"Hiçbir şey aşk kadar perişan edemez
Hiçbir şey aşk kadar üzemez
Bezdiremez
Çıldırtamaz
Duygusallaştıramaz
Coşturamaz
Hiçbir şey yoktur aşk kadar
Acı veren
Hiçbir şey aşk kadar delirtemez
Hiçbir şey aşk kadar çıldırtamaz
Kışkırtamaz
İncitemez
İntihara sürükleyemez
Öldürücü olamaz
Hiçbir şey aşk kadar
Hiçbir şey aşk kadar..."
Kimi eleştirmenler Dostoyevski'nin Suç ve Ceza'sı ile Karamazov Kardeşlerini polisiye roman olarak adlandır. Benzer değerlendirmeler Sophokles'in Kral Oidipus'u ve Shakespeare'in Hamlet'i için de yapılmıştır.
...
Üç yazarın içinde polisiye romana en yakın olanı Dostoyevski'dir.
Yazarımızın yaşadığı ve yapıtlarını kaleme aldığı dönem, polisiye romanın doğusuyla aynı yıllara rastlar.
...
Suç, Dostoyevski ve romanları için vazgeçilmez bir temadır. Bu tema, modern çağın çocuğu olan polisiyenin temasıyla aynıdır.
Dostoyevski'nin polisiye roman yazarlarıyla bir başka benzer yanı da yapıtlarının çoğunun konusunu gazete sütunlarından, özellikle de adliye haberlerinden almış olmasıdır. Suç ve Ceza, Karamazov Kardeşler, Ecinniler, Budala gibi başyapıtları gazete haberlerinden esinlenerek yazılmıştır. Bilindiği gibi polisiye romanların konulan da çoğunlukla gazete haberlerinden alınmadır. Dostoyevski'nin üslubu da polisiye romana çok yatkındır. O yıllarda Rus yazarlan arasında da oldukça yaygın olan sayfalarca kent, mekân, insan tanımlamalannın aksine neredeyse yok denecek kadar az betimleme. Bu betimlemelerin çoğunda hava karanlık veya kasvetli ya da yağmurludur. Eşyalar çürümüş kokular getirir burnumuza, evler basık ve karanlıktır. Ama insanlar... Dostoyevski bütün projektörü insanların üzerine tutar.
...
Dostoyevski'nin yapıtlarında önemli olan suç ya da cinayetin gizemi, suçlunun kim olduğu merakından çok, suçun insan psikolojisi ve yazgısı üzerindeki etkileridir.
Gerçek perdesinin içinde, bir gizemi ve bir çağrıyı saklayan bir geçit vardı. Gerçeğin bu gizemin içinde saklı olduğunu hissediyordum. Üstelik henüz cevabını bulamamıştım bile. Henüz yolun başındaydım ve tüm bu sorularım zaten bir cevaptı.