Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.36.25
Pınar Küçük
Pınar Küçük
@pnrkuckk
Instagram: kitap.kedi.cay 〤
Kitapsever ღ
Kedisever ღ
Çaysever ღ
Hemşire
AÖF ( Türk Dili ve Edebiyatı )
Kocaeli
185 okur puanı
Ocak 2020 tarihinde katıldı
Şu anda okuduğu kitap
Okuma Hedefleri
Herkese merhaba, Peyami Safa’nın kalemi ile tanıştığım bu kitabı dün bitirdim ancak yorumumu bugün girmeye vakit bulabildim.
Neriman ve Şinasi kitabımızın ana karakterleri. Daha çok Neriman’ın Avrupalılaşma isteği, ruhsal durumları, değişimi, özentisi anlatılıyor eserde.
Neriman’ın hep daha modern, daha gösterişli bir hayata olan hevesi, 7 senesini verdiği Şinasi ile zaman geçtikçe aralarının bozulmasına sebep oluyor.
İçsel çatışmalar, ruhsal durumlar gözler önüne seriliyor.
Güzel ve keyifli bir okumaydı. Garp ve Şark’ın arasında sıkışıp kalan Neriman’ın bu kısa fakat dokunaklı hikayesini okumanızı tavsiye ederim..
Herkese merhaba.
Büyük bir beklentim olmadan elime aldığım bu kitabı okurken, oldukça eğlendim. Gerçekten beklentimin üzerinde çıktı diyebilirim, okuma keyfi açısından.
Kurgusunu beğendim, merak uyandırdı. Dili ise muazzamdı, çok doğaldı, çevirmen işinin hakkını vermiş diyebilirim. Çoğu zaman güldürdü, eğlendirdi ve düşündürdü beni bu kitap.
Ana karakterimiz olan Horatio, gerçekten çok samimi, çok sempatik bir tip olarak tasarlanmış ve okurken hemen ona ısınıyorsunuz. Kendi iç konuşmaları, sitemleri, dikkat dağınıklığı hep çok sempatikti.
Konusu ise 3 yabancı gizemli bir kitap tarafından bir araya geliyorlar türlü vesilelerle. Kitap ise herkesin kendi hayatını anlatıyor ve bir de numara yazılı orada, Tanrı’nın numarası. Kendisine kısaca Tio dediğimiz karakterimiz bu numarayı arıyor çünkü gerçekten çıkmazda hissettiği bir dönemden geçiyor. Tanrı ile konuşmaları ise beklediğinden absürd geçiyor. Kafasında oluşturduğu Tanrı’dan çok uzak bir Tanrı ile konuşuyor. Ya da konuştuğunu zannediyor...
Daha sonrasında Alice ve L.V karakterleri ile gizemli olaylara tanık oluyorlar ve sonrasında bir yolculuğa çıkıyorlar ve yine gizemli olaylarla karşılaşıyorlar.
Eğlenmek isterseniz okuyun derim, asla sıkıcı değil. Akıcı ve merak uyandırıcı. Uzun bir sürede okudum ben ama bunun sebebi yeni hobim Amigurimi ile oldukça fazla zaman geçirmemdi.
Neyse kitaplarla kalın :)
Herkese merhaba,
Kendine Ait Oda kitabını uzun zamandır merak ediyordum ve temin edip hemen okumaya başladım. Kitabın dili beni çok yordu açıkçası öncelikle bundan bahsedeyim size. Çok ağır ilerledi kitap, bazı yerlerinde afakanlar bastı bana. Bu zannediyorum ki çeviriden kaynaklıydı. Başka bir yayınevinden alıp tekrar okuyabilirim belki. Kitabın
Okur Takip Önerileri
Herkese merhaba,
Harry Potter serisinin 2. kitabını bitirdim ve hemen açıp filmini izledim. Gerçekten çok sürükleyici bir macera daha yaşattı bana Potter. Severek ve sıkılmadan okudum serinin 2. kitabını da.
Kitabını okuyup sonradan filmini izlediğim her kurguda olduğu gibi, filmlerde çok fazla eksikler buldum. Filmi de güzeldi ama uzunca bir kitabı 1-2 saatlik filme indirgemeye çalışınca çok hızlı ve anlaşılmaz şekilde gelişebiliyor olaylar. Neyse ki burası film eleştirisi yapacağım bir yer değil :)
Potter yaz tatilinde küçük bir ev cini ile karşılaşıyor ve cin ona Hogwarts'a geri dönmemesini, başına bu sene çok kötü şeyler geleceğini söylüyor. Ama Harry Potter, Dursley'lerin yanında kendisini öylesine yalnız hissediyor ki, bir an önce tatilin bitip yeni dönemin başlamasını sabırsızlıkla bekliyor. Ve dolayısıyla böyle bir uyarı Harry'i okula dönmekten alıkoymuyor.
Okula döndüğünde ise gizemli olaylar Potter'ın ve yakın arkadaşları Ron ve Hermione'nin peşini bırakmıyor. Okula düzenlenen saldırılar ve Sırlar Odası'nın tekrar açıldığına dair söylentiler, Harry Potter'ın duyduğu gizemli sesler kendilerini yeni bir maceranın ortasında bulmalarına sebep oluyor.
Kurgusuna bayıldığım bir seri kitabıydı. Diğer kitapları okumak ve filmleri izlemek için sabırsızlanıyorum. Sanırım ben de Harry Potter ile tanışıp sıkı fanatik olanlar gibi olacağım. Hayırlısı olsun :))
Kitaplarla kalın.
Harry Potter ve Sırlar OdasıJ. K. Rowling (Robert Galbraith) · Yapı Kredi Yayınları · 201939,5bin okunma
Herkese merhaba...
İsmini çok duyduğum, sürekli gördüğüm ama okumak için çok geç kalmış olduğumu düşündüğüm bu harika kitabı bugün gözyaşları içinde bitirdim. Gerçekten yüreğime dokunan, beni derinden sarsan bir kitap oldu Uçurtma Avcısı.
Afgan iki çocuğun dünyasını anlatan, bu muazzam kitabı herkesin okumasını tavsiye ederim. Hasan ve Emir,
Herkese merhaba.
Posta Kutusundaki Mızıka kitabını 2. kez okudum. Zaman zaman önceden okuduğum ve aklımda çok bir şey kalmayan kitapları tekrar elime alırım. Bu da onlardan biri. İlk okuduğumda bol bol altlarını çizdiğim cümleler olmuş, bol bol post-it yapıştırdığım yerler olmuş.
Bu okuyuşumda da ilk okuduğum ve işaretlediğim yerleri çok beğendim. Aşırı aşırısı sevdim mi? Hayır. Ünlü düşünürlerden alıntılar, ressamlardan, yazarlardan alıntılar kitaba güzel bir hava katmış. Yazarın mektup diliyle bize ulaşması güzeldi. Bir çok konuya temas edilmiş, yerinde ve doğru tespitler yapılmış.
Zaten bu kitabı okuma sürecimde bol bol alıntılar yaptım.
Bazı yerleri beni sıksa da, anlamlı bulamasam da genel anlamda güzel bir kitaptı. Okumanızı tavsiye ederim, çünkü içerisinde güzel temaslar var, kendinize muhakkak pay çıkarabileceğiniz kısımlar var.
Kitaplarla kalın.
Herkese merhaba.
Bu zamana kadar çok kitap okudum ve çok beğendiklerim de oldu. Efsuncu Baba'da onların içerisinde yerini aldı diyebilirim.
Hüseyin Rahmi Gürpınar'ın kalemi ile bu kitap sayesinde tanıştım. Günümüz Türkçesi ile bizlere sunulmuş olan bu eserden herkesin istifade etmesini isterim.
Yazarımız düşüncelerini bizimle bir hikaye sonrası örneklendirmeler vererek paylaşmış. Gerçekten çok çok çok beğendiğim bir kitap oldu. Eleştirdiği konuları gayet haklı buldum yazarın, çok güzel noktalara temas etmiş bu eserinde.
Büyücülüğün, hacılığın ve hocalığın eserin yazıldığı tarihte revaçta olması eleştirilmiş fakat yıl oldu 2021 hala üfürükçü hocalardan medet uman büyük bir güruh var. Asla değişmeyen zihniyetler ve körü körüne bağlılık var.
Hakikaten muazzam kaliteli bir eser, herkesin okumasını isterim. Okutturmanızı da isterim. Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları'na ayrıca teşekkürü borç bilirim bu güzel eseri günümüze uyarlayıp bizlere ulaştırdığı için.
Kitaplarla kalın.
Merhabalar, 2020 senesinin son düzlüğünde okuduğum en yürek dağlayan kitap ödülünü “ Yaşamak “ kitabına veriyorum.
Ya içim kıyıldı okurken, bir yaşama bu kadar acı nasıl sığar diye düşünmeden edemedim. Tabii ki bu bir kurgu lakin görmediğimiz, bilmediğimiz nice yaşamlar vardır bu şekilde eminim ki. Gerçekten çok ağladım ve yaşamanın değeri ve değersizliği arasında bocaladım.
Neydi “ yaşamak “ ? Nasıl yaşardı insan? Hangi şartlarda, hangi koşullarda adına yaşamak denirdi? Okuyacağınız bu kitapta yıkım üzerine yıkım yaşayan Fugui’nin nasıl yaşadığına tanık olacaksınız. İnsan öyle bir varlık ki her koşula bir şekilde ayak uydurmak zorunda kalıyor. Ve hayat öyle acımasız ki, daha kötü başıma ne gelebilir ki diye isyan ettiğinizde dibin dibini gösterir insana. Bilin isterim ki dibin dibi sonsuzdur...
Gerçekten beni allak bullak etti bu kitap. Beğendim, son 100 sayfayı bir oturuşta okuyacak kadar içine aldı beni kurgu. Tavsiye ederim, çıkarımlarda bulunacağınız bir eser.
Kitaplarla kalın ve unutmayın ki, kimseye taşıyabileceğinden fazla yük verilmez.
Herkese merhaba.
Pandemi döneminde okuyup, okuyabileceğim en anlamlı kitabı okudum sanıyorum.
Kızıl Veba Jack London’un 1912 yılından, 2010 dönemlerine bakış attığı bir kitap. İlk “ kıyamet sonrası “ edebiyatı yapıtlarından biri. Ta 1912 yılından günümüz dönemlerine bakış atılması ne tuhaf. Okurken bu tuhaflığın, değişik hissiyatı eşlik etti
Herkese merhaba!
Harika bir Madeline Miller kitabı daha okudum da geldim. “ Ben Kirke “ kitabı ile tanışmıştım yazarla ve Akhilleus’un Şarkısı kitabını da çok merak ediyordum. Çok fazla öneriliyordu çünkü. İyi ki okumuşum diyorum. Kirke gibi sürükleyici ve müthiş bir kurguya sahip. Mitolojiyi sevdirdi bu yazar bana.
Akhilleus, Thetis adındaki deniz tanrıçası ve ölümlü bir kralın oğlu olarak dünyaya geliyor. Kendisi de bir ölümlü. Fakat Akhilleus bir “ Aristos Achaion “ yani kuşağının en iyisi, en iyi savaşçısı ve en güzeli anlamında. Akhilleus’un yoldaşı Patroklos ile birlikte geçirdikleri güzel anılar kurgunun en sıcak tarafları diyebilirim. Birbirlerine olan sevgileri muazzam derece de güzel anlatılmış. Bir kehanetle sislenmiş olan Akhilleus, Troyalı’lar ile girecekleri savaşta Hektor ölürse kendisi de ölecek ( yani Hektor’u öldürürse )... Çünkü ölümlüler arasında Hektor’u öldürebilecek tek kişi kendisi.
Ben kitap yorumlamasında çok fazla spoiler verme taraftarı değilim, o yüzden kitabı kesinlikle temin edip okumanızı öneririm. Mitoloji seveler ve Ben Kirke’yi okuyup hala Akhilleus’un Şarkısı’nı okumayanlar varsa çıkın çıkın alın kitabı.
Ne diyebilirim ki daha fazla? Gerçekten çok sevdim, çok beğendim. Akhilleus, Patroklos ve nice mitolojik kahramanlarla tanışmanızı şiddetle öneririm size!
Kitaplarla kalın...
Herkese merhaba!
Canım Ali Lidar’ın güzelim şiirlerinden oluşan kitabı bugün bitirdim. Çok keyif alarak okudum bütün şiirlerini. Zaten ben Ali Lidar’ın kalemini çok beğeniyorum. İçsel dünyasını, anlattıklarını büyük bir ilgiyle okuyorum.
Şiir severlere tavsiye ederim bu kitabı. Ben arada elime alıp 3-5 şiir okuyup bıraktığım için bu kadar uzun bir süre aldı kitabın bitmesi. Lakin bir kaç saatte bitirebileceğiniz bir kitap. Ama neden güzel şeyleri çabucak tüketelim?
Sindire sindire, ağır ağır, keyif alarak okudum ben. Sizlere de tavsiye ederim, hele ki Ali Lidar’la tanışmamış kişilere özellikle tavsiyemdir.
Sağlıcakla kalın! :)
Herkese uzun bir aradan sonra merhaba.
Sonuda “ Beyaz Zambaklar Ülkesinde “ kitabını bitirip, yorumlamaya başladım.
Okuma hızım aşırı yavaştı, kitaba başlayıp elime almadığım haftalar oldu, hiç yüzüne bakmadığım günler oldu bu tamamen benimle ilgili bir durumdu. Kitapla, çeviriyle, akıcı olmamasıyla alakalı değildi.
Ama çok şükür bitirdik bunu da!
Merhabalar,
Orhan Pamuk'un bu harika eserini okumakta ne çok geç kalmışım. Muazzam bir kurguydu, yazarımız Nobel Edebiyat Ödülü'nü ne kadar çok haketmiş!
Herkesin kitaplığında bulunması gereken, konusu ve kurgusuyla sizi içine alan müthiş bir eser. Müzesini ziyaret etmek için sabırsızlanıyorum!
Kemal ve Füsun'un hikayesine siz de ortak olun. Kemal'in iflah olmaz bir aşık olduğunu, sevdiği kadın için neler yaptığına şahit olun. Ve kitabın içerisinde yer alan tek seferlik müze giriş bileti ile o harika anıların vücut bulduğu yere gidin!
Daha ne diyeyim efendim, HARİKA HARİKA HARİKA!
Okumak için daha neyi bekliyorsunuz? :)
Merhabalar.
Cehennemlik Yürek kitabını büyük bir beklentiyle okumaya başladım, ortalarına doğru beklentimi karşılayamadığı hissine kapıldım ve finalde ise kesinlikle emin oldum...
Ben çok sevemedim bu kitabı, sayfa sayısı az olduğu için mi olaylar ışık hızında gelişti, bir çok detay üzerimize aniden boca edildi karar veremedim. Sürekli bir eksiklik hissi ile okudum tüm kitabı, kurgu fena değildi ama eksik olan neydi bir türlü adını koyamadım.
Olayların hızla gelişmesi bir yana dursun, detaylar bol kepçeden aniden üzerime boşaltıldı ve bunları sindiremedim gibi hissettim. Hal böyle olunca da detaylar göz ardı, kulak ardı kaldı. Kurguyu güzelleştirmedi, etkisiz kaldı. Beğenenler muhakkak olacaktır, fakat ben keyif alarak okudum diyemiyorum maalesef.
Aslında konusu itibari ile dikkatimi çekmişti, Cenobite’ler, kutular, gizemli geçiş yolları vs. bunlar incelikle düşünülmüş detaylar muhakkak... Ama aktarılmasında mı sıkıntı vardı? Çeviriden dolayı mı acaba bu eksikliği hissettim... KARARSIZIM!
Velhasıl kelam, öyle böyle bitirdim bu kitabı... Tavsiye eder miyim? Hiç sanmıyorum.
Kendinize kitaplarla bakın, az insan çok huzurlu
günleriniz olsun!
Herkese merhaba.
Uzun bir okuma döneminden sonra, nihayet başlamış olduğum bu güzel kitabı bitirdim. Son zamanlarda canım hiç kitap okumak istemiyordu, o nedenle epeyce uzun bir süre beraber olduk Olga Tokarczuk'un bu enfes eseri ile.
İlk 100 sayfa ne okuduğumu pek anlayamadım ama yine de kendini keyifle okutmayı başardı. Sonralarında hikaye
