" Fotoğraf makinen var mı?"
"Yok."
"Hiç resim çektin mi peki?"
"Yoo."
"Ve fotoğrafçı olmak istiyorsun?"
"Garip mi buldun?"
"Biraz."
"Peki, polis olmak istiyorum deseydim, onu da garip mi bulacaktın? Kimseye kelepçe takmadım diye?"
“Başka bir gezegene, oradaki kayaların yapısını incelemek için araç gönderebilecek kapasiteye sahip bu şizofrenik insanlık, milyonlarca insanın açlıktan ölmesini umursamayabiliyor. Mars’a gitmek, yanı başındaki komşuya gitmekten daha kolay görünüyor.” Demiş Jose Saramago 1998 yılında Nobel Edebiyat Ödülü’nü aldıktan sonraki konuşmasında. Aslında
Anlatamıyorum..
Ne kadar yazsam olmuyor.
Bu düzeni bozuk aşka iki satır yazayım diyorum;
Beceremiyorum.
Zulamda üç kırık cigara ,yaksam yanıyorum yakmasam ölüyorum.
Yutkunamıyorum, boğazım düğüm düğüm..
Sevmek neydi ha söyle?
Senin gibi çekip gitmek mi, yoksa benim gibi arsızca sevmek mi ?
Kokuşmuş küflü ranzamın paslı demirinden soğuk
Yazdıklarımı okuduktan sonra beni takip etmeyi bırakacak, tedavi olmamı önerecek ve engelleyecek okurlar olacaktır mümkün müdür? Evet hem de çok mümkün :)
Deliliğin aşamaları, rütbeleri dönem dönem değişen ünvanları vardır. İnanmıyor musunuz? Benim yaşadığım yıllarda karşılaştığım olaylara verdiğim tepkileri anlattığım zaman farklı yıllarda
Oktay içkici, kumarcı, geçimsiz, hatta insanlıktan nasibini almamış bile diyeceğimiz biri. Karısı Fatoş onu terk ediyor. Hemde karnında bebeğiyle. Söylemiyor Oktay'a hamile olduğunu.
Bir kız çocuğu doğuruyor Fatoş.
Tek başına terzilik yaparak büyütüyor Fatoş Çiçek ismini verdiği kızını.
Dünya tatlısı Çiçek; Fatoş kaza sonucu dünyaya gözlerini yumunca annesiz kalıyor.
Oktay bu acı olaydan sonra kızından haberdar oluyor. İstemese de kızını yanına almak zorunda kalıyor. Hani dedim ya insanlıktan nasipsiz, kızına şiddet uyguluyor?
Olaya şahit olan ve videoya çeken bir polis memurunun müdahalesiyle Çiçek koruma altına alınıyor. Oktay ceza alıp Sessiz Ada'ya mahkum olarak gönderiliyor. Sessiz Ada'mı ?
Adaletin kıssasa kıssas sağlandığı bir yer. Oktay neden mi orada? Çünkü şiddet uyguladığı kızı Çiçek doğuştan sağır.
Ada'da Oktay neler yaşıyor nasıl cezalandırılıyor? Bundan sonrasına sipoiler vermeyeceğim. Empatinin en iyi anlatılmış halini okuyoruz. Adalet sistemini sorguluyoruz... Son zamanlarda okuduğum en iyi öykü diyebilirim. Okuduğunuzda bana hak vereceksiniz. Tavsiyemdir okuyun okutun.
2.Çekiliş ile merhaba. Saygıdeğer okur! Dan Brown tadında bir kitap okumaya var mısın? Kitabımı hediye ediyorum ancak lütfen aşağıdaki yönergeleri yerine getir.
Yedi Kollu Şamdanın İzinde
Yapman gerekenler, Sayfamı takibe almak, bu iletiyi paylaşmak ve kitabı okuyacağım diye işaretlemek.
5 hediye kitaptan birini kazan 🤗 Her ay 5 kitap hediye.
Gizemli Keşifler ve
"Fotoğraf makinen var mı?"
"Yok."
"Hiç resim çektin mi peki?"
"Yoo."
"Ve fotoğrafçı olmak istiyorsun?"
"Garip mi buldun?"
"Biraz."
"Peki, polis olmak istiyorum deseydim, onu da garip mi bulacaktın? Kimseye kelepçe takmadım diye?"
Öncelikle kitabın geçtiği şehirde büyük bir ekonomik dengesizlik ortaya çıkmıştır. Orta halli sınıfı yok edilmiş, insanların yaşam standartları oldukça düşmüştür. Fakat aynı zamanda şehrin kapitalistleri de gittikçe zenginleşmektedirler.
Hikaye, bir grup anarşistin trafo merkezini ele geçirerek elektrikleri kesmesiyle başlar. Daha sonra bu
Evimde rahat koltuğuma oturmuş bir vaziyette bu incelemeyi yazıcağım için şimdiden vicdan azabı çekiyorum.
Öncelikle Martin Eden Sadece bir aşk romanı yada bir macera romanı değildir! jack londan'ın hayatının bir bölümünün romana kurgulanmış halidir.
Zor zamanlarda hepimiz bir hedef oluşturur ve bu hedefe bağlı kalacağımızı söyleriz ama rahat
"Eğer okuduğumuz bir kitap bizi kafamıza vurulan bir darbe gibi sarsmıyorsa, niye okumaya zahmet edelim ki?"
Franz Kafka'nın dediği gibi bu kitap beni sarstı, beni fazlasıyla rahatsız etti.
Duyguların, kelimelerle damara enjekte edildiği kitaplardan bu.
Beton yolun iki yanı, birbirine dolaşmış kuru otlardan bir şilteyle kaplı
- Kitapları yok umutları var -
Şehit polis memuru Anil Kaan Aybek anısına...
İstanbul Aydın Üniversitesi Hukuk Kulübü olarak, sosyal sorumluluk projesi kapsamında Şanlıurfa'nın Eyyübiye ilçesinde belirlediğimiz "Ikizce ilköğretim/ortaöğretim okulunun kütüphanesini yapmak istiyoruz. Bu kapsamda sizlerden, elinizde bulunan ilkokul ve ortaokul seviyesine uygun okuma kitapları ve derste kullanılmak üzere kaynak kitapları bize ulaştırmanızı rica ediyoruz. Projemize destek
olmanız, minik kalpleri mutlu edecektir. Sizde
karanliklar aydınlık olsun istiyorsanız bu eğitimde eşitlik projesine destek olun.
"Bir çocuk, bir öğretmen, bir kitap ve bir kalem tüm dünyayı değiştirebilir." Diyor Malala Yusufzay, sizde bu dünyayı değiştirin ve bunu kitaplarınızla yapın. Paylaştıkça mutlu olduğunuzu göreceksiniz. Minicik bir kalbin, sizin verdiğiniz o kitabı okuduğunu hayal
edin. Şimdi bir yüreğe dokunmak sizin elinizde,
durmayın ve benimle iletişime geçin minik kalplerde yeriniz olsun :)
Not=Bununla ilgili ne kadar cok kişiye ulaşırsak bizim için o kadar iyi olduğunu düşünüyorum ve sizden ricam iletiyi tekrar paylaşın lütfen. Ve ayrıca kitap bağışı için https://1000kitap.com/Sosyolog18 ile iletişime geçebilirsiniz.
Yıllar önce bir makale okumuştum.
Makalenin özeti şuydu: Medya aracılığı ile gündeme gelen herhangi bir suç gündemde kaldıkça o suça eğilim artar.
Bununla ilgili kırık cam teorisi de var. Polis okullarında öğretilir genelde. Peki nedir kırık cam:
Herhangi bir binanın bir camı kırıksa diğer camları da kırmaya meyillenir mahalle sakinleri. Bu yüzden polisler asayişi önceden sağlar ve o ilk camın kırılmasına izin vermez.
Almanya bu konuyla ilgili şöyle bir önlem almıştır. Mesela; bir yaralanma olduğunda, cinayet olduğunda veyahut herhangi başka bir suç işlediğinde medya derhal oraya akın etmez.
Suç gündeme gelmez her fırsatta.
Fakat bizim ülkemizde bu durum tam tersidir.
Hatta bunun üzerine gündüz kuşağı programlar var, reytingte hatrı sayılar sonuçlar alan.
Suçu gündeme taşımayı bırakın gündemden düşürmüyoruz.
Sorum şu; sizce ülkemizde izlenen, suçu kameralarla belgeleme, gündemde tutma politikaları doğru mu?
İkinci olarak sizce suç gündemde kaldıkça gerçekten o suça yönelim artıyor mu?
⚠
(Lütfen sırf yorum yapmak için yorum yapmayın)
Kitabı, okurken içinde konular hakkında belgesel veya araştırma yaparsanız,size çok büyük katkısı olacaktır. Herkitap da hemen hemen içinde geçen konular
hakkında belgesel veya araştırma yaparak okurum. Bu sayede kitabın bana vermek istediğinden daha fazla
bilgi veya konu hakkında fikir sahibi olur ve öğrenirim. Kısacası size ufak bir tavsiye
“Benimle çok uğraşıyorlar, canıma tak dedi. Artık dayanamayacağım.”
Bu sözler sabahattin Ali’nin ölmeden önce kardeşi Fikret Şenyuva’ya söylediği son sözlerdi.
Ve eklemişti: “Anneme yirmi beş lira gönderdim. Yine göndereceğim. Bir gün gelir de gönderemezsem, beni yok bilin!..”
Ve cesedi öldürüldükten altı ay sonra bir çoban tarafından