Beni, Cate'den çok, zaman, yıllar ilgilendiriyordu. İnanılmaz bir şeydi. Sekiz mi, on yıl mı? Sanki unutulmuş bir odayı, bir dolabı açmıştım ve burada başkasına ait bir hayat, boşuna yaşanmış, risklerle dolu bir hayat bulmuştum. Unuttuğum buydu, Cate değil, bir zamanların zavallı zevkleri değil. Ama o günleri yaşayan, bir şeyler olacak korkusuyla olaylardan kaçan ürkek genç, çoktan adam olmuştu, o hala çevresine bakınıyordu, yaşam neler getirecek diye bekleyen genç beni şaşırtıyordu. Benimle onun arasında ortak ne vardı ki? Ben onun için ne yapmıştım? O banal ve ateşli akşamlar, o rastlantısal riskler, bir yatak ya da pencere kadar tanıdık umutlar, her şey uzak bir ülkenin, şimdi tekrar düşününce, tadına bakıp da nasıl böylesine ihanet ettik diye düşündüğüm hareketli yaşamın anısı gibi geliyordu.