+ nasıl hissediyorsun peki şimdi? - çiğnenmiş gibi. çiğneniyor gibi. her an çiğnenecekmiş gibi hissediyorum. + o zaman yapman gerek tek şey kendini tükürtmek, acı ver. - kime? + hangi ağzın içindeysen ona.
Uraz gülerek başını salladı ve camını kapattı. Güzel bir müzik açtı ve elini bana uzattı. Elini tutup ellerimin arasında kucağıma koydum. "Kendini nasıl hissediyorsun?" diye sordu Uraz tereddütle, "Bu durum... nasıl hissettiriyor?" "Bilmiyorum.'' Gerçekten bilmiyordum, "Heyecanlıyım. Şaşkınım ve hala yaşananları idrak edememiş gibiyim. Peki ya sen? Sen nasıl hissediyorsun?" "Tam hissediyorum,'' dedi kendinden emin bir sesle, "Kendimi en son bu kadar tam hissettiğimde bebektim. Abim, ben, annem ve babam aynı arabanın içindeydik. O gün o kazadan sonra bugüne kadar kendimi hep eksik hissettim Kumru. Şimdi ise elim ellerinde, sanki hayat benden aldığı her şeyi bu ellerle bana geri verdi. Bu eller var ya..." dedi ellerime bakarak, "Hayatın benden aldığı her şeyi geri veriş şekli. Bu eller benim eksik parçamdı."
Reklam
Rahmetini umarak Günahkar bir dille; Allah Azze ve Celle Ya Rasulallah, Âlemlere rahmet hayatın geçiyor kalbimizden, Kalbimizden seyrediyoruz seni.
Dostoyevski'nin Anna Karenina incelemesi!
Başlangıçta çok beğendim; başımı kaldıramıyordum; ayrıntılarına kadar bayağı hoşlanmıştım; ancak bütününde ilgim azaldı. Bunu bir yerlerde okumuşum gibi gelmişti bana, evet, hâlâ belleklerde tazeliğini koruyan, Kont Tolstoy'un Çocukluk ve Delikanlılık, Savaş ve Barış adlı yapıtlarında da aynı hava vardı. Konusu farklı olmakla birlikte Rus
Sayfa 701 - 702, 703, 704, 705, 706, 707, 708, 709, 710, 711, 712 Yapı Kredi Yayınları
şimdi kendini nasıl hissediyorsun?
Senin zamanın sana, benim zamanım bana ait. Bizim ânımız aynı değil. Peki bunun ne anlama geldiğini biliyor musun? Bu, zamanın var olmadığı anlamına geliyor. Zaman maman yok. Yaşam ve ölüm var. İnsanlar ve hayvanlar var. Düşüncelerimiz var. Evren var. Ama zaman yok. Keyfine bak.
Sayfa 195Kitabı okudu
"Hımm?" Gözlerimi kapatıp bir kez daha Sara'nın tadına baktım. "Burası mükemmel." İçine gireceğim yeri öpüyor- dum. "Tam burası." Lütfen. Hadi." Avuçlarımdaki kalçalar tir tir titriyordu. "Ağzıma gelmek istemiyor musun?" Çoktan doğrulmuş kemerimi çözüyordum. "Çok vaktimiz olmadığını
Sayfa 38
Reklam
"Nasıl hissediyorsun Umay?" diye sordum. "O kadar emeğim boşa gitti! Çok kızgınım!" Ben de, "Yirmi otuz dakikan boşa gitti diye bu kadar üzülüyorsun ya," dedim ona; "peki bir kişi tüm emeğinin boşa gittiğinin farkına ancak ölüm döşeğinde varırsa?" Derin bir sessizlik oldu.
"Nasıl hissediyorsun Umay?" diye sordum. "O kadar emeğim boşa gitti! Çok kızgınım!" Ben de, "Yirmi otuz dakikan boşa gitti diye bu kadar üzülüyorsun ya," dedim ona; "Peki bir kişi tüm emeğinin boşa gittiğinin farkına ancak ölüm döşeğinde varırsa?" Derin bir sessizlik oldu.
Nasıl hissediyorsun peki şimdi? Her zamanki gibi. Yani? Kâğıttan bir kurbağa gibi
Nasıl hissediyorsun peki şimdi? Her zamanki gibi. Yani? Gat gibi! Efendim? Çiğnenmiş gibi! Çiğneniyor gibi. Her an çiğnenecekmiş gibi hissediyorum kendimi. O zaman, yapman gereken tek bir şey var... Neymiş o? Kendini tükürtmek..
Sayfa 76 - Doğan KitapKitabı okudu
Reklam
iş görüşmesi
Selma, "Şimdiye kadar onu anladığını düşünüyorsun." diyor. "Bu yüzden ilk defa anlaşılmamak, bu kadar hassas bir konuda kendini yalnız hissetmek seni rahatsız ediyor. Bazen haddinden fazla hoşgörü karşı tarafı daha hoşgörülü yapmaz, hatta biraz küstah bile yapabilir. Peki iş ortamında kendi nasıl hissediyorsun?
_Yaşam, ufacık şeylerden, küçük mutluluklardan oluşuyor. Hiçbir şey büyük ve kutsal değil. O yüzden sözde büyük olan şeylere ilgi duyarsan yaşamı ıskalarsın. Yaşam bir bardak çayı yudumlamak, bir dostla sohbet etmek, sabah yürüyüşe çıkmaktır, ama illa belli bir yere doğru değil, amaçsız, son belirlemeden hareket etmektir. Böylece herhangi bir
Resim