Gavrila dikkatli bakışını prensin yüzünden ayırmadan, — Peki, siz böyle bir kadınla evlenir miydiniz? diye sordu. — Ben hiçbir kadınla evlenemem, dedi prens. Hastayım çünkü. — Ya Rogojin evlenir miydi? Ne dersiniz? — Evlenmez olur mu; bence hemen yarın evlenir, bir hafta sonra da boğazını keserdi.
Sayfa 43 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
"Bir zamanlar ilk bulanık bakışlarımı görmüş olan siz, tanımlayamadığım şahıslar, yeniden yaklaşıyorsunuz bana. Bu kez sizi tutmayı denesem mi acaba? Yüreğim o eski çılgınlığına yönelsin mi? Sis ve dumanlar içinden yükselerek etrafımı sarıp başıma yığılıyorsunuz. Peki, o halde hükmedin! Beni çevreleyen büyülü soluğunuz tıpkı gençlik yıllarımda olduğu gibi gönlümü titretiyor. Birlikte getirdiğiniz sevinçli günlerin görüntüleri yanı sıra bazı hoş gölgeler belirgin hale geliyor. Eski ve yarı unutulmuş bir masalmış gibi ilk sevginin ve ilk dostluğun izleri gözlerimde canlanıyor. Acılar yenileniyor, şikâyetler tekrarlanıyor. Hayatın içinden çıkılmaz dolambaçlı akışı. Benden önce ölmüş, güzel saatlerin mutluluk düşlerine tanık olmuş o iyi insanların adları anılıyor. İlk şarkılarımı dinlemiş olan o ruhlar birazdan söyleyeceklerimi duymuyorlar artık. Yok olup gitti o eski dost topluluğu ve ne acı ki, ah! Uzaklaşarak kayboldu o ilk şarkımın yankısı. Alkışları bile beni korkutan, tanımadığım bir topluluğa sesleniyor şarkım. Ne var ki, şarkımın hâlâ yaşıyor olması, yolunu şaşırarak dünyaya yayılması keyif veriyor. Çoktandır unutmuş olduğum bir özleyiş uyanıyor içimde. O sessiz ve ciddi ruhlar alemine gitmenin zamanı geldi. Fısıltılı şarkımın belirsiz seslerle havada yayılmasıyla bedenim titriyor, gözyaşlarımın akışını durduramıyorum. Acımasız yüreğim katı değil, yumuşak! Sahip olduğum şeylerin nasıl uzaklaştığını görüyorum. Kaybolmuş şeylerin ise yanı başımda birer gerçek olduğunu."
Sayfa 13 - Milli Eğitim Bakanlığı Yayınları - 1.Basım
Reklam
"Bir umudun arkasında yürüyenleri peki hangi güç durdurabilirdi.."
#Neofeminist Nedir ?#
Uçakta sarışın bir kadınla bir avukat yan yana düşer. Avukat vakit geçirmek için kimin genel kültürü daha iyi oyunu oynamayı teklif eder. Kadın aldırmaz. Bunun üzerine, "Her bilemediğiniz soru için siz bana beş dolar verin, ben her bilemediğim sorunuz için size elli dolar vereyim," der. Kadın kabul eder. "Peki," der avukat, "Dünyanın güneşe uzaklığı ne kadardır?" Kadın yanıt vermez, çantasından çıkardığı beş doları uzatır. Sıra ondadır: "Dağa üç ayakla tırmanıp dört ayakla inen nedir?" Avukat düşünür, düşünür ama bulamaz. Elli dolar çıkarıp kadına uzatır. Sarışın, tek söz etmeden parayı çantasına koyar. Avukat, "Dur bir dakika," der. "Yanıt neydi?" Kadın avukata beş dolar uzatır.” Kitaptaki en çok beğendiğim fıkra buydu
Reklam
" Gençleri suçlamayın, kendinizi suçlayın. Siz onları nasıl yetiştirir, nasıl terbiye edersiniz öyle büyürler. Peki sizin verdiğiniz terbiye nedir? Hiç.
Biz nankörüz peki, ama siz de 'bu'sunuz :)
Karşılığını insandan bekleyerek yaptığınız her şey bir tür tefeciliktir.
"Siz hiç kara bir düş gördünüz mü? Ben gördüm... Hep bir düş olmasını umdum. Bir hayal, bir rüya gibi... Sadece uyandığınızda alnınızın terini silip, rüyaymış demek kadar kısa bir ömür... Ne demiş büyüklerimiz: 'Ne karanlıkta yat, ne kara düş gör.' Peki yatacak başka bir yerin yoksa? "
Sayfa 9 - Beka Sanat YayınlarıKitabı okudu
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.