İnsan, tehlikeye atılmayı bilmeli, diyordu. Yaşamın mucizesini ancak, beklemediğimiz şeyler olup bittiğinde gerçekten anlıyoruz. Tanrı, güneşi her gün yeniden doğdurarak, bizi mutsuz kılan her şeyi değiştirmemiz için zaman tanıyor bize. Oysa biz her gün, böyle bir zamanın bize bağışlandığını görmezden geliyoruz, bugünün düne benzediği gibi, yarına da benzeyeceğini düşünüyormuş gibi davranıyoruz. Ama dikkatini yaşamakta olduğu güne veren kişi, o büyülü ânın varlığını keşfediyor. O büyülü an belki de sabah anahtarı kilide soktuğumuz dakikada, akşam yemeğini izleyen suskunluk sırasında, bize birbirinin benzeri gibi gelen binbir şeyde gizli. Ama öyle bir an var ve işte o anda yıldızlar tüm güçleriyle İçimize doluyor ve bizi mucizeler gerçekleştirmeye hazır hale getiriyor.
Sayfa 27
Ona yazdığım cevapta, biraz daha beklemesini, böylesine önemli bir bağlanışa karar vermeden önce özgür yaşamını biraz daha uzatmasını söyledim. Yazdığım mektubu yeniden okuyunca da yırtmaya karar verdim: Ben kim oluyordum da ona özgürlükten ya da bağlanıştan söz ediyordum? O, bu sözlerin ne anlama geldiğini biliyordu, oysa ben bilmiyordum.
Sayfa 22
Reklam
Kıskanıyordum onu. Yaşça benden büyük dosttu o, her şeyi bilen, dünyayı gezen, kanatları giderek büyüyen; oysa ben, bir yere kök salmaya çalışıyordum.
Sayfa 21
...Oturdum ve ağladım. Efsaneye göre, bu ırmağın sularına düşen her şey, yapraklar, böcekler, kuştüyleri, bunların hepsi ırmağın yatağında taşa dönüşürmüş. Ah! Yüreğimi bağrımdan söküp, akıp giden sulara atabilmek için neler vermezdim... Hiç acım kalmazdı o zaman, hiç pişmanlık kalmazdı içimde, anılarım olmazdı hiç.
Sayfa 19
yalnızca içinde bulunduğun anı yaşamaya çalış. eskiyi anımsamak, bizden daha yaşlılara özgüdür
Reklam
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.