Camı aç, eğil yavaşça. Uykulu
duvarlarına sürçsün eylül yağmuru.
Künyemdeki mutlu prens, ama örtük
bir hüzünle hep, iki büklüm bir
cennet getiriyorumdur sana kursağımda.
Belki sorular sorarız karşılıklı, yorgun
atının yelesini okşarsın sen, ben bir bir
kapatırım açtığın camları. Bazen umutsuzdur
kavuşmak: Her zaman kazanır, kendini
açmasını öğrenmiş o sürekli yara.
Kutla, uzak bir odada
beni unutuşunu
Kutla beni: elimden geleni yaptım
Yıpranma diye; baktım
Uzaklaşıyordu sesin; bıraktım
Kutlayalım birbirimizi; başardık
İşte her şey normal şimdi
Yağmurda belirsiz bir yara izi