Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
"Gevezeliğimle sizi yordum" diyen birine şöyle cevap verir Aristoteles: "Zeus aşkına! Hayır, hiç de yormadınız, dinlemedim ki!"
düşüncenin hürriyeti bedel ödemektir
Bir düşüncenin kendisini yeryüzünden özgürleştirmeyi reddedeceği ölçüde iyi olduğunun ileri sürülmesi, modern "aydınların" tinsel hayatın tarih kayıtlarında göze batan bir yere sahip olmalarını kesinleştirecek bir şeydir. Hiç şüphesiz bu insan sınıfının hisleri, "İnsan kımıldamadan olduğu yerde kalmak ve kökleri doğduğu toprakta gömülü kalmak üzere yaratılmış bir bitki değildir." dersini veren Plutarkhos'tan beri değişmiştir.
Reklam
“Mağlup düşenletin eşyaları daima galip gelenlerin ismini taşır.”
Direktuvar'ın Ve Konsüllüğün Bakanı (1977-1802)
"Bu olayla birlikte Fauche, Bonaparte karşısında saygınlık kazanır ama onun sevgisini kazanamaz. Zira otokratlar hatalarına, haksızlıklarına dikkat çeken kimselere asla minnet duymazlar ve savaş esnasında kralın hayatını kurtaran, bir bilgenin isabetli öğüdü uyarınca hemen kaçmak yerine kralın müteşşekkir kalmasını bekleyen ve bu arada kellesini yitiren Plutarkhos hikayesi ebediyen geçerli kalır. Krallar kendilerini bir zaaf anında görenleri, despot mizaçlar kendilerinden bir kez olsun daha akıllı çıkan danışmanlarını sevmezler."
Sayfa 141 - Can Yayınları
İskender .... hem içkiyi severdi hem de epeyce asabi idi.
Sayfa 6 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Reklam
128 syf.
8/10 puan verdi
Okuyun arkadaşlar okuyun
Puanım 4/5. (%78/100) Plutarkhos'tan okuduğum ikinci kitap bu. (İlki tabi ki İskender ve Sezar'dı) Elimde Demosthenes ve Cicero da bulunuyor. Zaten Türkçe'ye çevrilen sadece 3 kitabı var. Devamının geleceğini düşünüyorum çünkü Paralel Hayatlar serisinde daha 24 kitap bulunuyor. Theseus hakkında oldukça fazla bilgim vardı. (Oidipus Kolonos'ta, Euripides'in Hippolytus'un da, Seneca'nın Phaedra'sında karakter olarak görülüyor. Ayrıca daha modern eserlerde de adı geçen bir karakter mesela M. Miller'ın Kirke adlı kitabında.) Romulus ise adını çok duyduğum fakat hayatına dair ayrıntıları bilmediğim birisiydi. Kitapta ikisinin adını görünce şehir kurdukları için bir araya getirildiğini düşündüm. Tabi ki bu iki ünlü ismin bir araya gelmesinde Atina ve Roma'yı kurmaları var ama bunun dışında birçok ortak özelliğe sahipler: Birisi Ares'in diğeri de Poseidon'un oğlu, yönetim biçimleri benzer, savaşçı olmaları ve kadınlarla ilgili bir çeşit olaylara karışmaları gibi. Yine okuması oldukça kolaydı. Plutarkhos oldukça sade ve anlaşılır bir dilde yazıyor. Euripides, Homer ve Seneca gibi önemli isimlerden de örnekler veriyor. Kesinlikle okunması gereken bir yazar. Goodreads'te 70 civarı, 1000kitap'ta ise 50'den az okunmuş bu kitap. Kitapçılarda çok satan kısmından çıkmayan kişisel gelişim kitaplarına kıyasla böyle kaliteli Yunan ve Roma'lı yazarları bilmek önemli diye düşünüyorum.
Theseus - Romulus
Theseus - RomulusPlutarkhos · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2015196 okunma
Peter Abelard'ın Historia Calami­ tatum Mearum'u bu türden bir karışık biçimi yansıtır; burada ilk biyografik değerler itiraf temelinde ortaya çıkmaya başlar (ama bi­raz insana-karşı bir tını barındırırlar) ve ruh, Tanrı'da olmasa da, beden kazanmaya başlar. Kişinin kendi hayatıyla ilişkili biyografik konumu, yani biyografik değerin yönetimindeki konum, Petrar­ca'daki itiraf konumuna egemendir, gerçi bir dirençle karşılaşmak­tadır. İtiraf veya biyografi, gelecek nesiller veya Tanrı, Aziz Augus­tinus veya Plutarkhos, kahraman veya keşiş: Bu ikilem (ikinci al­ternatife yönelme eğilimiyle) Petrarca'nın hayatı kadar yapıtların­ da da varlığını korur ve en açık ifadesini (gerçi biraz basit bir ifa­dedir) Secretum'unda* bulur. (Aynı ikileme, Boccacio'nun hayatı­nın ikinci yarısında da rastlarız.) Rönesans'ın başlangıcında, itiraf tonu çoğunlukla bir hayatın biyografik kendi-içinde-kapsanmışlığı­nı ve ifadesini istila eder. Ama nihai zafer, biyografik değerin olur. Aynı türde bir çarpışmayı ve mücadeleyi, aynı tavizleri ve ilkeler­ den birinin aynı zaferini, modern günlüklerde de bulabiliriz. Gün­lükler bazen itiraf niteliğinde bazen de biyografi niteliğindedir: Tolstoy'un son günlüklerinin hepsi, itiraf niteliğindedir, elbette ula­şabildiklerimizden değerlendirdiğimiz kadarıyla;** Puşkin'in gün­lüğü düpedüz otobiyografiktir; genelde tüm klasik günlükler oto­biyografiktir -tek bir pişmanlık tonuyla açıklanırlar.
“...oysa gevezeler devamlı konuştukları için kimseyi dinlemezler.”
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.