Ahh Kenan.... Karşıdan gelirken onu gören kadınları oldukları yerlere çivileyen, gözlerini alamadıkları, karşısında adeta bir mum gibi eridikleri karizmaların efendisi Kenan... Kenan’ın betimlendiği satırlar o kadar etkili ki onu görmeyi çok isterdim. Kral Kaybederse demiş yazarımız ama kral önce çok büyük kaybedip sonra çok büyük kazanmış. En acı olan ise onun yalnızlığı değil, hayatın asıl anlamını, bu hayata gelişimizin asıl gayesini ancak yaşlılık yıllarında anlayabilmesi. Neyse ki bomboş gitmemiş bu hayattan. Bedensel engelli bir çocuğun gözlerine ışık, yaşamına umut olmuş da öyle göçmüş ebediyete. Hayatın güzellikten, karizmadan, paradan puldan, zevkten ibaret olmadığını bir kez daha görüyoruz. Her şeyin değeri kaybedince anlaşılıyor. Önemli olan kaybetmeden anlayabilmek. Hiç tanımadan yargıladığımız insanların, yargıladığımız o tüm yönleri meğer geçmişlerinden, küçük yaşta aldıkları yaralardan kaynaklıymış. Kitabın sonlarında Kenan’ın yazdığı mektupları okurken gözyaşlarıma hakim olamadım.