Tabiin'in büyüklerinden Hasan Basri der ki, «Kadınlarınızın sokaklarda sizin dininizden olmayanlarla omuz omuza gelmelerine müsaade mi ediyorsunuz, Allah, kıskanç olmayanların yüzünü kapkara etsin. Yine bir başka hadisde buyurulmuştur ki, «Ben kıskancım. kıskanç olmayan adamın kalbi kötüdür.» Hazret-i Fahr-i Risalet Efendimiz (s.a.v.) muhterem kızları Hazret-i Fatımatü'l-Betül'e buyurmuşlar ki: "Ya Fatıma! Kadın için en hayırlı şey nedir?» Hazret-i Fatıma da Görmemek ve görülmemektir. buyurmuşlar. Hazret-i Peygamber Efendimiz de (s.a.v.) onu kucaklayarak «Zürriyeten ba'duha min ba'din.... âyet-i kerimesini okuyarak dua etmişlerdir. Al-i İmran sûresi, âyet: 34: "Muhakkak ki, Allah Adem'i, Nuh'u, İbrahim hanedanını, İmran ailesini hepsi de birbirinden (gelme) tek bir zürriyet olarak âlemlerin üzerine mümtaz kıldı. Allah hakkiyle işidici, kemaliyle bilicidir."
Peygamber ﴾ﷺ﴿ Efendimiz buyurmuşlar ki: (Et-tâibü mine’z-zenbi kemen lâ zenbe leh) “Günaha tevbe eden kimse, hiç günah işlememiş gibidir. (Ve’lmüstağfiru mine’z-zenbi ve hüve mukimin aleyhi) Günahta mukim iken, günaha müdâvim iken, isyanda devam ederken, ‘Estağfiru’llah’ diyen kimse de, (ke’lmüstehzii bi-rabbihî) Rabbiyle alay eden insan gibidir.”
Reklam
İslâm'ın herkesi kapsadığını ver herkesi kucaklayan bir din olduğunu bilmemize rağmen neden Müslümanlar bunun aksi yönde duygularla hareket edebiliyorlar? "Müslümanlık" pırlanta gibi. Dolayısıyla bir şey çok kıymetli olun çok kıymetli bir din; elmas gibi, ca, onun hakikatini idrak eden yâni elması almaya kudreti olan kişi dünyada enderdir... Kimi şekliyle yetinir, kimi ibâdetiyle yetinir, kimisi de bütün o ibâdet ve şeklin arkasındaki hakikate yönelir. Hakikate yönelemeyenler ve onu belli kavramlar içinde tutanlar, maalesef Kur'an'da söylenen âyetlerin gerçek mânâlarını anlayamayınca oradan "düşman" diye bir grup oluşturdular. İslâm adına terör yapanlar gibi... Hâlbuki İslâm'da düşman nefsimizdir. Hatta Peygamber Efendimiz'e, "Ebû Cehil'e niçin beddua etmiyorsun, kızmıyorsun?" dediklerin de, "Bizim dinimiz sevgi dinidir; beddua, kızgınlık, lånet dini değil." buyurmuşlar. Demek ki Peygamber ahlâkını giyinmeyi unuttuğumuz için ve tekrar câhiliye devrine döndüğümüz için İslâm'ın da hakikatini algılamaktan çok uzağız. Burada kabahati dışarıda değil, kendimizde aramak lazım. Bütün bunlardan yanlış ile mücadele etmediğimiz anlaşılmasın. Yanlış ideolojiler ve yanlış düşünceler vardır. Hakiki Müslüman, kişilerden çok bu yanlışlarla mücadele etmelidir. İşte İslâm'ı bu anlayıştan kurtarmanın tek yolu, anlatmaktan çok İslâm'ı yaşamaktır; hâliyle, tavrıyla ve ahlâk-ı Muhammedi ile...
Sayfa 35 - Nefes yayınlarıKitabı okudu
Sevginin Has Gülleri, Peygamber Efendimize sormuşlar: "Dünyada en çok kime hürmet edelim?" diye. "Anneye" buyurmuş. Üç defa sorulmuş aynı soru. Üçünde de "Anneye" cevabı verilmiş. Ancak dördüncü soruda "Babaya" buyurmuşlar. Dört çocuk babası olarak diyorum ki: Vallahi Efendimiz (as) doğru söylemiş. Babaların hakkı dörtte birdir...
Ne kadar çok severim, bir hadisi şerif vardır, der ki “Sadaka verenin ömrü uzar.” Peygamber Efendimiz böyle buyurmuşlar. Halbuki biz kesin biliyoruz ki ömür kaderde belirlenmiştir. Ne demek istiyor Peygamber? Sen ölü değil diri olduğun için, diri yaşadığın için o ömrü uzun yaşıyorsun.
Sayfa 150 - Nefes YayıncılıkKitabı okudu
Efendimiz ﷺ buyurmuşlar ki : “ Beni Rabbim terbiye etti ve terbiyemi en güzel şekilde düzenledi.” Bundan dolayı Hz. Muhammed ﷺ dediğimiz zaman, mürebbisi ALLAH olan bir beşer sultanı demiş oluruz. O ﷺ, doğumundan peygamber olacağı güne kadar gözetim altında olan sonra peygamber olarak kavmine gönderilen, o günden sonra da vahyin gölgesinde ayet ayet şahsiyeti inşa edilen birisidir. Dolayısıyla Efendimizin ﷺ mutahhar hayatı bir yönü ile “ Kur’ân insanı nasıl inşa eder?” sorusuna cevaptır. Siyerden bu önemli bilgiyi öğrendiğimizde hem Hz. Peygamber ﷺ gibi inşa olma hem de elimizin altındaki insanları Kur’ân ile inşa etme noktasında çok önemli usûl ve yöntemler elde etmiş oluruz.
Reklam
Görülüyor ki, Avrupa'da, Amerika'da ne varsa bizde de onlar olacak demek sathi ve yanlış bir sözdür. Bu gidişle Batı cemiyetlerinin ve dahi devletlerinin sonu yıkılıştır, çöküştür, heder olup, heba olup gitmedir. Onların sahip oldukları farzedilen hıristiyanlık, manevi esasları itibariyle bu çöküşü önleyebilecek gerçek ahlak ve maneviyat prensiplerinden mahrumdur. Mahrum olmasaydı, bu hallere düşerler miydi? Bütün bunlara rağmen ille de biz tıpkı batılılar gibi olacağız, onların gittiği yola gideceğiz demek milletimizi göz göre göre tehlikeye atmaktır. Bu konuda Peygamber Efendimiz 1400 sene önce bizim yöneticilerimizin bu temayüle kapılacağını bildiği, gördüğü için tehlikeyi önlemek maksadıyla ikazda bulunmuşlar, bundan bizleri men etmişlerdir. Zira bir hadis-i şeriflerinde: -Öyle bir zaman gelecek ki, onlar kelerin deliğine (tarla faresi) girseler sizler de onların arkasından o deliğe girmeye çalışacaksınız, buyurmuşlar. Sahabeyi kiramdan hazır bulunanlar sormuşlar. -Ya Resulullah, bu peşinden kelerin deliğine girmek isteyecekleri miz acaba kimlerdir? -Kimler olacak, yahudiler ve hıristiyanlar, cevabını vermişler.
Sayfa 103Kitabı okudu
Baba duası
Saatçı Osman Efendi merhum, “Sakın oğullarınıza kızdığınızda beddua etmeyin.” der ve şu kıssayı anlatırdı: Birgün sahabe-i kiramdan bir zat, Peygamber-i Zişan Efendimiz'e gelmiş ve: “Ya Resulallah, benim bir tek oğlum var. Fakat bu oğlan beni yordu.” demiş. Babanın, böyle ciğeri yanmış bir hâlde, evladından şikâyet ettiğini gören
Tekerlemenin Tekerinde
Hadisi Şerifinde Peygamber Efendimiz buyurmuşlar ki fakir cennete zenginden beş yüz yıl önce girer
Sayfa 8 - April
Resim