Peyami

456 syf.
·
Puan vermedi
Bilinç mi, USB Bellek mi?
Kaku, insan beynini hard disk, düşünceleri de yazılım gibi ele almış. Tamam, havalı fikirler: hafıza kopyala, bilinç yükle, hayal et düşüncelerin e-postaya dönüşsün… Ama burada insanı nerede bıraktık? İnsan dediğin algoritma değil, karmaşa. Ruh yok, duygu yok, sadece teknoloji. Kitap, “bilimle dünyayı kurtaracağız” gazıyla yazılmış gibi. Tam bir teknolojik ütopya masalı. Ama asıl mesele şu: Zihin geleceğe taşınacak, peki insana ne olacak? Bütün bunları okurken ister istemez düşünüyorsunuz: İnsan, bir USB belleğe sığar mı? Kitap, bilimsel keşifleri popüler bir dille sunuyor, fakat yer yer derinlik yerine “vay be” etkisi yaratmayı hedeflemiş gibi.Zihin ve teknolojiye dair güçlü bir vizyon çizse de, insanlık tarafındaki soruları yanıtsız bırakıyor. Teknolojinin sınırlarını gösteriyor ama insanlığın sınırlarını sorgulamıyor. Sonuç? Hayal gücünü ateşler, ama sorgulamayanı kolay kandırır. Kaku’nun vizyonu etkileyici, ama tek boyutlu. Teknolojiyi seviyoruz da, insanı unutursak geriye ne kalır? İlham verici ama eleştirel bakışla okunması gereken bir eser.
Zihnin Geleceği
Zihnin GeleceğiMichio Kaku · Odtü Geliştirme Vakfı Yayıncılık ve İletişim A.Ş. · 2016452 okunma
Reklam
184 syf.
·
Puan vermedi
Gerçeğin Ölümü ve Manipülasyonun Sanatı
Yalın Alpay’ın Yalanın Siyaseti kitabı, post-truth çağının karanlık labirentlerinde kaybolan bireyin trajedisini gözler önüne seriyor. Ancak mesele sadece birey değil, toplumun bütününü etkisi altına alan bir yanılsama düzeni. Kitap, modern siyaset arenasında gerçeğin nasıl itibarsızlaştırıldığını ve yalanın nasıl bir güç aracı haline
Yalanın Siyaseti
Yalanın SiyasetiYalın Alpay · Destek Yayınları · 2017991 okunma
336 syf.
·
Puan vermedi
Uyuyan Vicdanların Çığlığı
“Fareler Uyurlar Geceleyin,” okuru çarpıcı bir gerçekle yüzleştiriyor: İnsanların sustuğu, körleştiği, kendine bile yabancılaştığı o karanlık saatlerde, kötülük her zaman iş başındadır. Kitap, toplumsal yüzleşmelerden kaçanların, kendini kurtarmaya çalışırken başkalarının hayatlarını harcayanların hikayesini anlatıyor. Yazar, bizi her şeyin üstünün örtüldüğü, seslerin susturulduğu ve insanın kendi vicdanıyla baş başa kaldığı o anlarla tanıştırıyor. Farelerin uykuda olduğu bu gece karanlığı aslında bizlerin, en çok da sessiz kalmanın ağır bedelini ödeyenlerin aynası. Fareler uyuyor, insanlar uyuyor; ama kötülük hep ayakta. Kitap boyunca bir yandan bireysel çürümenin, öte yandan toplumun ahlaki çöküşünün içine çekiliyoruz. Bu eserde, belki en çok şu soruyla yüzleşiyoruz: Susmak mı, mücadele etmek mi? Yazar, sessizliğin çoğu zaman en büyük suç ortağı olduğunu hatırlatıyor. “Fareler Uyurlar Geceleyin,” cesaretle yüzleşmeyen bir toplumun, çürümüş bir yapının aynasıdır. Okuyucuya ise şöyle bir mesaj bırakıyor: Gece olup herkes sustuğunda, fareler uyuyor sanmayın; o sessizlikte, insanlık uykuda kaybolur.
Ama Fareler Uyurlar Geceleyin
Ama Fareler Uyurlar GeceleyinWolfgang Borchert · Yapı Kredi Yayınları · 2023561 okunma
368 syf.
·
Puan vermedi
Körlüğün Karanlığında Yolculuk
Saramago'nun Körlük romanı, gözlerimizi kapattığımız her gerçeği yüzümüze çarpan sert bir tokat gibi. Kitap boyunca hissedilen o klostrofobik atmosfer, insanların birer birer fiziksel olarak körleştiği ama aslında zaten zihinsel olarak çoktan kör olmuş bir toplumun portresini çiziyor. Körlük, insanların en temel insani değerlerini nasıl kaybettiğini, düzenin çöktüğü yerde medeniyetin nasıl bir canavara dönüşebileceğini anlatıyor. Saramago, diyalogları bile ayırmadan, kesintisiz bir akışta yazdığı bu hikayeyle okuru huzursuz bir akıntıya kapılmaya zorluyor. Karakterlerin adları yok, sadece birer unvanları var. Doktor, karısı, hırsız… Hepsi bu. Çünkü insanlar, bireysel kimliklerinden çok, hayatta kalma içgüdüleriyle hareket eden birer hayvandan farksız hale geliyor. Toplum, düzen ve insanlık kavramları, gözler kapandığında ne kadar kırılgan ve geçici, bunu görüyoruz. Bu kitap sadece bir distopya değil, aynı zamanda bir uyarı. Medeniyetin ince bir iplik üzerinde yürüdüğünü, o iplik koptuğunda geriye kalanın sadece ilkel bir savaş olduğunu gösteriyor. Saramago'nun gözünden körlük, toplumun yüzleşmekten kaçtığı tüm karanlık yanları, bastırdığı korkular ve yozlaşmaları açığa çıkarıyor. Körlük, okuyucuya yalnızca karanlığın içindeki kaosu değil, o kaostan nasıl kurtulunabileceğini de sorgulatıyor. Ancak, kurtuluş mümkün mü, o konuda şüpheci olmayı sürdürüyor. Bu roman, belki de en acımasız şekilde bize hatırlatıyor: Gerçek körlük, görememek değil, görmek istememek.
Körlük
KörlükJosé Saramago · Can Yayınları · 2015113bin okunma
368 syf.
8/10 puan verdi
Doğan hoca bu eserinde, modernleşme ve çağdaşlaşma süreçlerini kavramlarla çözümleyerek, tarihsel ve sosyolojik perspektifleri bir araya getiriyor. Çağdaşlaşmanın sancılarını ve bu süreçte yaşanan dönüşümleri sade bir üslupla ele alıyor. Kuban’ın kalemi, karmaşık kavramları anlaşılır bir dille açıklarken, okuyucuyu zorlamadan derin düşüncelere yönlendiriyor. Eser, cehaletten kavramlara geçiş sürecini incelerken, tarihsel bir bakış açısıyla çağdaşlaşmanın toplumsal etkilerini gözler önüne seriyor. Kuban’ın etkileyici anlatımı, hem akademik dünyadan hem de genel okuyucu kitlesinden geniş bir ilgi görüyor. Doğan hoca kavramsal derinliği ve açık üslubuyla, tarih ve sosyolojiyi harmanlayarak çağdaşlaşmanın entelektüel arka planını aydınlatıyor dersek yanlış olmaz. Okurken sıkça evet tam olarak böyle diyeceğiniz bir eser.
Cehaletten Kavramlara Kavramlardan Kurumlara Çağdaşlaşma Sancıları
Cehaletten Kavramlara Kavramlardan Kurumlara Çağdaşlaşma SancılarıDoğan Kuban · Cumhuriyet Kitapları · 201519 okunma
50 öğeden 1 ile 6 arasındakiler gösteriliyor.