Felaketimizi başka birisiyle Taksim etmek saadettir, fakat annelerle değil annelerle değil. Anneleri anlatılan kederler Taksim değil zarbedilmis olur... Çocuklarının felaketini iki kat şiddetle hisseden anneler, bu ızdıraplarını çocuklarına fazlasıyla iade ederler
O hâlâ çocuktu..Kendimce kaybettigim şeyleri onda buluyordum..Fakat bütün bunları arkadaş hisleri sanıyordum...
Reklam
Ben Nuzhet'in kahkahalarından ürkerim Bu bir silahtır ki Nuzhet onu başkalarının zaafları üzerine merhametsizce boşaltır...
Kadın ruhu alterosantriktir
Kadın ruhu alterosantriktir, heyecanlanrını kendinde değil sevdiklerinde arar. Bu, kendini başkalarına sevdiklerine dağıtan cömert bir ruhtur. Cömert ve fedakar. Sevdikçe, hürriyetten başlayıp en kuvvetli arzularını feda eder, feda ettikçe sever. Kadın ruhu, beden yapısına sımsıkı bağlıdır ve bütün alterosantrik oluşunun kökü de kadının ana oluşundadır. Daha çocuğu karnındayken ölüme kadar her fedakarlığı seve seve kabul etmeye hazırlanan kadının ruh yapısı, beden yapısına muvazi olarak, akıl ve fedakarlık üzerine kuruludur. Bu kendini veriş, kadın kısmında, daha pek küçük yaşlarda bebekle oynarken meydana çıkar. Kız çocuğu bebeğini giydirir, ona yemeğini yedirir, onu soğuktan korur. Meşhur bir avrupalı kadın, daha çocukken Allaha yalvarmış : "Bebeğime bir dakika hayat ver demiş ver de kendisini ne kadar sevdiğimi onun için ne fedakarlıklara hazır olduğumu anlasın". Kadın sevgilisine de bebeğime karşı olduğu gibidir.
Neden kepaze bir azlık sana cesaret veriyor, örnek oluyor da bütün o binlerce, yüz binlerce evi dolduran sessiz ve temiz insanları düşünmüyorsun?
Sayfa 290Kitabı okudu
"Mantıksız-mânâlı" ve "mantıksız-mânâsız" arasındaki farkın anlaşılmamasını istismar eden şarlatanların san'atkârlar arasına karışması yeni san'atların anarşisini doğurmuştur. Bu farkın yalnız halk tarafından anlaşılması değil, münekkid tarafından tâyini bile zor oluyor. Çünkü "mantık" doğru ile yanlışı ayıran umumî bir düşünce kanunudur, onun kaideleri herkes arasında müşterektir; fakat "mânâ" çok defa şahsîdir. Mizaçla, hususi intibalarla ve hiç kimsede aynı olmayan fikir tedaileriyle karışır. Bir şeyin hoşa gidip gitmemesi ona verdiğimiz hususî mânâya bağlıdır ve "gönül kimi severse güzel odur."
Reklam
Hakikaten bahtiyar insanın bahtiyar görünmek için o kadar gürültü patırtıya ne ihtiyacı var?
Sayfa 289Kitabı okudu
İnsanları şu iki türlüye ayrılmış görüyordum: Bir kısmı hiç değişmeyen ihtiyatları, yaşama usulleri, muayyen vehimleri ve hakikatleri, içtimai bir sınıf içinde muayyen dereceleri olanlar. Amele olsun, müstehlik olsun, bunlar birer manevi burjuvadırlar. Çünkü cemiyet onları kendi baskısı altında, kendi emirleriyle kımıldayan mahsusî bir âlet haline geçirmiştir. Artık bu insanların her biri "müesses"dirler ve müstehase haline gelmişlerdir. Evlenen arkadaşlarımın bazılarının da böyle teessüs ettiklerini ve cemaatlaştıklarını görüyordum: Kibar sınıfının, memur sınıfının, asker sınıfının, amele sınıfının, velhasıl zümrevî bir tertibe dâhil ve tâbi olan her Sınıfın birer ferdi gibi. Fakat başka bir kısım insan daha var: Bunlar daha canlı, daha hızlı, daha belli bir değişme içinde her zaman keşmekeşlerini tazeliyorlar; her sınıfın muhitine dalıp çıkıyorlar ve kolaylıkla intibak ettikleri kadar, kolaylıkla da isyan ediyorlar. Bunlar, romanlarındaki birçok insanlar gibi sınıfsızdırlar. Teessüs etmemekte, cemaat ve müstehase olmamakta ilahi ve şeytani bir ısrarları var. Korkunç bir tarzda mücadele ediyorlar. Bütün sanatkârlar ve Vildan'lar. Kendimi onların içinde buluyorum, onlardan nefret ediyorum, kaçmak istiyorum ve onları seviyorum.
Sayfa 148 - *müstehlik: Tüketici. *mahsusî: Özel. *müstehase: Taşıl, fosil.
Hayranlık, mağlup olmuş bir kıskançlıktır. Yani kıskançlık gıptaya, gıpta hayranlığa yerini verir. Dibinde kin vardır. Gitgide, hayranlığın zaafa uğradığı anlarda bu kin ortaya çıkar.
Sayfa 279Kitabı okudu
Kediler bile demiştin, fakat cins kediler, leşlerinin çirkinliğini gizlemek için tenha yerlerde ölmeye giderlermiş. Onların da güzel hakkındaki telakkileri bazen bizimkine benziyor. Onlar da çıplaklarını giydirmek istiyorlar. Bu söz beni ürpertti. Her kedi görüşümde bu sözü hatırlıyorum. Ve bu şehirden, bu memleketten, şehirlerden ve memleketlerden uzaklaşarak dünyanın ıssız bir toprak parçası üstünde ölmek, ne harika!
Sayfa 144
Reklam
Aşk, iki kin arasında bir mütarekedir.
Sayfa 279Kitabı okudu
Siz ne derseniz deyin bende Arnavut kanı var.
Sayfa 278Kitabı okudu
İnsan, ya geleneklere karşı koyup açık ve cesur yaşamalı yahut da inandığı bazı kıymetler varsa onlar için fedakarlık yapmalı. En çirkin şey, ikisine birden sahip çıkan mürailiktir(riyakarlık).
Sayfa 270Kitabı okudu
Sen hayatında her şey yapmış bir kadınsın. Fakat hiçbirine alışamamışsın, hiçbirinde ihtisas kazanamamışsın: ... sevdin, fakat yekpare bir aşkın olmadı, birçok hadiseler en büyük ihtirasın billurunu kırdı; seyahat ettin, fakat sende bir seyyah melekesi teşekkül etmedi; ... tercümeler yaptın, fakat bir satır yazı neşretmedin; çocuklara bayılıyorsun, fakat ana olmadın; her emelin, her gayenin büyüklüğünü ve güzelliğini anlıyorsun, fakat hiçbir emelin ve gayen yok; bir çocuk saflığıyla en basit yalanlara inanabilirsin, fakat hiçbir şeye iman etmiyorsun.
Sayfa 129
Bakalım senin sesin benim içimdeki ses mi?
Sayfa 127
1.500 öğeden 46 ile 60 arasındakiler gösteriliyor.
Resim