“AKŞAM YILDIZI…”
başka bir deyişle ‘Zühre, Mavi Yıldız, Venüs’..
Hikaye bizi tam 12.000 yıl öncesine götürüyor. Kitapta birçok ilkin nasıl gerçekleşmiş olabileceğine dair teoriler anlatılıyor:
ilk tuzun nasıl keşfedildiği, ilk yalanın söylendiği, ilk savaşın başlatıldığı, ilk buğdayın bulunduğu, insanın iyiyle kötünün mücadelesi, çoklu tanrılardan tek tanrıya geçişi, ilk ibadetlerin nasıl yapıldığını, ilk köpeğin evcilleşmesi, satrancın ilk hali, aşkın ve hakikatın keşfedildiği o yıllara yolculuk yapıyoruz..
Ulu kayının gölgesinde yaşayan ulu ruha inanan ufak bir kabileyle başlıyor hikaye. O kabilede kaşları, kirpikleri, saçları olmayan bir bebek doğuyor. Lanetli olup kabilenin sonunu getireceğine inanılan nitekim de öyle oluyor. O felaketten kurtulan 4 kişi oluyor sadece: Sarıca, Çira, bebeği Parmak ve Köpekleri Tırnak. Birbirlerine söz vermiş ama sonrasında kaybetmiş 2 insanın yıllar sonra Göbeklitepe’de nasıl birleştiğine, aşkı Akşam Yıldızı’nda aramalarına tanık oluyorsunuz..
Ve Göbeklitepe;
hayat ile ölüm arasında bir geçit, bir tür göbek bağı.
İlk insanın tapınağı, atalarımızın parmak izi.
12000 Yıl önce o zamanki insanların hem bilgi hem de kullandıkları aletler bakımından nasıl inşa edildiği hala çözülemeyen Göbeklitepe’nin oluşumunun hikayesini de anlatıyor kitap. İdris Peygamber’den Hz Nuh’a ve Göbeklitepe ile bağlantı kurarak anlatan, okurken öğreten sürükleyici bir kitap buldum. İlgi alanınıza giriyorsa okumanızı tavsiye ederim.
Göbeklitepe muazzam bir geçmişe hizmet etmiş, okurken keyif aldığım bu yeri görmekte nasip olur umarım...