Dünyada hiçbir şey, temiz ve sakin, fakat yoksullukla dolu bir ev kadar zarif olamaz.
Nietzsche, Rimbaud, Van Gogh gibi büyük güneşler, kutsal gök gibi aynı kaderle ıstırap çekecek insan güneşleridir. Ancak batıp kaybolduktan sonra onların parlaklıklarını fark ederiz. Onların batışlarından ötürü döktüğümüz göz yaşları, yeni güneşlerimizi görmemizi engeller. Geriye, ileriye bakar fakat hiçbir zaman gerçeğin gözüne bakamayız. Eğer arada sırada bizi ısıtan, aydınlatan kütleye sevgi gösterirsek, bu sevgimizi, ezelden beri parıldayan güneşlere yöneltmeyiz. Hiç düşünmeden tüm boşluğun güneşlerle dolu olduğu gerçeğini kabul ederiz.
Reklam
[...] şiirler bir müzik aletinin akord edilmesine benziyordu.
Siyah ve yine siyah. Rembrandt ve Franz Hals siyah kullanmadı mı? Hem sadece siyah değil, yirmi yedi çeşit siyah kullandı. Bütün mesele ne çeşit siyahın nasıl kullanılacağındadır.
Tabula rasa. Yaratılışlarının gerçek ismi bu. insan, yılanların yağmur gibi yağdığı Adem'in dünyasına doğru kayıyor. Gelişme hiçbir şeyi açıklamıyor. Zamanın başından beri habersiz, sonuna kadar da beraber olacağız. Yıldızlar, yıldız kümeleri, kıtalar akıyor, insanlar birlikte akıntıya kapılmış sürükleniyor, evrende her şey boşluğun bir noktasına doğru akıyor. Tanrı da muhtemelen akıyor, hem de yaratıklarıyla beraber.
Sayfa 351Kitabı okudu
Her gün kendi kendime, yaşamak isteyip istemediğimi sorar dururum.
Sayfa 150Kitabı okudu
Reklam
344 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.