Ucubeyi görmeyi tekrar tekrar reddedişte kendi beden deneyiminin istikrarsızlığına karşı umutsuzca kendini koruma girişimi okunur. Ucubeliğin yarattığı travmayı yaşayan özne, derisine yapışmış, tahammül edilemez bir şeyden kendini kurtarmak istermiş gibidir. Bariz morfolojik farklılıklara rağmen, mesafe koymak için başvurulan derealizasyona rağmen başkasının bedenine yapışmak kaçınılmazmış gibi. İnsanın bu büyüleyici temaşadan kaçabilmesi ancak kendinden kopuşla mümkündür.
Ama kalbimin kadehi durgun,
Soğuk ve boş.
Geldiğinde, ağzına kadar
Kırmızı dolar ve kanla titrer,
Kalbin kanı, senin içmen için;
Ağzını aşkla ve ruhun acı-tatlı tadıyla
Doldurmak için.
Aslında geniş plandaki bir beden belli belirsiz görülen bir bedenden her zaman için daha korkutucudur. Bu tür bakış, aksine, her insanda bulunan gizli şekil bozukluklarını gösterir. Hiçbir güzellik, tenin bütününün bölüm bölüm incelenmesi karşısında dayanamaz.
Gilles Deleuze'ün Francis Bacon resimleri hakkında dikkat çektiği noktayı tekrar etmek gerekirse, bu tür fotoğraflarda önemli olan duyumsama arayışı değil, sansasyonel olanın arayışıdır. Duyumsamayı aramak nesneyi, formu, renkleri aracılığıyla yeniden yaratmak için mekânı işleyerek, figürasyondan figürü bozmak yoluyla kaçmaya çalışarak temsilden, algılandığı şekliyle nesneden ayrılmak, uzaklaşmak demektir. Sansasyonel olanı aramak imge ve heyecan yoluyla şoke etmeyi hedeflemek demektir, ama görünüş biçimiyle değil, bizatihi görünen yani gönderge ölçüsünde. Bacon resimleri, gerçekten şekilsiz olan bedenin cezbetme potansiyelini kullanmak amacıyla değil de, temsilden çıkma amacıyla bedensel varyasyon aracılığıyla duyumsamanın peşindedir.
Anakronik olarak bir ucubenin derealizasyonu (yalnızca dış görünüşüne duyulan ilgi, insan olup olmadığı sorusunun kesin reddi) gibi görünen şey, bölünmeleri bizimkilerle örtüşmeyen bir dünyanın "gerçekçi" bakış açısıdır.