Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Koyunculuk bir yörede toplu olarak yapılıyorsa, işten anlayanların birlikteliğiyle yapılan bir iştir. Çobanı, yemcisi, yüncüsü, celebi (satıcı) ve veterineri, bu işin içinde olmalıdır. Balıkesir, koyun yetiştiriciliğinde Türkiye'de ve dünyada bir marka olarak biliniyor. Bu yörenin veterinerleri, koyunculuk başarısının sessiz paydaşlarından birisidir. Koyunculuk adına bu yörede neler yapılıyor, doğru yapılanlar yanında veterinerlerin gördüğü yanlış uygulamalar var mı? Bunlar neler, gibi başlıklar üzerinden konu inceleniyor. Veteriner Hekim Harun Pir ile konuşmaya başladığımızda, saat akşam 20.00 idi. Yöreye gelen merinos ırkının tarihinden başladığımız sohbet, üç saatin sonunda aynı heyecanla devam ediyordu...
Izdırabın sonu yok sanma, bu alem de geçer, Ömr-i fani gibidir, gün de geçer, dem de geçer, Gam karar eyliyemez hande-i hurrem de geçer, Devr-i şadi de geçer, gussa-i matem de geçer, Gece gündüz yok olur, an-ı dem adem de geçer, Bu tecelli-i hayat aşk ile büktü belimi, Çağlıyan göz yaşı mı, yoksa ki hicran seli mi? İnleyen saz-ı kazanın acaba bam
Reklam
Ebû Bekir Varrak
- Diler misin bugün bile sohbet edelim? dedi. Dilerim, dedi. Çok söz söyleştiler. Pîr gitmek diledi ve dedi ki: Yâ Ebâ Bekir! Bugün seni Kur'ân okumaktan kodum. Ben şol arzuladığın Hızır'ım. Bir saat Hak ile sohbet eylemek bin yıl Hızır'la oturmaktan yeğrektir, dedi. Hızır gibi kişinin sohbeti âdemi Allah'tan alıkoyacak, geri kalan kişilerin sohbeti nice ola ? Var kıyas eyle
yunus'um emre
Abdin vücûd-i Hak’da fenâsı şeyhe hizmetle zâhir olur. Zîrâ hizmet ve sohbet varlığı ifnâ ve benliği izâle eder. İbrâhîm b. Edhem pîr-i Horasânî’ye hizmet edip murâda erdiği gibi. Zîrâ arkası ile dağdan hatab taşırdı. Ve meşâyih-i ümmiyyeden Yûnus Emre dahi bu hâl ile Hakk’a erdi. Hattâ getirdiği hatabın cümlesi doğru ağaçlar idi. Şeyhi Taptuk Emre onun sırrından suâl edicek “Sultânım, bu kapıya eğrilik sığmaz” diye cevâb verdikde Şeyh dahi bu sözden hazz edip “Söyle Yûnus’um söyle” demesiyle kelâm-ı Şeyh vaktinde mahalline rast gelmekle Yûnus’dan bu kadar kelimât-i irfâniyye ki sâdır oldu.
Sayfa 42
200 syf.
·
Puan vermedi
Her şey bir öğretmeni sevmekle başlar
Bugünkü kitabımız biraz kendi alanımla ilgili yaptığım okumalardan biri sayılabilir aslında. Bizlere alan okuması yaptırırken hocalarımız genelde makaleler ve alanyazınlar üzerinden gitmeyi tercih ediyorlar. Fakat şöyle de bir konu var ki okuduklarımızı ve öğrendiklerimizi nasıl hayata geçireceğimizi ya da mesleğe başladığımızda öğrencilerimiz
Her Şey Bir Öğretmeni Sevmekle Başlar
Her Şey Bir Öğretmeni Sevmekle Başlarİhsan Kartoğlu · Holden Kitap · 2023334 okunma
_Kanatsız uçmaya kalkışma! _Ham, pişkinin halinden anlamaz; öyle ise söz kısa kesilmelidir vesselâm. _O, kırmızı güldür, sen ona kan deme. O, akıl sarhoşudur, sen ona deli adı takma! _Hakiki olan vaadleri gönül kabul eder; içten gelmeyen vaadler ise insanı ıstıraba sokar. Kerem ehlinin vaadleri görünen hazinedir; ehil olmayanların vaadleri ise
Reklam
Varıp yoldaş olma sen uğursuza Komşu olma namussuza arsıza Sabah selamını verme pirsize Adamın başına bela getirir Muhib, yoldaş olma kalleş yar ile O yar da durmadı bir ikrar ile Sakın sohbet etme münkir kör ile Altının adını pula getirir
Sayfa 320Kitabı okudu
ızdırabın sonu yok sanma, bu alem de geçer, ömr-i fani gibidir; gün de geçer, dem de geçer, gam karar eyliyemez hande-i hurrem de geçer, devr-i şadi de geçer, gussa-i matem de geçer, gece gündüz yok olur, an-ı demadem de geçer. bu tecelli-i hayat aşk ile büktü belimi, çağlıyan göz yaşı mı, yoksa bu hicran seli mi? inleyen saz-ı kazanın acaba bam teli mi? çevrilen dest-i kaderle bu şuurun fi'limi, ney susar, mey dökülür, gulgule-i cem de geçer. ibret aldın okudunsa şu yaman dünyadan, nefsini kurtarıgör masiva-vü mafihadan, niyyet-i hılkati bul aşk-ı çıkar aradan, önü yoktan, sonu bo..dan bu kuru davadan, utanır gayret-i şefkatle cehennem de geçer. ne şeriat, ne tarikat, ne hakikat, ne türe, süremez hükmünü bunlar yaşadıkça bu küre, cahilin korku kokan defterini tanrı düre! marifet mahkemesinde verilen hükme göre, cennet iflâs eder, efsane-i adem de geçer. serseri neyzen'in aşkınla kulak ver sözüne, girmemiştir bu avalim, bu bedayi gözüne. cehlinin kudreti baktırmadı kendi özüne. pir olur sâki-i gülçehre, bakılmaz yüzüne, hak olur pir-i mugan, sohbet-i hemdem de geçer..
500 sene sonrada aynı hislerle ağlayış.. şehzadem...
ŞEHZADE MUSTAFA MERSİYESİ Meded meded bu cihânûn yıkıldı bir yanı Ecel Celâlîleri aldı Mustafâ Han'ı İmdat! Eyvanlar olsun! Bu cihanin bir yanı yıkılde zira ölum eşkiyaları Şehzade Mustafayı yok ettiler. Tulundi mihr-i cemâli, bozuldi dîvâni Vebâle koydılar âl ile Âl-i Osmâni. Yüzünün güneşi batti, divanı dağıldı Osmanlı sultanın hile ile
Hz. Mevlana'nın aynı zamanda dünürü, yani gelinin babası olan Selahaddin-i Zerkûbi-i Konevi anlatıyor: "Bir kış gecesi odasında Hz. Pir'le sohbet ediyorduk. Allah ve Resulullah aşkından bahsederken öyle bir hararet, öyle bir iç yangını geçirdi ki Hz.Pir, kapıyı açtı, dışarı çıktı, serinlemek için. Gitti gelmez, uçtu konmaz. Bekledim, bekledim gelmedi. Kapıyı araladım, baktım; namaza durmuş...Namaz kılıyor. Şimdi biter namazı, gelir diye biraz daha bekledim. Yine gelmeyince çıktım dışarıya, baktım; secdede. Şimdi kalkar secdeden diye bekledim; kalkmıyor hala secdede duruyor. Eğildim baktım, ona bir hâl mi oldu acaba, kalp krizini mi geçirdi , öylece kaldı diye. Eğildim baktım; ellerinin arasında başı, mübarek dudakları oynuyor. Ya zikirde, ya duada. Ağlamış. Gözyaşı, o soğuğun tesiriyle gözü ile tahta arasında buz tutmuş. Kendinde değil. Ağzı çalışıyor ama şuurunda değil. Eğer kaldırmaya çalışsam o buz parçası yanağındaki deriyi alacak, rencide edecek. Hohlaya hohlaya buzu erittim. Sonra kucakladım zorla aldığım içeri götürdüm. Soğuktan iyice hasta olmasın diye. " *** Hz. Mevlânâ'nın namazıydı bu efendim. İşimize gelse de gelmese de hakikat budur. Alnı secde-i Rahman'a değmemiş insanların, mükellefiyetlerini yerine getirmemiş insanların, kusurlarını itiraf edip özür dileyerek, " yaparım inşallah" demeyip de "ne lüzumu var efendim" diye Hz. Mevlânâ'ya sığınmalarının adı hoşgörü değil, olsa olsa boş görüdür... ***
Reklam
Geçer!!
Izdırabın sonu yok sanma, bu alem de geçer, Ömr-i fani gibidir, gün de geçer, dem de geçer, Gam karar eyliyemez hande-i hurrem de geçer, Devr-i şadi de geçer, gussa-i matem de geçer, Gece gündüz yok olur, an-ı dem adem de geçer, Bu tecelli-i hayat aşk ile büktü belimi, Çağlıyan göz yaşı mı, yoksa ki hicran seli mi? İnleyen saz-ı kazanın acaba bam teli mi? Çevrilir dest-i kaderle bu şu'unun fili mi, Ney susar, mey dökülür, gulgule-i Cem de geçer, İbret aldın, okudunsa şu yaman dünyadan, Nefsini kurtara gör masyad-ı mafihadan. Niyyet-i hilkatı bul aşk-ı cihan aradan, Önü yoktan, sonu boktan, bu kuru da'vadan Utanır gayret-i gufranla cehennem de geçer. Ne şeriat, ne tarikat, ne hakikat, ne türe, Süremez hükmünü bunlar yaşadıkça bu küre Cahilin korku kokan defterini Tanrı düre! Ma'rifet mahkemesinde verilen hükme göre, Cennet iflas eder, efsane-i Adem de geçer. Serseri Neyzen'in aşkınla kulak ver sözüne, Girmemiştir bu avalim, bu bedyi' gözüne. Cehlinin kudreti baktırmadı kendi özüne. Pir olur sakiy-i gül çehre bakılmaz yüzüne, Hak olur pir-i mugan, sohbet-i hemdem de geçer.
Neyzen Tevfik
Neyzen Tevfik
149 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.