Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Pelin Akgül

Pelin Akgül
@peliinnn
Her karanlık kendisini sonlandıracak şafağın tohumlarını içinde taşır. -Dante-
Fakat dikkatimi çeken bir şey var: Son zamanlarda eylemlerimi ve düşüncelerimi herhangi bir ahlaki ölçüyle değerlendirmekten neredeyse tiksinir oldum. Başka bir şey yönlendiriyor beni...
Reklam
Doğrunun efendisi olduğunu öne süren, kendileri gibi düşünmeyenleri eleştiren, saygı uyandıracaklarına emin olmadan hiçbir adım atmayan, kati kanılara sahip olmayı şüphelenmeye yeğleyen insanlardan uzak dur.
Huşuyla alıyorum seni elime! Seninle saygı duyarım insan aklına ve sanata, Sen, tatlı uykuların timsali, Sen, tüm öldürücü ince güçlerin özü, Göster ustana yardımını! Seni görünce hafifliyor acılarım, Tutunca seni sakinleşiyor arayışlarım, Diniyor ruhumdaki fırtınalar git gide. Sürükleniyorum açık denizlere, Ayaklarımda parlıyor dalgaların aynası, Yeni ufuklara çekiyor beni yeni bir gün.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Kilitli değildir ruhların evreni; Senin duyguların kapalı, yüreğin ölü!
..; devrimci mücadele metotlarını savunmak, tartışmak, değerlendirmek ve hazırlamak amacıyla bir illegal örgüt kurmaksızın kitlelerin devrime yöneltilmeleri imkânsızdır.
Reklam
Sosyal-demokrat partiler her zaman ve her türlü şart altında, kitlelerin örgütlenmesi ve sosyalizmin yayılması için en küçük legal imkandan yararlanmayı ihmal etmemekle beraber, legal çalışmanın kölesi olmaktan da, kendilerini kurtarmalıdırlar.
Fransız sosyalisti Paul Golay'ın deyimiyle yeni doğan sosyalizm "devrimci, uzlaşmaz ve isyancı olacaktır".
Sosyalistler, halklar arasındaki savaşları daima barbarca ve canavarca bulmuşlar ve kötülemişlerdir. Bizim savaşa karşı tutumumuz gene de aslında burjuva pasifistleri ile anarşistlerden farklıdır. Herşeyden önce biz, bir yanda savaşlar ile öte yanda bir ülke içindeki sınıf mücadelelerinin arasındaki ayrılmaz bağlılığı; sınıflar ortadan kaldırılmadan ve sosyalizm kurulmadan savaşların ortadan kaldırılmasının imkânsızlığını anlar ve sivil savaşların, örneğin ezilen sınıfın ezene, kölenin köle sahiplerine, serflerin toprak ağalarına, ücretli işçilerin burjuvaziye karşı verdikleri savaşların haklılığını, ilerici karakterini ve gerekliliğini tamamen kabul ederiz.
Yazık! Tanrı beni ne kahraman, ne korkak yapmış; ruhum hep iki şey arasında gidip geliyordu.
"Ne? Zerdüşt?" dedi. "Denizi bile türküyle avutmak mı istersin? Ah, Zerdüşt! Seni tutkun deli, seni güvenle taşan seni! Ama sen böylesindir öteden beri. Korkunç olan herşeye güvenle yaklaşırsın. Okşamak istersin her canavarı. Bir sıcak soluk, pençenin üstüne örtülecek biraz yumuşak bir şey... Hemen hazırsındır onu sevmeye baştan çıkarmaya. En yalnız kişinin tehlikesi sevgidir. Herşeye sevgi, yeter ki canlı olsun! Gülünçtür benim sevgideki çılgınlığım ve alçak gönüllülüğüm!"
Reklam
Kendi düşmanınızı aramalısınız, kendi savaşınızı açmalısınız, hem de kendi düşünceleriniz uğruna! Düşünceleriniz yenilse bile, dürüstlüğünüz zafer çığlığı atmalıdır bunun için! Siz barışı, yeni savaşların aracı olarak sevmelisiniz...
"İşte gülüyorlar, beni anlamıyorlar. Ben, bu kulaklara göre ağız değilim"
Ben, gönlü har vurup harman savuranı severim, -ne teşekkür bekler, ne teşekkür eder- çünkü hep verir ve o, kendini korumak istemez.
Cehenneme atılmasına karşın mağlup değildi. Tanrı'nın meleklerinin üçte birini yanına çekmiş, insanı doğruca Tanrı'ya baş kaldırsın diye kışkırtmış ve insanların kuşaklar boyu yoldan çıkartmayı başarmıştı. Cehennemden niye kovuldu? Tanrıdan daha mı yüreksizdi? Daha mı gurursuzdu? Gözü daha mı aşağıdaydı? Hayır! Binlerce kez hayır! Ama Lucifer bir özgür ruhtu. Hizmet etmek boğulmaktı onun için. Huzurlu bir köleliğin mutluluğundansa özgürlük içinde sıkıntı çekmeyi yeğledi. Tanrıya hizmet etmeyi umursamadı. Kukla değildi o. Kendi ayaklarının üstünde duruyordu. Bağımsız bir bireydi o.
İnsan bir başkasına karşı yanlış yapamaz. Yalnızca kendisine karşı yanlış yapabilir. Benim görüşüme göre, başkalarının çıkarını gözettiğim her defasında yanlış yapıyorum demektir.
Dünyanın güçlülere ait olmasına pek şaşmamak lazımdı. Köleler kendi esaretlerini saplantı haline getirmişlerdi. Onlara göre iş, önünde diz çöküp taptıkları altın bir puttu
Reklam
Bu dünyada aşk dışında herşey ters gidebilir. Ama güçsüz düşüp zayıflamadıktan sonra aşk tökezleyip ters gitmez.
Yalnızlıktan zevk almak, yalnızlığa mahkûm olma korkusuna engel değildi.
Şeylerin senin arzu ettiğin gibi olmasını isteme, nasık oluyorlarsa öyle olmalarını iste, böyle yaparsan her zaman mutlu olursun.
Her şey kendini bilmekle başlar; çünkü insan, doğasını bilmiyorsa boşlukta devinmekten öteye gidemez.
Kaderini başkasının ellerine bırakmak, varoluşun sorumluluğunu devretmek demekti bu. Telafisi de kendi içindeydi bu bedelin çünkü başkasına dayanmak, tek başına durmaktan her zaman daha kolaydır.
Çöl, hayatın çok yoğunlaştığı bir yerdir. Canlıların kökleri son su damlasına bile tutunur ve çiçekler sadece sabahları erkenden ve öğleden sonraları da geç saatlerde görünerek bu nemi biriktirir. Çölde hayat küçük, ama muhteşemdir ve olan bitenlerin çoğu yeraltında süregider. Birçok kadının hayatı da buna benzer.
Reklam
..insanın hası, çatal yüreklisi, bir bebecik kadar safı, Hazreti Ali kadar akıllısı, ak sakallı yeşil donlu Hızır gibi kerametlisi, Köroğlu gibi kurnazı, adı güzel, kendi güzel Muhammed gibi insanoğluna saygılısı insana güvenir yavrum. Gözünü kapatır da en kötü insana canını teslim eder yavrum. O insana güvenmeyen, her insanda bir kötülük gören, insanı insan saymayan insan değil piçtir yavrum.
..iyi özelliklerimiz, bize kötü özelliklerimizden daha çok zarar verir...
“İnsanlarla oynamamalı. Bir yerleri var, bir ince yerleri, işte oraya değmemeli.”
Bir insanın kişiliğini sevmişsem, kendini ifade etmek için hangi yöntemi kullanırsa kullansın hoşuma gider. ............... Bir insanın kişiliğini bozmak istiyorsan onu düzeltmeye çalış.
Günümüzde insan olan herkes eninde sonunda kendini hapiste bulur
"Işık bahçeleri, hiçbir yere bağlanmadan yaşayanların olacak"