Buna yaşamak mı diyorsun? Gülüşün yok, gözlerin yok, sen yoksun!
Bizim onunla içimizde birikmiş o kadar dünümüz, o kadar hatıramız vardı ki, üstüne ne güzel binalar kurulurdu. Ama ona göre, bütün bu dünlere, bugünlere, şiirlere rağmen birlikte olabileceğimiz yarınlarımız olamazdı.
Reklam
Ne kadar kaçarsak kaçalım, dönüp dolaşacağımız yer, yine kendi içimizdir. İnsanın kürkçü dükkanıdır yüreği...
İnsanlar dünyadaki değerli şeylere sahip oldukça, kendi değerlerini kaybettiler...
Ben kuş seslerini ve uçuşlarını akort eden bir gökyüzüyüm. O ise martılara kucak açmış, dalışlarını ve bana uçuşlarını organize eden bir deniz. Birbirine aşık iki mavilikten başka bir şey değiliz. Kahverengi ve ela gözlerden, gün boyu bakışan iki mavilik.. Ufuk gibiyiz aslında; Göz göze gelebilecek kadar yakın, Fakat asla kavuşamayacak kadar uzak.. 
Hayatın tadı..
Büyüyüp hayatı tattıkça çayın da kahvenin de şekerini azaltıyor insan, alışıyor acılara...
Sayfa 174
Reklam
Buna yaşamak mı diyorsun? Gülüşün yok, gözlerin yok, sen yoksun!
Beyaz Mısralı Prens
Atım da arabam da olmadı hiç. Bazen teker bağladım Bazen de nal taktım Beyaz mısralarımın tabanına Öyle geldim sana..
Sayfa 143
“Sen, soğukta ısıtmayan bir örtüsün! Sen, rüzgara ve fırtınaya engel olamayan uydurma bir kapısın...”
Benim yolculuğum içimden içime doğru, kendime ulaşma çabası... Seninki nereye?
Reklam
Kadın ve Kitap
Tıpkı bir kitabın ağaçtan olması gibi değil midir, kadının da erkeğin göğüs kafesinden yaratılmış olması.? Ağaç doğayı doğallığı temsil eder, kitap ise duygu ve kusursuzluğu. Kadınlarda kitaplar gibi taşın yontulmuş hali, erkeğin kabası alınmış, incelmiş halidir. İşte bu yüzden kadınlar fazlasıyla detaycı ve mükemmeliyetçi olurlar. Yani anlayacağın kadınlar ele avuca sığacak kadar ufak ama kocaman bir yüreğe sığamayacak kadar da büyük bir yer kaplar hayatımızda.
Bizim onunla içimizde birikmiş o kadar dünümüz, o kadar hatıramız vardı ki; üstüne ne güzel binalar kurulurdu. Ama sıkıntı şu ki, ona göre bütün bu dünlere, bu günlere, şiirlere rağmen birlikte olabileceğimiz yarınlarımız olamazdı.
"Penceresine Kuşlar Konan Adam" / Murat Akgündüz
Tıpkı bir kitabın ağaçtan olması gibi değil midir, kadının da erkeğin göğüs kafesinden yaratılmış olması.? Ağaç doğayı doğallığı temsil eder, kitap ise duygu ve kusursuzluğu. Kadınlarda kitaplar gibi taşın yontulmuş hali, erkeğin kabası alınmış, incelmiş halidir. İşte bu yüzden kadınlar fazlasıyla detaycı ve mükemmeliyetçi olurlar. Yani anlayacağın kadınlar ele avuca sığacak kadar ufak ama kocaman bir yüreğe sığamayacak kadar da büyük bir yer kaplar hayatımızda.
18 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.