Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Özdeyişler - Filozoflar
_Büyücü elini şıklattı, fakirlik yok oldu; büyücü bir kez daha elini şıklattı, savaşlar yok oldu. Politikacı elini şıklattı; büyücü yok oldu. _Halinize şükredin, zira Allah sizi Amerika, İsviçre ya da Fransa gibi bir ülkede yaşayan, her türlü sosyal hakka sahip, mutlu ve huzurlu zengin bir kâfir olarak da yaratabilirdi. _Yücelmek için özür
Aşk ve kadın, pek çok Necip Fazıl okuru için üzerinde pek durulmayan bir konudur. Hatta bu konunun konuşulması bile 'Üstad'a saygısızlık olarak değerlendirilir. Kafa Kâğıdı kitabında, kadın konusuna değinir: "Ve aşk... İlk aşkım... Türkiye'ye en uzak arap illerinden birinin Meşrutiyet sonrası Mebusân Meclisi' âzasından
Reklam
RIZA NUR'UN GÖNÜLLÜ SÜRGÜNDEN TÜRKİYE'YE DÖNMESİ Mustafa Kemal'in ölümünden sonra 30.11. 1938'de deniz yolu ile Türkiye'ye döndüğünde rıhtımda Atsız ve eşi Bedriye Hanım karşılamış, yakın dostu ve meslektaşı Prof. Dr. Mazhar Osman Uzman’ın tahsis ettiği, Taksim'de Şehid Muhtar Caddesi'ndeki apartmanlardan
Atsız'ın Kalem Kavgaları ve Kalem Kavgalarında Atsız Üslubu 1930'lardaki kalem kavgaları: Atsız, kalem kavgalarıyla da tanınmış bir isimdir. Onun deyişiyle "mürekkepli kalem tartışmaları” ilk yazı hayatından vefatına kadar sürer. Bu tabiri Atsız, 1956 yılında Ocak gazetesinde yazdığı "Bir Felsefe Öğretmeninin Yanlışları"
Büyük dostumuz Peyami Sefa ile görüşmüşler. Üstat be­nimle Nâzım Hikmet hakkında (Doğrusu çok düşmanızdır, fekat ikisi de edebiyata lâyık insanlardır. Onları mahkûm et­mek Türk fikriyatını mahkûm etmektir. Kabil olsa da müjdelesek, Yunus Nadi kat’iyetle söyledi, bir iki aya kadar mut­lak af var, inşallah çıkacaklar) demiş. Bak ne günlere kaldık...
ÜSTAD
Necip Fazıl Kısakürek
Necip Fazıl Kısakürek
'ün GÖZÜNDEN BİR IRKÇININ PORTRESİ: ATSIZ Gelelim
Hüseyin Nihal Atsız
Hüseyin Nihal Atsız
’a… Sene 1950… Büyük Doğu idarehanesine gelmiştir. O zamana kadar tanıdığım ve yüzyüze geldiğim biri değil. Yalınız koyu ırkçılığı ve (Hitler) vâri sağ kaşı üzerine uzattığı saçlariyle (karikatür)leştirdiğini bildiğim, Dr. Rıza Nur yetiştirmesi bir adam… Peyami Safa onun
Reklam
Peyami'den Nazım'a
İlk yazısı Sürü Adamı başlı­ğını taşır. "Bir adam vardır ki, hiçbir düşüncesinde, hiçbir hareketinde, 'kendi ken­disi' olamaz. Ne düşünse, ne yapsa, ne söylese kendini değil, mensup olduğu sosye­teyi, ırk, muhit ve dışardan aldığı telkinleri dile getirir. Kendiliğinden hiçbir şey bul­amamıştır. Başka birinin sisteminden aldığı fikirleri ve akideleri o sistemin sahibin­den daha softaca müdafaa eder. (...) Artık ölünceye kadar hiçbir realitenin mili, onun yabancı bir telkinle perdelenmiş gözünü açamayacaktır. Hayatın her şeyi her gün de­ğiştiği halde, o, sakallı feylesofundan yahut iktisatçı şeyhinden bellediği, hiç değişmeyen birkaç ayet içinde kalmaya mahkum, ilerlediğini sanacak, yerinde sayacaktır. İçinde hep sürü insiyakları teptiği için şahsiyetten mahrum, insana en uzak insandır bu. Bir ferttir fakat şahıs değildir.(...) Bu sürü adamlarının yüz bin tanesi bir tek şahsa muadil değildir. Nüfusunu gerçekten artırmak isteyen bir memleket, bunların sayısını azaltmakla işe başlamalı ve fertlerden değil, şahıslardan mürekkep bir sos­yete kurmanın yoluna bakmalıdır." (Tan, 23 Haziran 1935)
34 öğeden 21 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.