Özgürlük gerçekte bir erdemdir, yani bir yetkinliktir. İnsanda güçsüzlükle ilgili olan şey özgürlükle ilgili olamaz. Bu durumda insan hiçbir biçimde özgür diye nitelendirilemez, çünkü o varolmayı bilememektedir ya da aklını kullanmayı bilememektedir, insan ancak varolma gücüne, insan doğasının yasalarına göre eylemde bulunma gü-cüne sahip olduğu ölçüde özgürdür. Demek ki bir insanı ne ölçüde özgür diye belirlersek, o ölçüde onun aklını iyi kullanabildiğini ve iyiyi kötüye yeğleyebildiğim söyleyebiliriz, ve Tanrı da, tam özgür bir varlık olarak, zorunlu biçimde bilir ve eylemde bulunur, yani doğasının bir zorunluluğu olarak vardır, bilmektedir ve eylemde bulunmaktadır. Gerçekte Tanrı'nın, varoluşunu gerektiren zorunlulukla eylemde bulunduğu kuşkusuzdur, o aynı zamanda kendi doğasının zorunluluğu nedeniyle, yani sınırsız bir özgürlükle eylemde bulunur.
Özerklik, sosyo-politik ayrımcılıklardan veya ulus-devletin bir grubu diğer(ler)inden üstün tutmasından kaynaklanan nedenlerle, birbirinden hem fiziksel hem de algısal açıdan uzaklaştırılmış, birbirine düşmanlaştırılmış etnik ve dini gruplar arasında yeniden ilişki kurarak, toplumsal uzlaşı ve barışı sağlayabilir. Bunu başarabilmek için de küçük etnik veya dini grupların azınlık durumunda kaldığı bölgelerde, özerk yönetimler merkezî hükümetin yetkilerini yerele devreden bazı anayasal düzenlemelerle bu tür sıkıntılara son verebilirler.
Sayfa 49 - Bir çatışma çözüm yöntemi olarak özerklikKitabı okudu