Gayet akıcı, güzel duygularla, edebi olarak güzel cümlelerle beslenmiş bir kalemden tasavvuf ehlinin gönül erlerinden Ahmed Yesevi'nin hayatına şahitlik ettim. Şahitlik ettim diyorum çünkü resmen yaşadım bir kenardan seyrettim. Onlarla güldüm, onlarla ağladım, onlarla üzüldüm, onlarla ümitlendim.
Yetim, üç yaşındaki Ahmed ile başladık
Sen bilmezsin, lakin bazıları ihtiyar doğar.
...onlara beyhude oyalanmak yoktur; manayı duymak, yaymak, ateşe atılmak, susuzlara sâki olmak sonra o susuzluğun içinde dahi kavrulmak...
Aşık olmak, 'Aşk'la olmak hatta Aşk' olmak vardır.
"Dışı altın ile kaplanmış kara bir taştır o.Aldanma sakın rengine . Renk geçer gider, sen özü ara; suret silinip yiter sen sözü ara.Unutma, dünya hançeriyle yaralarsan gönlünü yara geçer de izi kalır .Sen kiymetsize değil , kıymeti sonsuz olana talip ol! Zira sultana köle olmak ,kölelere sultan olmaktan daha evladır..!"