak kabul edilir. Bugünlerde keten ekmek de akıl karı değildir. Cuma gününün adandığı Venüs (burada Paraschiva olarak adlandırılır), yangınlara veya başka talihsizlikere neden olarak bu kuralları çiğneyenleri cezalandırır.
Ancak Salı (Marti, ismini kanlı savaş tanrısı Mars'tan alır), kesinlikle tekinsiz bir gündür. Eğirmenin tamamen yasak olduğu ve görünüşte zararsız olan, elleri yıkamak veya saçları taramak gibi uğraşların bile tehlikeden uzak olmadığı bir gündür. Salı akşamı gün batarken, o günün kötü ruhu çok güçlüdür ve birçok bölgede insanlar gün batımı ile gece yarısı arasında kulübelerini terk etmekten kaçınırlar. "Mar sara (Salı akşamı ruhu) seni alsın" burada "Şeytan seni alsın!" demeye eş değerdir.
En sonda söyleyeceğimi en başta söyleyeyim :Eğer imkanım olursa bu kitabı muska kadar küçültüp boynuma asmak isterdim. Öyle ki hep hatırlamak için hep yanımda olsun. Hatırladıkça Marquez 'in büyüsü hep benimle olsun. O ladar ki eğer bir hikaye aklımdan silinirse ve ben bu unutmuşluğu fark edecek olursam çok üzülürüm. Çünkü bu kitap adeta bir