Gençliğe Hitabe Bir gençlik, bir gençlik, bir gençlik... "Zaman bendedir ve mekân bana emanettir!" şuurunda bir gençlik...
"İSİMSİZ KADINLAR 2."
NOT: lütfen kopyalamayınız telif hakkı içerir! Size yıllar önce tanıdığım ama hikâyesini henüz yeni öğrendiğim bir kadından bahsedeceğim. Bu kadınla bir mezarlıkta tanışmıştım. Ağlıyordu. Bir yakınını kaybetmişti sanırım. Yanına gittim ve baş sağlığı diledim. Yüzüme baktı, gülümsedi. Çok ama çok güzel gözleri vardı. İnsan gözlerine bakınca
Reklam
bu coğrafyadaki erkeklerin bir çoğunda öfke kontrol ve pedagoji çocukluktan gelme sorunları var. aile içi şiddet bastırılmış sexual güdüler, kendini ifade edememe, özgüven eksikliği akabinde ansızın iştirak psikolojik buhranlar vs. gibi. bu tip erkekler karşılarına çıkan ilk kadına çok fena bağlanırlar ve öyle bir baglanirlarki o kadına herşeyi oymuş gibi davranırlar ve örf, anane gibi saçmalıkları baz alarak kendi belirledikleri izdüşüm dışında o kadına nefes alma hakkı dahi tanımazlar.
Derunkitap
Derunkitap
Ortaçağ çocukluk anlayışı, Hıristiyanlığın “insanın günahkâr olarak doğduğu” savı üzerinde biçimlenmişti. Çek Pedagog J. A.Comenius (1592- 1671) tarafından, eğitim; ruhbilim verilerine dayalı olarak ilk defa tasarlanarak, ortaçağ eğitimine ve dolayısıyla çocukluk anlayışına vurulan ilk darbelerden birisi oldu. Bu zihniyet değişimi, J. Locke’un(1632- 1704) tabula rasa ilkesiyle sarsılmaya, J.J. Rousseau'nun(1712- 1778) Emile’i ile ortadan kalkmaya başladı. Locke, insan doğduğu anda boş bir levha gibidir diyerek insanın doğuştan günahkar olduğu inancını sarsmıştı. Emile ile birlikte, çocuğun yetişkinden farklı, kendine has bağımsız bir varlık olduğu gerçeği yavaş yavaş batı eğitim kurumlarının yapı ve anlayışını ailenin ve devletin çocuğa bakışını değiştirmeye başladı. J.J. Rousseau Emile’de okuyucuya şöyle seslenir: Babalığın gereklerini yerini getirmeyecek bir insanın baba olmaya hakkı yoktur. Çocuklarını beslemek sorumluluğunu bir babanın üzerinden atması için ne yoksulluk, ne iş güç, ne de etraftan utanma gibi mazeretler geçerli sayılabilir. Bu sözler, ancak ortaçağ çocukluk anlayışının ne olduğu bilindiğinde anlamlı hale gelmektedir. Zamanına göre, bu sözler devrim niteliğinde, statükoya (dolayısıyla kiliseye) bir başkaldırı olarak düşünülmelidir. Çocukla belli bir yakınlığı gerektiren aile ilişkileri ilk olarak burjuva ailelerinde doğmaya başladı. Çocukluk ve Çocukluğun Sosyolojisi Bağlamında Çocuk Hakları (Sevinç GÜÇLÜ) Sosyoloji Dergisi Armağan Sayısı Yıl: 2016 5
Sevgili annemi, iki hafta önce bugün toprağa verdik. İşini çok seven bir uzman psikolog ve pedagog olarak, yaşadığı topluma katkıda bulundu, beni yetiştirdi, hakkı ödenmez. Artık hep aklımızda ve kalbimizde.. Huzur içinde yatsın.
15 öğeden 11 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.