86. Yine, “Niçin serveti, zengin Crassus’un servetinden daha büyük olan Papa, biricik Aziz Petrus Bazilikası’nı kendi parasıyla değil de, inançlı fakirlerin parasıyla inşa ediyor?
MS 415 yılı baharında, İskenderiye piskoposu yüce Kyrillos'un müridi Petrus adındaki birinin liderliğindeki bağnaz keşişlerden oluşan bir güruh, Hypatia'yı, cadı olduğu gerekçesiyle bir dersinin ortasında yakaladı. Hypatia kendini çığlık çığlığa savundu, ama hiç kimse ona yardım etmeye cesaret edemedi. Keşişler onu Cesarion Kilisesi'ne kadar sürükledi. Orada herkesin gözü önünde tuğlalarla vahşice dövdüler. Gözlerini oyup dilini kestiler. Öldüğünde cesedini Cinarus denen bir yere götürüp paramparça ettiler. İç organlarını ve kemiklerini çıkarıp ateşe attılar. Amaçları Hypatia'nın bir kadın olarak simgelediği her şeyi tamamen yok etmekti.
“Bodrum'un adı Antik Karya devrinde ‘Halikarnassos’, St.Jean Şövalyeleri Bodrum'u ele geçirdiğinde eski akropol üzerine büyük kale inşa eder ve şatoyu havarilerden Petrus/Peter'e adayarak ‘Petronium’ adını verirler. Zamanla bu isim ‘Bodrum'a dönüşür…”
Zamana ayak uydurmaya çalışırken, unuttuğumuz değerleri, yazar, ‘İstanbul’da zamanı kaybettik, izini toza kaptırdık, dünde bıraktık anı ve unuttuk dostu yaranı..’, sözleriyle ne de güzel anlatıyor.
Şair ve yazarların ilham perisi, üzerine sayısız eserler yazılmış, Orhan Veli’nin de belirttiği gibi, ‘Gözleri kapalı dinlenmesi vardır İstanbul’un.’
Felsefeye giriş yapmak için ben de çoğu kişi gibi Sophie'nin Dünyası ve Nigel Warburton'un Felsefenin Kısa Tarihi kitaplarını okumuştum; fakat bu kitabı okuduktan sonra bu saydığım kitapların felsefeyle ilgili sadece kısa kısa bilgiler verdiğini öğrenmiş oldum ve az hacimli kitapların felsefeyi hakkıyla öğrenmeye yetmeyeceğini gördüm. Felsefeyi
Martin Luther King
Günah Affı Belgesi (Endüljans) satışını ve satışa izin veren Katolik Kilisesi ile Papa'nın tutumunu eleştiren doksan beş tez…
Martin Luther'in 31 Ekim 1517'de "95 Maddelik Tez" isimli eleştirilerini Wittenberg kasabasındaki kilisenin kapısına çivilemesinin üzerinden 500 sene geçtikten sonra, onun başlattığı hareketin sonucunda kurulan Protestanlık, bugün dünyanın dört bir yanında önemli bir Hıristiyan yorumu olarak taraftar bulmuştur.
1515'te Roma'da Papa X. Leo, Aziz Petrus Bazilikası'nı yenilemek istedi. Papa, bu inşaat projesi için para toplamak amacıyla müsamaha satışına izin verdi. Hoşgörüler, Luther'in Hıristiyanlık hakkındaki görüşüne meydan okudu. Bir rahip bir hoşgörü sattıysa, onu alan kişi af için para ödedi. Günahlarının bağışlanması Tanrı'dan değil, rahipten geldi.
Luther, bağışlama ve kurtuluşun yalnızca Tanrı'dan gelebileceğine inanıyordu. Bir kişi ayrıca başkaları adına müsamaha satın alabilir. Araf'ta kalış sürelerini kısaltmak için ölü bir kişi için bir hoşgörü bile satın alınabilir. Bu uygulama Almanya'da yasa dışıydı, ancak bir gün Luther'in cemaati ona artık günah çıkarmalarına ihtiyaç duymayacaklarını çünkü günahlarının müsamaha yoluyla affedildiğini söylediler.
Doksan Beş TezMartin Luther · İş Bankası Kültür Yayınları · 2018980 okunma
SAVAŞ — DEVRİM — AŞK
20.Yüzyıl'ın henüz başları, çarlık emperyalizmi savaşta, halk isyanda. Çarlığın gözü uzakdoğuda, kulağı Petrograd'ta. Kazan fokurdamaya başladı. İşçiler başkaldırdı. Yitik bir devrim, bitik bir çarlık, ortalık karışık, bir de dünya savaşı. Şu gelen örgütlü bir hareketin ayak sesleri, senelerden bin dokuz yüz on yedi*, kızıla
Öncelikle, şunu belirtmek isterim ki, kitaba bayıldım.!!!
Yazarın kalemini, tasvirini, üslubunu, çok sevmemden dolayı mı, diye kendime sormaktan alıkoyamadım, fakat hayır kesinlikle nefis bir kitap...
Bu övgüyü fazlasıyla hak ediyor...
Beni takip eden arkadaşlarım, bilir ki, okuduğum, kitaptan fazla alıntı eklemiyorum...
Başka okurlar, için biraz
bu kitabı elinde bulunduran, paylaşmak isteyen, satmak isteyen, ödünç vermek isteyen her kimse benimle iletişime geçebilir. şimdiden o müthiş insana teşekkür ederim:)
Yahuda bir hain miydi? Yoksa hainleri ortaya çıkaran bir kahraman mı?
Hıristiyanlıkta Yahuda'nın İsa peygamberin yerini askerlere haber vererek onu ifşa ettiği ve ölümüne sebep olduğuna inanılır.
Hem Hıristiyanlık inancını hem de kitabı baz alarak birkaç satır karalayayım.
İsa bakire Meryem'den doğan babası da Tanrı olduğuna inanılan genç bir
Mimarlık, insanlık tarihinin her döneminde bir gösterge mekanizması olarak çalıştı. Göbekli Tepe'den Aziz Petrus Bazilikası'na kadar; barok mimariden, bugün 'hipster' tarzı dağ evlerine kadar gösteren, gösterilen ve gösterge her zaman varoldu. Bu kabulü elbette kültürün bir iletişim aracı olduğu önkabulünden geçersek varabiliriz. Mimarlığın babası Vitruvius, neredeyse üçbin yıl önce koyduğu temel kurala halen uyulmaktadır. "Utilitas, Firmitas, Venustas" yani İşlevsellik, sağlamlık ve estetik. Mimari yapıda biçimi bu ana yasalar belirler. Daha sonra yapının kültürel yorumu toplumsal ile kendiliğinden yorumlanır ve tarih onu gün yüzüne çıkarır. Elbette zamanla yapının temel işlevi kültür, sanat, alışkanlıklar, din ve inançla yoğurulur ve yeni bir anlam ortaya çıka-bilir.
Eco eserinde tam olarak bu işlevsel anlamların analizini yapmaktadır. Mimarlıkta 'yan anlam', 'düz anlam' gibi kavramlar ile yapılmak istenen ve zamanla kendi anlamını yaratan eserlere ışık tutar. Göstergebilimin kültür aktarımı açısından ne denli önemli olduğu ve yaşamın her döneminde ve her nesnede hakim olduğunu eserden anlayabiliyoruz. Yeterki toplumsal saygınlık ve toplumsal yaşam gereçleri olsunlar.
İlk kez duyduğum mimarlık terimlerini öğrenmek bana entelektüel bir haz verdi. Mimar olmadığım için şanslıyım çünkü eğer olsaydım pratikte boğulacak, teorinin muzip yanını keşfedemeyebilecektim. Erbap ya da sanatçı meşgalesindeki incelikleri görmekte zorlanabilir yahut ortaya koyduğuna anlam veremiyor olabilir burada pratikte boğulmayan düşünüre ihtiyaç vardır; "Ahlakı bilmek ahlaklı olmayı gerektirmez."
' Sır şu ; ' Dedi petrus...
'Ancak öğreterek öğrenebilirsin.'
Sana öğretirken ben de gerçekten öğrendim...
Sana yol gösterirken, kendi doğrumu buldum...
Nefret aşkla aynı salgıbezlerini harekete geçiriyor sanki ; hatta aynı eylemleri yaptırıyor.
İsa'nın Çilesi hikayesini nasıl yorumlayacağımız bize öğretilmeseydi, İsa'yı aşkla sevenin kıskanç Yahuda mı, yoksa korkak Petrus mu olduğunu sadece eylemlerinden anlayabilir miydik?
Sayfa 26 - Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları ayınlarıKitabı okudu
- bu gâvurlar kuzu eti dururken ne demeye domuz yerler?
- hem lezzetli hem daha besleyicidir, dedi petrus müslümanlar da yese belki daha akıllı olurlar!!
İsa, 'Petrus, benim onu yine sevebilmem için ilk önce değişmeli ve başka bir insan olmalı.' demedi, hayır, tam tersine, o dedi ki: 'Petrus Petrus'tur, ve ben onu seviyorum; benim sevgim bilakis onun başka bir insan olmasına yardım edecek.
— Søren Kierkegaard, Sevginin İşleri