Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Yasaklı bir şarkının hazin hikayesi...
Bu imtidâd-ı cevre-ki bahtın şitâbı var. Mihnet-medâr olan feleğe intisâbı var. Eyler nesîm-i subhu bize gird-bâd-ı gam. Bu rûzgâr-ı bî mededin inkılâbı var. İstiklal Mahkemelerinin asıp kestiği bir dönemde bir idam mahkumuna son arzusu sorulunca "Bu rûzgâr-ı bî mededin inkılâbı var." demiştir. Herhangi bir amaca matuf olmaksızın Nedim'in kaleme aldığı, Lemi Atlı'nın bestelediği bu eserin, bir idam mahkumunun darağacındaki son sözleri olacağını kimse bilemezdi. Hikayesi Atatürk'ten Adnan Menderes'e kadar uzanan yasaklı bir şarkının, ünlü bestekar Alaeddin Yavaşça tarafından bizzat dönemin Başbakanı Adnan Menderes'in isteği ile tekrar gün yüzüne çıkışı... Hikayenin detayını Beşir Ayvazoğlu'nun Altı Çizili Satırlar isimli kitabından veya küçük bir internet araması ile açık kaynaklardan bulabilirsiniz. İyi okumalar.
Kenan bölgesinde (Arabistan'ın kuzey sahası) bereket ile ilgili olarak, tabiatın gidişini idare eden ilâhlara insanlar kurban edilirdi. Tanrının hiddetini yatıştırmak için, Câhiliyye Araplarınca en kıymetli evlât olan, erkek çocuk takdim olunurdu. Bu insan kurbanının izleri Sâmi menşeli olan «semavi» dinlerde de devam etmiştir. Hz. İsa'nın insanlığı kurtarmak için, kendisini feda ettiği telâkkisi gibi. Bizzat İsa «Son Yemek»inde ekmeği kendi vücuduna, şarabı kendi kanına benzetmiştir ki, o kan insanlığın selâmeti uğruna dökülecektir. İslâmiyette kutlanan «Kurban bayramı» dolayısiyle anlatılan Hz. İbrahim'in oğlu İsmail'i kurban etme teşebbüsü hikâyesi mâlumdur. İnsan kurbanı âdeti Uzak-doğuda da vardı. Çin kaynakları Kore kavimlerinden Fu-yü'ların böyle bir geleneği olduğunu kaydederler. Bazı Moğol kavimlerinde ve Çin'de de bu âdetin bulunduğuna dair işaretler mevcuttur.
Sayfa 50 - Kültür Bakanlığı YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Abdülhamid'in büyük meblağlar harcayarak ayakta tuttuğu mekteplerden çıkanlar, niçin saklamalı büyük çoğunluk bu mektepleri ayakta tutan ve çok defa bizzat kuran hükümdara düşmandırlar.Şunu da unutmamalıyız,bu nesil İttihad ve Terakki’nin parlamentoda çevireceği dolapları nasıl bilebilirdi.Onun için Mithad'ın Anayasası’na inanıyordu,o anayasa ki melun eller tarafından daha tomurcukken boğulmamış olsa altın meyveler verecekti.İntelijansiya nesli için Meşrutiyet bir devayı küldür,Anayasa,bütün güçlükleri yok edecek,bütün tehlikeleri aştıracak bir tılsım.
Sayfa 136
Sanırım gelecekteki ben :)
Dostum, filozofların okulundan bir kez yakamı kurtardığımdan bu yana felsefi kurgulamalara asla uygun olmadığımı açıkça anladığımı ve bu alanı kendime tümüyle kapattığımı bilirsin; o zamandan bu yana birçok şeyi olduğu gibi bıraktım, birçok şeyi anlamaktan ve bilmekten vazgeçtim ve bizzat senin bana önerdiğin gibi, sağduyuma, içimdeki sese güvenerek, elimde olduğu kadar, kendi yolumda yürüdüm.
O zamandan beri birçok şeyi olduğu gibi bıraktım, birçok şeyi anlamak ve bilmekten vazgeçtim ve bizzat senin bana tavsiye ettiğin gibi, sağduyuma, içimdeki sese güvenerek, elimde olduğu kadar, kendi yolumda yürüdüm.
Hastings Muharebesi'nin yapıldığı 1066, bütün Britanyalıların zihnine kendi tarihlerini şekillendiren bir gün diye yerleşmiştir. Beş yıl sonra ve kıtanın yarısı kadar uzaklıkta muhtemelen daha da şekillendirici bir başka tarih ve muharebe gerçekleşmişti: Bu 1071'de İmparator IV. Romanos Diogenes komutasındaki Romalılarla Sultan Alp
Sayfa 87 - Ayrıntı YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Türk Tarihi Tetkik Cemiyeti Yüksek Başkanlığı'na [Mektubumuza açıklamadır] Mektubumuzda heyetinizin gözlemine çok şeyler arz olunduğunu zannederim. Bu görüşleri içeren mektup yazılıp zarfa konulduktan sonra çok önemli olduğu düşüncemizde bir defa daha beliren noktaları dikkatinize sunmayı önemli gördük. Son senelerde
Sayfa 61 - Demkar yayıneviKitabı okudu
Ve Gazzeliler hâlâ barbarca bir kuşatma ve bombaların tehdidi altındadır. Burası dünyanın en büyük açık hava hapishanesi gibidir. Ve tabii geri dönüş hakları global güçler tarafından tamamen göz ardı edilen, kamplarda adeta çürümeye terk edilmiş milyonlarca Filistinli göçmen de unutulmamalıdır. Üçüncü paradoks, bazı İsrail politikaları ciddiyetle eleştirilip lanetlenirken İsrail rejiminin ana yapısı ve bu politikaları üreten ideolojisi birliktelik hareketi tarafından hedef alınmamaktadır. Aktivistler ve destekçiler 2009 Gazze katliamını ve 2010'daki filotilla saldırısını protesto ettiler; yine de bütün bu protestolarda hiç kimse bu saldırganlıkların arkasındaki ideolojiye saldırmaya cesaret edememektedir. Siyonizm aleyhine tek bir protesto yoktur, çünkü Avrupa Parlamentosu bile bu çeşit eylemleri anti-Semitik olarak kabul etmektedir. Bu, şuna benzemektedir; Güney Afrika'nın baskıcı günlerinde Soweto katliamı ya da benzer acımasızlıkları protesto edebiliyordunuz ama apartheid rejiminin bizzat kendisini protesto etmenize izin yoktu. Son paradoks ise Filistin'in hikâyesinin başlangıcından bu güne basit bir kolonyalizm ve mal mülkü gaspı üstüne kurulu olmasına rağmen dünyanın bunu çok karmaşık bir durum olarak addetmesidir ki bunu anlamak zor ve durumu çözümsüz hale getiren bir olgu. Gerçekten de Filistin hikâyesi tarihte defalarca tekrar etmiştir.
Sayfa 16 - İnkılâp Yayınevi - Ilan PappéKitabı okudu
( Nuh’un büyükbabası Enok ) _Meleklerin Düşüşü ve Masonluk_ _İnsanoğulları çoğalınca, güzel ve alımlı kızları oldu. Melekler, göklerin çocukları onları görüp şehvet hissettiler. Birbirlerine dediler ki: “Gelin insanların arasından kendimize eşler seçelim ve onlardan çocuklarımız olsun.” Liderleri Semyaza onlara dedi ki: “büyük bir günahın cezasını
_İslam = Arapçılıktır. Asimilasyonla inananı araplaştırır. Her müslüman halk, araplaşmaya mahkumdur. Kuran’ın kendisi, Araplar için Arapça olduğunu söyler.(Şura 7) İnsanın tüm yaşantısı, giyimi, yemesi, içmesi, gezmesi, eğlenmesi, sevmesi, düşünmesi ve inanması “çöl bedevîlerinin kabile kanunu” ölçütlerine göre ayarlanmaktadır. İslamlaşarak milli
Reklam
Bizzat Alman milliyetçileri mahvetmişlerdi Almanya'yı.
Sayfa 197 - İletişim çeviri Hulki Demirel 3.BaskıKitabı okudu
_Asıl mesele, şimdiye dek kimsenin görmediğini görmek değil fakat daha çok şimdiye dek kimsenin düşünmediği bir şeyi düşünmektir. Dolayısıyla bir filozof olmak, doğa bilimcisi olmaktan çok daha fazla şey talep eder. _Orta çağlar bize tecrübe etmeksizin düşündüğümüzde nereye gideceğimizi gösterdi. Yaşadığımız yüzyıl da düşünmeksizin tecrübe
Türk Destanının Tasnifi -4-
Bu son makalemde biraz da mehaz göstermek ve destanların tasnifi yolunda çalışacaklara bazı pratik maslahatlarda bulunmak isterim. Umum Türk mikyasında destanlarla uğraşmak bugün de epey güçtür. Çünkü bunlar edebî Türk lehçelerinden birine çevrilmiş ve istifadesi kabil bir şekle sokulmuş değildir. Bunları ya muhtelif ecnebi dillerde yazılan
Türk Destanının Tasnifi
– I – Millî destanlar, tarihi vak’aları tasvirden ziyade milletin yüksek millî duygularını in’ikâs ettiren, tamamıyla ve yahut az çok tarihe müstenit bir ideal âlemi gösteren halk edebiyatı eserlerinden ibarettir. Millî destanlar (épopée) meselesini ciddi surette tetkik edenler Fransız (Roland), Alman (Nibelungen Lied), Rus ve Hintlilerin
115 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.