Halk ile aydın arasındaki mahiyet farkı nedir?
Halkı halkı yapan şey ile aydını aydın yapan şey birbirinden farklıdır. Mesela ırk halkı halk yapan şey değildir zira aydın da aynı ırktandır. Halkı halk yapan kendi geleneğine kendi tarihine kendi mazisine sadakattir aydınınki ise ihanet. Aytmatov'un tabiriyle aydın tam anlamıyla bir mankurttur. Bunun aksine maziye sadakatin gerektirdiği ihsaslara sahip olan kendi ben-idrakine göre istikbalini düşleyen topluluktur halk. Halkın içinden çıkan bilginlere halkın değerlerini savunanlara ise alim ya da arif denir. Bu yüzden halkın içinden çıkan şamanlar, kahinler büyücüler kendi haklarına ihanet etmezler. İhanet etmedikleri için de halk, şamanına kahinine, büyücüsüne itibar eder. Alimler de böyledir ; halkın tahassüslerini paylaşan, halkın içinden çıkan birisidir alim. Aydın ise vücuda monte edilen plastik bir kalp gibidir;bir nevi montaj ürünüdür.
"Ah işte buldum!" "O ne ?" "Hediye. Her kutudan bir tane çıkıyor." Eline bir şey düştü. Will uzunca bir süre bu şeye baktıktan sonra, mükemmelce oyulmuş dudakları yavaşça beliren bir tebessümle kıvrıldı. "Ne?" Şakalaşarak dirseğimle dürttüm. Elimi tuttu. "Bu harika. Sana daha iyisini alana kadar yani." Ve parmağıma mor, plastik bir yüzük taktı. Yüzük parmağıma tam oldu. İkimizde bir süre elime baktık. Plastik bandın üst kısmı, kalp şeklinde oyulmuştu. Parmağımı kalbin üstünde gezdirdim. "Şimdi ne zaman istersen eline bakabilirsin. Ben yanında değilsem bile bileceksin." Sıcak parmakları benimkilere dolanırken göz göze geldik. "Neyi bileceğim?" Diye fısıldadım "Kalbimin sende olduğunu. Seni sevdiğimi."
Sayfa 161Kitabı okudu
Reklam
Belki de ölüyorum. Uğursuz şekiller yatağımın etrafını çevreliyor: kalp monitörleri, oksijen tüpleri, serum şişeleri, plastik boru sarmalları- ölümün bağırsakları. Göz kapaklarımı kapatıp karanlığa süzülüyorum.
Sayfa 293 - Pegasus yayınlarıKitabı okudu
mark petrie!! Yine çok haklı.
Uykuya dalmadan önce yetişkinlerin ne kadar tuhaf olduğunu düşündü. Korkularını atıp uyuyabilmek için yatıştırıcı ilaçlar, uyku hapları alırlar veya içki içerlerdi. Oysa korkuları o kadar sıradan şeylerdi ki... işini kaybetme korkusu, para, öğretmen bana kızar mı, karım hala beni seviyor mu, arkadaşlarım kimler... Bunlar bir çocuğun karanlıkta yatarken duyduğu korkuların yanında çok hafif kalırdı; çocuk bunları kimseye itiraf edemezdi, tek ümidi kendisini anlayacak başka bir çocuk bulmaktı. Yatağının altındaki veya bodrumdaki umacıyla başa çıkmak zorunda kalan bir çocuk için grup terapileri, psikologlar falan yoktu. Her gece bu savaşı tek başına sürdürürdü ve tek tedavisi, hayal gücünün dondurulduğu dönemdi ki, buna yetişkinlik deniyordu. İşte kısaltılmış haliyle bu düşünceler aklından geçti. Bir gece önce Matt Burke bunun gibi karanlık bir şeyle karşılaşmış, korkudan kalp krizi geçirmişti; bu gece böyle bir şeyle Mark karşılaşmış, on dakika sonra elinde tuttuğu plastik haçla uyumaya başlamıştı. Yetişkin adamlarla oğlan çocukları arasında ne büyük bir fark vardı.
Sayfa 281
Bir ruh, düşmanlıkla baktığı bir ruha fayda sağlayamaz. Ruh ruhun düşmanlığını görür. Kalp kalbin halini hemen hisseder, düşmanlık hissetti mi, artık sana kapıları kapatır. Sen istediğin kadar kibarlık göster, karşındaki kalp, senin kalbindeki nefretin kokusunu alıverir, yüzündeki tebessümün sahte olduğunu anlayıverir. Ruhu aldatamazsın. Ruh
Sayfa 263 - İz YayınlarıKitabı okudu
400
400.gün... Evet sevgili tam 400 gündür hasretini çekiyorum. Bir gün bile senden vazgeçmedim. Bir günüm yok ki sana ihtiyaç duymadığım. Bir günüm yok ki seni aramadığım. Sakın işleri kendin için zorlaştırıyorsun deme sevgili, senden de bunlar duymayayım. Ne hissettiğimi ne sen ne de başkaları biliyor. Neler yaşadığım bir tek ben biliyorum. Artık
Reklam
Alıntı
Biz Büyüdükçe. Çocuk yaşta o kadar kolay ki mutlu olmak. Bakkalın verdiği fazladan bir şekerli sakız, yerde bulduğumuz 3 santim çapında plastik bir taso, su birikintisinden geçerken zıplayarak geçmek ve ıslanmak... Bunlardı bizi mutlu edenler, yüzümüzü gülümsetenler ve aynı zamanda da gözlerimizin ta içini. O zamanlar kalp kırıklığı yok hiç, hayal
Yaşlanmadaki sorun, birbiri ardına eskiyen farklı farklı şeyler değildir— her kahrolası şeyin hep beraber ve aynı anda eskimesidir. Yaşlanmayı durduramazsınız. Gen terapileriyle, organ yenilemeleriyle ve plastik cerrahiyle ona karşı koyabilirsiniz. Ama eninde sonunda size yetişir. Yeni bir akciğer alırsınız, kalp kapakçıklarınızdan biri iflas eder. Yeni bir kalp alırsınız, karaciğeriniz havalı bir çocuk havuzu kadar şişiverir. Karaciğerinizi değiştirirsiniz, bu sefer de kafanızda bir felç patlak verir. Yaşlanmanın kozu da budur zaten: beyinleri değiştirmek hâlâ olanaksızdır. İnsanlar daha uzun yaşayabiliyorlar ve yaşıyorlar da-fakat o yılları hâlâ yaşlı insanlar olarak geçiriyorlar.
Sayfa 15 - İthaki YayınlarıKitabı okudu
155 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.