Pelwaşen ...
Baran henüz 10 yaşına yeni girmişti o zamanlarda. Babasının anasının yağız delikanlısı idi o. Dört kız kardeşi; Dilan, Zilan, Berfin ve Berivan‟ın canlarıydı o. Anacığı Zelal 14 ünde babası Ziver ‘e aşiret kararıyla “artık bu kızın evlenme çağı geldi denilerek” çocuk gelin olarak verilmişti kucağında bez bebeğiyle. Ziver aşiret evladı bir birey olarak Zelal‟i görmüş 28 yaşında olmasına rağmen aradaki yaş farkına bakmadan istetmişti küçük Zelal‟i. Zelal‟e sorulmadı bile aile ve aşiret büyükleri uygun gördükten sonra gerisi boştu. Oyun oynar gibi gelinlik giymiĢti 14 ünde Zelal. Oyundu onun için herşey. Büyük bir düğün kuruldu Zelal ve Ziver‟e. Öyle bir düğün ki tüm komşu aşiretlerin hazır bulunduğu, takı için yarıtıkları, halay halkasının büyüdükçe büyüdüğü, kaç davul kaç zurnanın sayısının bilinmediği, kazan kazan yemeklerin pitiği, Zelal‟in takılardan yürüyemediği, masallardaki gibi 3 gün 3 gece süren muhteşem bir düğündü. Havaya silahlardan fütursuzca atılan ateşler o kadar çoktu ki o coşkuda atılan mermiler kovanlar nereye gidiyor hesaplanamıyordu. İşte o kör kurşun denen kurşunun biri 8 yaşındaki Avaşin‟e gelecekti. O coşkuda fark edilmeyen durum sessizlik çökünce fark edilecek ve sessizliği yırtan bir ananın feryadı gecenin sessizliğini yırtarcasına alanı çınlatacaktı. Düğünün son günüydü herşey bu kadar güzel iken hak etmemişti hiç kimse böyle bir finali. Hele küçük Avaşin hiç hak etmemişti. Küçücüktü daha, artı bunca güzelliğin sonu bu olmamalıydı. verilecekti.
Reklam
Pelwaşen... Hüzün kin ve nefretin nedeni o kuyuydu.... Raber ağanın barış güvercinini uçurup öç alan kartala dönüştürdüğü yürek yangınıydı kuyunun dibindeki ... Görünmez olan neydi gönüldeki kara kömür misali kin miydi Sevdalar sevgiler dostlukların görünmez olduğu o kara leke Ciğerinin parçasının yangını mıydı o yangının odu... Bir hayatın bitip onca hayatı söndüren o od ki bitmek bilmeden harlar durur.... İnsanlığın bittiği hüznün yerleştiği kan nefret ve kin kokan o hain pusu.... Hepsi PELWAŞEN de (İNCİ KAYAR)
Pelwaşen
... - Nasıl yani? - Öyle işte komutan bunu da gelip sana haber vermek istedim - iyi yaptın ağam - Onlar seni gördüler mi ? - Yok onlar hızlı hızlı arabaya binerken çevreye hiç bakmıyorlardı. - Nereye gittiklerini gördün mü? - Hayır komutan - Tamam ağam ne ikram edeyim sana - Hiçbir şey komutan ben gideyim - Dur ağam bu dediklerini yazılı ifade olarak almalıyım - Tamam komutan - Oğlum yazıcı gel oğlum buraya - Geldim komutanım - Beşir ağamın söyleyeceklerini hemen yaz ve imza alalım ağamızdan - Tamam komutanım ağam seni dinliyorum sen anlat yazacağım - Tamam oğlum BeĢir ağa bir kez de yazıya geçmesi için olayları anlattı. İfadesi bitince imzasını attı ve komutan Beşir ağayı kapıda uğurladı. Önemli sır Beşir ağayla gitmeyecekti. Zira bu durum büyük bir ayrıntı idi. Yeni hesapların başlangıcı idi. Ama Baz neden karakola bildirmemişti. Üç gün sonra da İşte cenazesindelerdi. Komutan da gelmişti hem üzgün hem de şaşkındı. Akşam taziye evi dolup taşmıştı. Ertesi gün karakolda bulunan komutan odasında Beşir ağanın ifadesini okurken asker içeri girdi - Komutanım sizi bir çocuk görmek ister - Gelsin bakalım o çocuk Çocuk ürkerek girer içeriye ...
Tanıtım Bülteninden
Kitap Açıklaması Baran henüz 10 yaşına yeni girmişti o zamanlarda. Babasının anasının yağız delikanlısı idi o. Dört kız kardeşi; Dilan, Zilan, Berfin ve Berivan?ın canlarıydı o. Anacığı Zelal 14 ünde babası Ziver 'e aşiret kararıyla "artık bu kızın evlenme çağı geldi denilerek" çocuk gelin olarak verilmişti kucağında bez bebeğiyle. Ziver aşiret evladı bir birey olarak Zelal?i görmüş 28 yaşında olmasına rağmen aradaki yaş farkına bakmadan istetmişti küçük Zelal?i. Zelal?e sorulmadı bile aile ve aşiret büyükleri uygun gördükten sonra gerisi boştu. Oyun oynar gibi gelinlik giymi?ti 14 ünde Zelal. Oyundu onun için herşey. Büyük bir düğün kuruldu Zelal ve Ziver?e. Öyle bir düğün ki tüm komşu aşiretlerin hazır bulunduğu, takı için yarıtıkları, halay halkasının büyüdükçe büyüdüğü, kaç davul kaç zurnanın sayısının bilinmediği, kazan kazan yemeklerin pitiği, Zelal?in takılardan yürüyemediği, masallardaki gibi 3 gün 3 gece süren muhteşem bir düğündü. Havaya silahlardan fütursuzca atılan ateşler o kadar çoktu ki o coşkuda atılan mermiler kovanlar nereye gidiyor hesaplanamıyordu. İşte o kör kurşun denen kurşunun biri 8 yaşındaki Avaşin?e gelecekti. O coşkuda fark edilmeyen durum sessizlik çökünce fark edilecek ve sessizliği yırtan bir ananın feryadı gecenin sessizliğini yırtarcasına alanı çınlatacaktı. Düğünün son günüydü herşey bu kadar güzel iken hak etmemişti hiç kimse böyle bir finali. Hele küçük Avaşin hiç hak etmemişti. Küçücüktü daha, artı bunca güzelliğin sonu bu olmamalıydı verilecekti. (Tanıtım Bülteninden)
Reklam
Reklam