Tıpta "plastik cerrahi" diye bir alan var. İnsanı iç güzelliği, kalp safiyeti, diğergâmlığı, takva ve ahlakı ile değil, sadece beden özellikleri ile değerlendiren "kaporta medeniyeti", vücudunda cerrahi müdahaleye uğramayan nokta kalmamış dışı cilalı içi çürümüş insan tipi üretmekle meşgul... Haris, bencil mütekebbir, kişiliksiz, haya ve ahlak fukarası, edepten bînasip, şefkat ve merhamet yoksunu ama "güzel" ve "yakışıklı" tiplere özendirilen nesillerin oluşturduğu bir toplumun çürümesinden daha doğal ne olabilir?
Tıpta 'plastik cerrahi' diye bir alan var. İnsanı iç güzelliği, kalp safiyeti, diğergamlığı, takva ve ahlakı ile değil sadece beden özellikleri ile değerlendiren 'kaporta medeniyeti' vücudunda cerrahi müdaheleye uğramayan nokta kalmamış dışı cilalı içi çürümüş insan tipi üretmekle meşgul. Haris, bencil, mütekebbir, kişiliksiz, haya ve ahlak fukarası, edepten bînasip, şefkat ve merhamet yoksunu ama 'güzel' ve 'yakışıklı' tiplere özendirilen nesillerin oluşturduğu bir toplumun çürümesinden daha doğal ne olabilir?!
Reklam
Nottingham Üniversitesi Tıp Okulu'nun diseksiyon salonundayız. ''Dokun'' diyor bana Dr. Ben Olivere ve dikkatimi bir erkek kadavrasının üst göğüs bölgesindeki gevşek bir boru parçasına çekiyor. Borunun tatbikat amaçlı kesildiği kesin. Ben eldivenli parmağımı borunun iç kısmına daldırıp dokuyu hissetmemi söylüyor. Söylediğini yapıyorum: pişmemiş hamur izlenimi veriyor bana sanki bir canneloni silindiri gibi. Ne olduğuna dair hiç bir fikrim yok. ''Aort'' diyor Ben, gurura benzer bir ifadeyle. Cidden şaşırıyorum. ''Öyleyse buda kalp mi?'' diye soruyorum, hemen yanındaki biçimsiz topağı işaret ederek. Ben başıyla onaylıyor. ''Bunlar da karaciğer, pankreas, böbrek, dalak.'' Karın içindeki organları sırayla işaret ediyor ve kimi zaman birini kenara çekerek, altında ya da arkasında kalan organı ortaya çıkarıyor. Bunlar eğitim amaçlı plastik maketler gibi sabit ve sert değil: aksine kolaylıkla sağa ve sola oynayabiliyorlar. Gördüklerim belli belirsiz su balonlarını çağrıştırıyor. Bölgede başka bir sürü şey daha var: birbirine dolanmış kan damarları, sinirler ve tendonlar, metrelerce bağırsak. Hepsi sanki gelişi güzel bir araya getirilmiş, bir zamanlar insan olan bu zavallı, isimsiz şahıs sanki kendisini telaşla apar topar paketlemiş gibi. Bu karman çorman bölmenin karşısında hareketsiz bedenin bir zamanlar oturup kalkmasını, düşünmesini, gülmesini ve yaşamasını mümkün kılan işlevleri nasıl olup da yerine getirdiğini gözümde canlandırmak olanaksız geliyor o an.
Sayfa 160 - DOMİNGO YAYINLARIKitabı okudu
Kalp plastik gibidir, azıcık zorlaşan kabarır, ama aşırı bir zorlama onu patlatmaz. Tuhaftır ama bazen de hiç denecek kadar, az bir şey onu sıkarsa, kırılmaya yeter.
Kalp plastik gibidir, azcık zorlarsan kabarır, ama aşırı bir zorlama onu patlatmaz. Tuhaftır ama bazen de hiç denecek kadar az bir şey onu sıkarsa, kırılmaya yeter.
Kalp plastik gibidir, azcık zorlarsan kabarır, ama aşırı bir zorlama onu patlatmaz. Tuhaftır ama bazen de hiç denecek kadar az bir şey onu sıkarsa, kırılmaya yeter.
Reklam
Yaşlanmadaki sorun, birbiri ardına eskiyen farklı farklı şeyler değildir— her kahrolası şeyin hep beraber ve aynı anda eskimesidir. Yaşlanmayı durduramazsınız. Gen terapileriyle, organ yenilemeleriyle ve plastik cerrahiyle ona karşı koyabilirsiniz. Ama eninde sonunda size yetişir. Yeni bir akciğer alırsınız, kalp kapakçıklarınızdan biri iflas eder. Yeni bir kalp alırsınız, karaciğeriniz havalı bir çocuk havuzu kadar şişiverir. Karaciğerinizi değiştirirsiniz, bu sefer de kafanızda bir felç patlak verir. Yaşlanmanın kozu da budur zaten: beyinleri değiştirmek hâlâ olanaksızdır. İnsanlar daha uzun yaşayabiliyorlar ve yaşıyorlar da-fakat o yılları hâlâ yaşlı insanlar olarak geçiriyorlar.
Sayfa 15 - İthaki YayınlarıKitabı okudu
Yine kadın hekimlerin özellikle erkek egemenliği olan kimi cerrahi uzmanlık alanlarının dışında , kadın rolüne uygun olan çocuk sağlığı ve hastalıkları , aile hekimliği , kadın doğum , cildiye , KBB gibi alanları daha çok tercih etmek tedirler . Erkek hekimler ise daha çok beyin cerrahi , kalp ve damar cerrahi , plastik cerrahi ve spor hekimliği gibi daha prestijli ve kazanç getirici alanlarda uzmanlaşmayı tercih etmektedirler
Sayfa 122 - Açılım kitapKitabı okudu
İzzeti Allah'ta bulan muvahhid, kalp huzuru içindedir, geçmişe dair pişmanlığı ve geleceğe dair kaygısı yoktur. Zira kalp, yaratılışına uygun olan izzeti Allah ile bulmuştur. Allah'ın dışında izzet arayan kişi ne yaparsa yapsın aradığını bulamaz. Sürekli bir kaygı ve stres hali yaşar. Zahiren bir izzet elde etse de iç dünyasında daimi bir huzursuzluk vardır. Allah'tan olmayan izzet, vücuda sonradan monte edilmiş bir plastik bir uzuv gibidir. Görüntü olarak vardır fakat işlevi yoktur. Bu nedenle olsa gerek, dünya azizler(!); psikiyatri desteği ve antidepresanlarla ayakta durmaktadır. Malın, gücün, şöhretin, siyasi ve askeri imkanların getirdiği izzet, onları ayakta tutmaya yetmemektedir.
Sayfa 223Kitabı okudu
Geri16
70 öğeden 61 ile 70 arasındakiler gösteriliyor.